17. Hukuk Dairesi 2016/10096 E. , 2019/5414 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacılar vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 02.04.2019 Salı günü davacılar vekili Av. ... geldi. Davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacılar vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın kazasında müvekkillerinin desteğin öldüğünü açıklayıp 2.500,00"er TL maddi tazminat ile desteğin anne-babası için 25.000,00"er TL manevi tazminatın, desteğin kardeşleri için 7.500,00"er TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini artırmıştır.
Davalılar kusura ve tazminat miktarına itiraz ederek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlara ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile davacı ... için 16.021,71 TL ve davacı ... için 13.411,02 TL maddi tazminatın, davacı ... için 15.000,00 TL, davacı ... için 15.000,00 TL; davacı ... için 4.000,00 TL ve davacı Tuğçe için 4.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacıca göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında,
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K"nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatların bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun manevi tazminatlara hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
3-Destekten yoksun kalma zararının belirlemesinde desteğin geliri önemli yer tutmaktadır.
Davacıların desteği lise öğrencisiyken vefat etmiştir. Dosya kapsamından desteğin bir dönem lisanslı sporculuk yaptığı, desteğin kardeşlerinin üniversitede öğrenim gördükleri anlaşılmaktadır.
Hükme esas alınan hesap raporunda desteğin asgari ücret düzeyinde gelir elde edeceği kabul edilerek hesap yapılmış ise de ailenin sosyo-kültürel durumu ve müteveffanın eğitim hayatındaki başarısı, kardeşlerinin üniversite eğitimi görmesi dikkate alındığında desteğin de üniversite eğitimi alacağı varsayılarak meslek gruplarına göre belirlenen ortalama gelir düzeyi esas alınıp asgari ücretin üzerinde gelir elde edeceğinin kabulü ile kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle bu yönde bilirkişiden ek rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2.037,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacılara verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 02/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.