
Esas No: 2022/6261
Karar No: 2022/7124
Karar Tarihi: 07.06.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/6261 Esas 2022/7124 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/6261 E. , 2022/7124 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar ... ve ... vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ve yıllık izin ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve davalılar vekilinin temyizi üzerine karar ilk olarak Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin 19.12.2016 tarihli ve 2016/35321 Esas, 2016/21409 Karar sayılı ilâmı ile ''... davacının asıl görevinin ne olduğu hususları aydınlığa kavuşturularak dosya kapsamı ve tanık beyanları birlikte değerlendirilerek davacının davalı iş yerinde ki görevi tespit edilip ve ayrıca davalıya ait işyerinde çalışan işçi sayısı belirlenip yukarıda belirtilen ilkeler de gözetilerek sonucuna göre mahkemenin görevli olup olmadığı konusunda karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır...'' gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma sonrası yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş ve davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 09.09.2019 tarihli ve 2019/3249 Esas, 2019/15533 Karar sayılı ilâmı ile “…Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılamada; bozma öncesi dinlenen davacı tanıkları ... ve ...’in mahkemeye sundukları 26.04.2017 havale tarihli dilekçelerinde davacının kanser hastası olması nedeniyle davacı lehine beyan verdiklerini, aslında davacı ile davalı arasında hizmet ilişkisinin olmadığını, davalının zengin ve yardımsever biri olarak davacıya yardımda bulunduğunu ve tanıklıktan çekinme haklarını kullanmak istediklerini beyan ettikleri, bu beyanlar karşısında dosya kapsamındaki diğer tanıkların tek tek dinlendiği, davalı tanıklarının tamamının davacının davalı yanında hizmet akdi ile bağımlı ve sürekli bir çalışmasının olmadığını beyan ettikleri, davacı tanıklarının ise dava konusu olayları bilmedikleri ve ... merkezde ikamet ettikleri şeklinde beyanda bulunduklarından davacının davalıya ait işyerinde sürekli, düzenli ve bağımlı çalıştığına dair bir kanaat oluşmadığı ve davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın esastan reddine karar verilmiştir. Açıklanan bu hususlar karşısında mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılamada öncelikle bozma ilamında değinildiği üzere davalıya ait işyerinde çalışan işçi sayısı belirlenip yukarıda belirtilen ilkeler de gözetilerek sonucuna göre mahkemenin görevli olup olmadığı konusunda karar verilmesi gerekirken bozma gereği yerine getirilmeden davanın esastan reddi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile ikinci kez bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyulmuş ve kolluk araştırması yazı cevapları ile davacı tanıkları M.G.ve C.Ö. hakkında yalan tanıklık suçlamasıyla açılan davada Karataş Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/184 Esas ve 2018/95 Karar sayılı kararı ile "İncelenen dava dosyasında katılanın ... isimli kişinin çiftliğinde yaklaşık 10 yıl istihdam edildiği mahkememizce değerlendirilmiş, zira hazırlıkta beyanlarına başvurulan tanıkların tamamının katılanın davalı ...'in iş yerinde istihdam edildiğini bildirdikleri görülmekle, sanıkların ilk etapta doğruyu söyledikleri, ancak daha sonra söylediklerini inkar edecek dilekçeler ile mahkemeyi yanılttıkları..." gerekçesiyle mahkumiyet kararı verilmesi karşısında, ceza dosyası içeriği de birlikte değerlendirilerek davacı tanıkları M.G. ve C.Ö.'nün 28.04.2015 tarihli 2 nolu celsede verdikleri beyana ve tüm dosya kapsamına göre davacının yaptığı işin ağır basan yönü bekçilik olduğundan 4857 sayılı İş Kanunu'na tabi şekilde çalıştığı, bu sebeple davanın İş Mahkemesi sıfatıyla görüldüğü belirtilerek hesaplanan alacaklar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalılar ... ve ... vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalılardan ...’in ... 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 16.01.2014 tarihli ve 2014/69 Esas, 2014/53 Karar sayılı kararı ile ...’in mirasını reddetmiş olmasına rağmen Mahkemece tüm davalıların (mirasçıların) hüküm altına alınan alacaklardan sorumlu tutulmuş olması hatalı ise de adı geçen davalının kararı temyiz etmediğinin anlaşılmasına göre davalılar ... ve ...’in aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığı konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen alacakların ödendiği varsayılır.
Fazla çalışma yapıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, bu çalışmaların yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazı kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Aynı ilkeler ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağı yönünden de geçerlidir.
Somut olayda, davacı dava dilekçesinde kışın 07.00-17.00 saatleri arasında, yazın ise saat 20.00’ye kadar haftanın 7 günü çalıştığını ve tüm millî bayramlar ile dinî bayramların işlerin yoğun olduğu yaz aylarına denk geldiğinde ilk günü hariç diğer günlerinde çalıştığını iddia ederek fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti talebinde bulunmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının günde 3 saat fazla çalışma yaparak haftada 21 saat fazla çalıştığı ve dinî bayramlar dışındaki genel tatil günlerinde çalıştığı kabul edilmiştir. Mahkeme huzurunda vermiş oldukları ilk beyanlarının gerçeği yansıttığının yalan tanıklık suçlaması ile yargılandıkları ceza davası sonucun da tespit olunan davacı tanıklarından M. G. “…haftanın bütün günü çalışıyordu, mesai yapıp yapmadığını bilmiyorum, dini ve milli bayramlarda, hafta sonları çalışıp çalışmadığını bilmiyorum, Yeri gelince çiftlikte de kalıyordu, orda tüm çiftlikten sorumlu olduğu için gün ve saati belirli değildi,", C.Ö. ise “..dini ve milli bayramlarda ya da hafta sonlarında çalışıp çalışmadığını bilmiyorum, mesai yapıp yapmadığını bilmiyorum ama işi gereği bazen gece de kalıyordu, çiftliğin tüm işlerine bakıyordu,” şeklinde beyanda bulunmuştur. Buna karşılık davalı tanığı, davacının çiftlikte işçi olarak çalışmadığını ...’da marangozluk işi yaptığını beyan etmiştir. Her ne kadar tanık beyanları doğrultusunda davacının fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağı tespit edilmiş ise de davacı tanıkları davacı iddiası doğrultusunda bir beyanda bulunmadıkları gibi günlük çalışma sistemi ve saatleri ile ilgili de bilgilerinin olmadığı görülmüştür. Bu durumda tanık beyanları dışında dosya içerisinde davacının çalışma saat ve günlerini gösterir başkaca bilgi ve belge olmadığı gözetildiğinde davacı fazla çalışma yaptığını ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını kanıtlayamamıştır. Açıklanan nedenlerle davacı tarafından yöntemince ispatlanamayan fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 07.06.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.