22. Hukuk Dairesi 2012/28982 E. , 2013/437 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı işçi, haklı ve geçerli bir sebep olmadan iş sözleşmesinin feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı işveren vekili, davalı işyerinde davalıdan beklenen satış performansının gösterememesi sebebiyle iş sözleşmesi feshedildiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının fesih bildirimi yazısında 4857 sayılı İş Kanunu"nun 17. maddesi gereğince işçinin verimliliği ve davranışları sebebiyle iş sözleşmesinin feshedildiği 4857 sayılı Kanun"un 19. maddesi gereğince hakkındaki iddialara karşi savunması alınması gerektiği ancak işveren tarafında işçinin savunmasının alınmadığı görülmüştur. Bu sebeple davanın kabulüne, feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar vermiştir.
Karar davalı vekili tarafından edilmiştir.
Taraflar arasında fesih tarihi itibariyle işverence otuz veya daha fazla işçi çalıştırılıp çalıştırılmadığı ve dolayısıyla davacının iş güvencesi kapsamında kalıp kalmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı Kanun’un 18. maddesidir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesinin birinci fıkrasına göre iş güvencesi hükümlerinden yararlanmak için otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerinde çalışmak gerekir. Aynı maddenin dördüncü fıkrasına göre işverenin aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması halinde, işyerinde çalışan sayısı bu işyerlerinde çalışan toplam işçi sayısına göre belirlenir. İşçi sayısına ilişkin bu hüküm nispi emredici olduğundan, daha az işçi sayısını öngören sözleşme hükümleri geçerli kabul edilmektedir.
Otuz işçi sayısının belirlenmesinde fesih bildiriminin işçiye ulaştığı tarih itibariyle belirli-belirsiz süreli, tam-kısmi süreli, daimi-mevsimlik sözleşmelerle çalışan tüm işçiler dikkate alınır.
Somut olayda davacının iş sözleşmesi davalı şirket tarafından performans düşüklüğü sebebiyle fehedilmiştir. Davalı işveren şirket ayrı bir tüzel kişiliğe sahip kendisine ayrı bir
işyeri bulunduğu tartışmasızdır. Davalı şirketin ayrı bir tüzel kişiliği bulunduğundan bu durumda artık dava dışı yabancı şirket ile arasında organik bağ bulundığundan söz edilerek dava dışı yabancı şirketin çalıştırtığı işçilerin sayısının davalı işçi sayısına dahil edilmesi mümkün değildir. Davacının iş sözleşmesinin feshedildiği tarihte davalı şirketin işçi sayısının yirmiüç olduğu dosya kapsamında sabittir. 4857 sayılı Kanun"un 18. maddesine göre iş güvencesinde yararlanabilmek için fesih tarihinde işyerinde çalışan işçi sayısının en az otuz olması gerekmektedir. Davalı şirketin fesih tarihinde çalştığı işçi sayısı otuzun altında olduğuna göre davacının işgüvencesinden yararlanması mümkün olmadığından davanın bu sebeple reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalıdır.
Açıklanan sebeplerle 4857 sayılı Kanun"un 20/3 bendi gereğince mahkemece oluşturulan kararın bozularak ortadan kaldırılması ve dairemizce yazılı olduğu üzere hüküm kurulması yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 109,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.200,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 23.01.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.