
Esas No: 2012/23813
Karar No: 2013/3638
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2012/23813 Esas 2013/3638 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemece, verilen davanın kabulüne dair karar yasal süresi içerisinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edildikten sonra, davacı asilin davadan feragat ettiğini belirten dilekçeyle 07.12.2012 tarihinde başvurduğu anlaşılmaktadır.
Anayasa’nın 60’ıncı maddesinde, “Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve Davanın yasal dayanağı olan 2926 sayılı Kanunun “Sigortalılığın başlangıcı ve zorunlu oluşu” başlığını taşıyan 5 inci maddesinin birinci fıkrasında, “2 inci madde kapsamına girenler, on sekiz yaşını doldurdukları tarihi takip eden yılbaşından itibaren sigortalı sayılırlar. Ancak, 7’nci maddede belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülükleri kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlar.”, ikinci fıkrasında, “Bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemez ve kaçınılamaz.” hükmü öngörülmüş olup; sigortalı olmak, kamu düzenine ilişkin, kişiye bağlı, vazgeçilemez ve kaçınılamaz hak ve yükümlülük doğuran bir hukuksal statü meydana getirmektedir. Kişilerin ve sosyal güvenlik kuruluşlarının bu statünün oluşumundaki rolü, yenilik doğurucu ve iradi bir durum değil, kanun gereği kendiliğinden oluşan statüyü belirlemekten ibarettir. Dolayısıyla, sosyal güvenlik hakkından 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 91’inci ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 307’nci maddeleri
kapsamında feragat olanaksızdır ve açılan sigortalılığın ve sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davadan da vazgeçilemez. Davacı ancak, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 185 inci ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 123’üncü maddelerinde düzenlenen hakkını kullanabilir ve ileride yeniden dava açabilme hakkını saklı tutarak, davalının rızası ile, davanın takibinden vazgeçebilir veya 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununu 409 ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 150’nci maddeleri hükmü gereğince davayı takip etmeyerek yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılması ve giderek davanın açılmamış sayılması sonucunu elde edebilir.
Bu nedenle; inceleme konusu davada; mahkemece, davadan vazgeçilemeyeceği davacıya bildirilmeli, feragat beyanının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 185 veya 409. maddelerinde ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 123 ve 150’nci maddelerinde düzenlenen haklardan birinin kullanımı niteliğinde olup olmadığı kendisine sorulmak suretiyle belirlenmeli; beyanın anılan anlamlarda kullanıldığı saptandığı takdirde duruma göre anılan maddelerdeki prosedür işletilmeli, aksi durumda ise elde edilecek sonuca göre, dava konusu istem hakkında karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan ve hükümden sonra ortaya çıkan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulduğunda; mahkemece, verilen kararın, usul ve yasaya aykırı olduğu belirgin olup, bozulması gerekmektedir.
O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde SGK Başkanlığı haricindeki davalılara iadesine, 01.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.