Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/4927
Karar No: 2022/7204
Karar Tarihi: 08.06.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/4927 Esas 2022/7204 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2022/4927 E.  ,  2022/7204 K.

    "İçtihat Metni"



    BÖLGE ADLİYE
    MAHKEMESİ : ... 29. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... 16. İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    Kararın davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun ise kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

    I. DAVA
    Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, davalı işveren şirkete ait "... Hastanesi" isimli özel hastane olan işyerinde 01.11.1978 - 11.04.2014 tarihleri arasında kulak burun boğaz uzmanı doktor olarak çalıştığını, taraflar arasında yapılan sözlü anlaşma gereğince davalı işverenin hastalardan alınan muayene ücretinin %50’sini ve ameliyat ücretinin %66’sını davacıya aylık ücret olarak ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, davalının anlaşmaya uygun ücret ödeme borcunu 2008 yılı sonuna kadar yerine getirdiğini, ancak 2009 yılı Ocak ve Şubat ayı ücretlerinin ödenmediğini, davalının tek yanlı aldığı kararla 2009 yılı Nisan ayından başlamak üzere davacıya 4.000,00 TL fiks ücret ile hasta muayene ve ameliyatlarından elde edilen tutarın %50’sinin ödenmesi uygulamasını başlattığını, ancak davalının bu ücret taahhüdüne uymadığını, 2009 yılı Nisan ayından 2010 yılı Haziran ayına kadar 15 aylık ücretinin ödenmediğini, daha sonra davalının önerisi ile 2010 yılı Haziran ayından başlamak üzere aylık 7.000,00 TL fiks ücret ile muayene ve ameliyat giderlerinin düşülmesi ile kalan tutarın %50’sinin ödenmesi şeklinde anlaşmaya varıldığını, ancak davalının bu edimini de 2010 yılı sonuna kadar eksik ifa ettiğini, 2011 yılı Ocak ayından itibaren ise hastane ve muayene ücretlerinden hiç ödeme yapılmadığını, her ay için sadece 2.000,00 TL - 3.000,00 TL arasında aylık ücret ödendiğini, 2012 yılı Ekim, Kasım, Aralık, 2013 yılı Şubat ve Mart aylarına ilişkin ücretlerinin hiç ödenmemesi nedeniyle davacının 18.05.2013 tarihinde iş sözleşmesini sona erdirdiğini, ücretlerin ödeneceğinin taahhüt edilmesi sonucu 18.11.2013 tarihinde yeniden çalışmaya başladığını ancak davalının taahhüt ettiği geçmiş döneme ait ücretler ile 2013 yılı Aralık, 2014 yılı Ocak, Şubat ve Mart aylarına ilişkin ücretleri de ödememesi sebebiyle davacının 4857 sayılı İş Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 24 üncü maddesinin (II) numaralı bendinin (e) alt bendi uyarınca iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile ücret alacağının davalıdan tahsil edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

    II. CEVAP
    Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taleplerin belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceğini, zamanaşımına uğradığını, davacının 01.04.1979 tarihinde davalıya ait işyerinde çalışmaya başladığını, davacının aylık sabit ücret karşılığı çalıştığını ve en son 4.000,00 TL net ücret aldığını, ayrıca her ay asgari geçim indirimi ödendiğini, davacının ilk dönem iş sözleşmesini 2013 yılı Mayıs ayında haklı bir gerekçe göstermeksizin feshettiğini, ikinci dönem çalışma süresinin ise bir yılı aşmadığını, her iki dönem için de kıdem tazminatına hak kazanamayacağını, ücretlerinin ödendiğini ve bu durumun banka kayıtları ile sabit olduğunu bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesinin 09.01.2018 tarihli ve 2014/265 Esas, 2018/8 Karar sayılı kararıyla;
    "...
    Davacı tarafça davacının 01/11/1978 tarihinde çalışmaya başladığı iddia edilmişse de bu durumu tespite yarar dosyada herhangi bir belge ve bilgi bulunmadığı anlaşılmakla SGK kayıtları ve davalı tarafın kabulü dikkate alınarak davacının 01/04/1979-18/05/2013 ve 18/11/2013-11/04/2014 tarihleri arasında toplam 34 yıl 6 ay 6 gün hizmetinin bulunduğu tespit edilmiştir.
    Davalı tarafça sunulan bordrolarda davacının imzasının bulunmaması, tanık beyanları, davacının yapmış olduğu işin niteliği, mesleki kıdemi, bildirilen emsal ücret dikkate alınarak davacının 11/04/2014 tarihinde net 10000 TL ücret aldığı kabul edilmiştir.
    İş akdinin kıdem tazminatına hak kazanmayacak şekilde sona erdiğini ispat yükü işverene aittir. Davacının birinci çalışma döneminin kıdem tazminatına hak kazanılmayacak şekilde sona erdiğine ilişkin davalı tarafça herhangi bir delil sunulmadığı, ikinci çalışma döneminin ise hak kazanılan ücretlerin ödenmemesi nedeniyle haklı nedenle davacı tarafça feshedildiği anlaşılmakla 31/07/2015 tarihli bilirkişi raporunda hesaplanan net 117774,36 TL kıdem tazminatı alacağının bulunduğu görülmüştür. Ancak kısa karar yazılırken sehven 11774,36 TL kıdem tazminatına hükmedilmiş, hüküm değiştirilemeyeceğinden değişiklik yapılmamıştır.
    İşçinin ücretinin ödendiğinin işveren tarafından kanıtlanmasının gerekmektedir. Davalı tarafça yapılan 72000 TL ödeme ve davacıya ait Şenöz Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti.'ye yapılan 62561,75 TL'nin mahsubu ile bakiye 230073,8 TL net ücret alacağına hükmedilmiştir. Davacı tarafça yapılan ödemelere ilişkin savunmanın genişletilmesi itirazında bulunulmuşsa da ödemelere ilişkin itirazın yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği değerlendirilmiştir..." gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    IV. İSTİNAF
    A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
    B. İstinaf Sebepleri
    1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; 4857 sayılı Kanun'da yer alan düzenleme uyarınca kıdem tazminatı alacağına bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizin işletilmesi gerektiğini, dava belirsiz alacak davası olarak açıldığından hüküm altına alınan ücret alacağının tümüne dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi gerektiğini, dava dışı üçüncü şahıs Ş. Limited Şirketi'ne yapılan ödemelerin davacı işçinin alacak tutarından mahsup edilemeyeceğini, kaldı ki bu ödemeden cevap dilekçesinde bahsedilmediğini ve delil olarak dayanılmadığını, hesap raporu aldırıldıktan sonra savunmanın genişletilmesi ilkesine aykırı olarak ileri sürüldüğünü, İlk Derece Mahkemesince 117.774,36 TL'lik kıdem tazminatının maddi hata sonucu 11.774,36 TL olarak yazıldığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

    2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre davacının davalı özel hastanedeki çalışmasının üç ayrı dönem olduğunun sabit olmasına rağmen İlk Derece Mahkemesince davacının "01.04.1979-18.05.2013" tarihleri arasında kesintisiz çalıştığının tespiti ile hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, dosyada mübrez belgeler ile davacının çalışmalarının hiçbir haklı neden ileri sürülmeksizin istifa suretiyle sona ermesi ve son çalışmasının bir yıldan az sürmüş olması nedeniyle kıdem tazminatı alacak iddiasının reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün hukuka aykırı olduğunu, hükme esas alınan ek bilirkişi raporunda ... Tabip Odasından gelen yazı cevabına göre aylık ücret tutarı belirlenerek yüksek tutarda ücret alacak hesabı yapılmasının, hekim hak ediş uzmanı ve bir hukukçudan oluşan bilirkişilerden yeni bir rapor alınmamasının hatalı olduğunu ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur.

    C. Gerekçe ve Sonuç
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
    "Davacı vekilinin istinaf istemlerinin değerlendirilmesinde; HMK'nun 107. maddesine düzenlenen belirsiz alacak davasında dava açılmış olmakla zamanaşımının kesildiği, dava dilekçesinin davalıya tebliğiyle alacağın bütünü yönünden usulen temerrüde düşürüldüğünün kabulünün gerektiği, tüm alacak miktarları yönünden dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği anlaşılmakla ilk derece mahkemesi düzeltilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
    İlk derece mahkemesinin karar gerekçesi hükme esas alınan bilirkişi raporu nazara alındığında davacının hak kazandığı kıdem tazminatının 117.774,36TL olduğu, sehven 11.774,36TL olarak hükme yazıldığı anlaşılmakla bu maddi hata düzeltilerek hükme yazılmıştır.
    Davacı vekilinin kıdem tazminatı ve ücret alacağına uygulanan faizin yasada belirtilen bankalarca uygulanan en yüksek banka mevduat faizi olduğu, ilk derece mahkemesince hatalı şekilde yasal faiz şeklinde hüküm kurduğu hususundaki istinaf sebebinin yerinde olduğu, davacı tarafça gerek dava dilekçesinde gerekse de talep artırım dilekçesinde yasal faiz talep edildiğinin anlaşıldığı, bu durumda kıdem tazminatı, ücret alacağı... yönünden davacı talebi de dikkate alınarak yasal faizi geçmemek üzere bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz olarak tespitine karar verilmesi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, mantıksal ve hayatın olağan akışına uygun dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına, hükme dayanak alınan bilirkişi raporuna göre, ilk derece mahkemesinin, davalı vekilinin tüm istinaf sebeplerini, davacı vekilinin sair istinaf sebeplerini karşılar mahiyetteki karar ve gerekçesinin dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, istinaf isteminin tümüyle reddi gerektiği kanaatine varılmıştır." gerekçeleri ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    V. TEMYİZ
    A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

    B. Temyiz Sebepleri
    Davalı vekili temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesinde belirttiği hususları tekrar etmiştir.

    C. Gerekçe
    1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Uyuşmazlık, davalı özel hastanede kulak burun boğaz uzmanı olarak çalışmış olan davacı tarafından iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedilip edilmediği ve davacının ödenmeyen ücret alacağı bulunup bulunmadığına ilişkindir.

    2. İlgili Hukuk
    1. 4857 sayılı Kanun'un “İşçinin haklı nedenle derhal fesih hakkı” kenar başlıklı 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendine göre; işverenin işçinin ücretini kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap etmemesi veya ödememesi işçi açısından haklı bir fesih nedeni oluşturur.

    2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) “İspat yükü” kenar başlıklı 6 ncı maddesi şöyledir:
    “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”

    3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) “İspat yükü” kenar başlıklı 190 ıncı maddesinin birinci fıkrası şu şekildedir:
    “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."

    4.6100 sayılı Kanun'un 316 ncı maddesinin (d) fıkrasında basit yargılama usulüne tabi dava ve işler sayılmış olup bunlar arasında hizmet ilişkisinden doğan davalar da yer almaktadır.

    5.6100 sayılı Kanun'un “İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı ” kenar başlıklı 319 uncu maddesi:
    “İddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı davanın açılmasıyla; savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlar." hükmünü içermektedir.

    3. Değerlendirme
    1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

    2.Somut olayda; davacının davalı işyerinde 01.11.1978-11.04.2014 tarihleri arası çalıştığı iddiasına karşın davalının cevap dilekçesinde davacının çalışmasının kesintili olduğuna ilişkin bir husus ileri sürmeksizin yalnızca hizmet başlangıcının 01.11.1978 tarihinde değil, 01.04.1979 tarihinde olduğunu belirtmesi, yine cevap dilekçesinde davacının aylık sabit ücret karşılığı çalıştığı savunmasında bulunması gözetildiğinde ve bir üst başlıkta yapılan açıklamalar ile dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçenin dosya kapsamına uygun olduğu görülmüştür.

    3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.


    VI. KARAR
    Açıklanan sebeplerle;
    Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

    Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

    Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

    08.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi