14. Hukuk Dairesi 2019/2011 E. , 2019/7643 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 13.05.2004 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.02.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, İcra ve İflas Kanununun 121. maddesi uyarınca alınan yetki belgesine dayalı olarak alacaklı tarafından açılan ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı borçlu ... aleyhine başlatılan icra takibi nedeniyle haczedilen dava konusu 408 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ..., dava konusu taşınmaz üzerinde kendisine ait ev ve ağaçlar olduğunu beyan ederek muhdesat iddiasında bulunmuş; bir kısım davalı taşınmaz üzerindeki ortaklığın aynen taksim yoluyla ortaklığın giderilmesini, bir kısım davalı da davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne dava konusu taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
Somut olaya gelince; hükümde, taşınmazın toplam bedeli üzerinden, bedelin ne kadarının arza, ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik oran kurulmak suretiyle gösterilip bu oran doğrultusunda muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşlara, geri kalan bedelin ise payları oranında paydaşlara dağıtılmasına karar vermek gerekirken, bu usule uyulmayarak “Taşınmaz üzerindeki muhdesatın bilirkişice belirtilen orana göre satıştan oluşacak paradan zemin değeri ile beraber hissedarlara ödenmesine” karar verilmek suretiyle infazı kabil olmayacak şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Mahkemece, satıştan elde edilecek bedelin bu oranlara göre paylaştırılması ve bu hususun açıkça hükümde gösterilmesi gerekirken değinilen hususlar gözardı edilerek, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ...’in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 12.11.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.