Esas No: 2019/17096
Karar No: 2020/79
Karar Tarihi: 06.01.2020
İftira Suçu - Kimliği Hakkında Gerçeğe Aykırı Beyanda Bulunmak - Yargıtay 8.. Ceza Dairesi 2019/17096 Esas 2020/79 Karar Sayılı İlamı
İftira suçundan sanık ...'in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 267/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun'un 58/6. maddesi gereğince cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine dair Ankara Batı 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 07/03/2017 tarihli ve 2016/905 esas, 2017/269 sayılı kararını kapsayan dosyası ile ilgili olarak;
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 17. Ceza Dairesinin 04/12/2012 tarihli ve 2016/19357 esas, 2018/668 sayılı ilâmında yer alan "...Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 06.06.2017 tarih, 2015/184 Esas ve 2017/316 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere; hakkında herhangi bir resmi belge düzenlenmeden gerçek kimliğini ikrar ettiği ve tutanakların gerçek kimlik bilgilerine göre tanzim edildiği olayda; iftiranın özel bir şekli olan başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun, tutanakların sanığın gerçek kimlik bilgileri ile düzenlenmiş olması ve sanığın gerçeğe aykırı olarak beyan ettiği isme göre düzenlenmiş herhangi bir belgenin bulunmaması gözetildiğinde ise resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun oluşmayacağı, sanığın eyleminin Kabahatler Kanunu'nun 40. maddesinde.... tanımlanan“kimliği bildirmeme” kabahatini oluşturacağı..." şeklindeki açıklamalar nazara alındığında, somut olayda cezaevi firarisi olan sanık hakkında emniyet birimleri tarafından yapılan araştırma sırasında kimlik belgesinin istenilmesi üzerine, kendisini ... isimli şahsa ait kimlik belgesini ibraz etmesi üzerine yapılan kontrol sonucunda belge üzerinde bulunan fotoğrafın ibraz eden şahsa benzememesi üzerine sanığın gerçek kimlik bilgilerini beyan ettiği, bu hususun 26/02/2016 tarihli tutanak ile tespit edildiğinin anlaşılması karşısında, sanığın eyleminin iftira suçunu değil, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 40/1. maddesinde düzenlenen gerçek kimliği hakkında yalan beyanda bulunmak kabahatini oluşturacağı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 05.07.2019 gün ve 8874 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.07.2019 gün ve KYB/2019/73840 sayılı ihbarnamesi ile dairemize tevdii kılınmakla incelendi.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Oluşa ve dosya kapsamına göre; olay tarihinde hükümlünün adresi verilerek bu adreste cezaevi firarisi olan hükümlünün bulunduğunun ihbarı üzerine ihbarda belirtilen adrese giden kolluk görevlilerince hükümlüden kimlik istenildiği, hükümlünün mağdura ait kimliği ibraz ettiği, ancak kimlikteki fotoğrafın hükümlüye benzemediğinin görülmesi üzerine hükümlü ile yapılan mülakatta kimlik bilgileri tekrar sorulunca hükümlünün kendi kimlik bilgilerini verdiği olayda TCK.nın 267. maddesinde tanımı yapılan iftira suçunun unsurlarının oluşmadığı, hükümlünün eyleminin 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 40/1. madde ve fıkrasında düzenlenen "kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak" kabahatini oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı ve Adalet Bakanlığı'nın Kanun Yararına Bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden Ankara Batı 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 07.03.2017 tarih, 2016/905 esas, 2017/269 karar sayılı kararının CMK.nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, hükümlünün eylemine uyan 5326 sayılı Yasanın 40/1. maddesi uyarınca 105 TL İDARİ PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA, infazın bu şekilde yapılmasına, dosyanın Adalet Bakanlığı'na gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE, 06.01.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.