14. Hukuk Dairesi 2016/8631 E. , 2019/7626 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 02.05.2013 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 01.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 107 ada 206 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapının müvekkiline ait olduğunu belirterek taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir.
Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuşlar; diğer davalılar ise davaya konu taşınmazın satılmamasını istemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulü ile ...,... ada 206 parsel sayılı taşınmazın takyidatları ile birlikte İİK hükümleri gereğince açık artırma yolu ile satışı sureti ile ortaklığın giderilmesine ve satış bedelinin dosyada mevcut tapu kaydındaki paylar ve veraset belgesine göre paydaşlara payları oranında ödenmesine; satış bedelinden taşınmaz üzerindeki muhdesatların belirlenen yüzde %20,72 bedelinin satış bedelinden davacıya ödenmesine, arsa karşılığı %79,28 satış bedelinin ise bütün paydaşların tapu ve veraset payları oranında taraflara satış bedellerinden ödenmesine” karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.
Somut olaya gelince; dava dilekçesinde, taşınmaz üzerindeki yapının davacı tarafından yapıldığı iddia edilerek davacı vekilince yargılamanın ilk celsesinde muhdesatın aidiyeti davası açmak üzere süre istenmiş, mahkemece aynı duruşmada alınan 3 No"lu ara karar gereğince davacı vekiline görevli mahkemede adı geçen davayı açması için uygun süre verilmiş ve Ankara Batı 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2013/295 Esas sayılı dava dosyası ile bu dava açılmıştır. Açılan dava, bekletici mesele yapılarak 13.11.2014 tarihinde eldeki davanın davacısı lehine kabul edilmiş ve hüküm, 24.11.2015 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemece, 12.02.2015 tarihinde yapılan keşif sonucu alınan 26.03.2015 tarihli bilirkişi raporunda, muhdesat oranlaması %28,49 olarak hesaplanmışsa da; bu oran, muhdesat değeri olan 134.678,00 TL bedelin toplam taşınmaz değeri olan 607.328,00 TL bedele yüzdelik oranlaması sonucu değil, muhdesat değerinin çıplak arazi bedeli olan 472.650,00 TL bedele yüzdelik oranlaması sonucu bulunmuştur. Öte yandan, rapordaki muhdesat oranı %28,49 olmasına rağmen hükümde %20,72 olarak gösterilmişse de bu oranın nasıl hesapladığı da gerekçede açıklanmamıştır.
O halde mahkemece yapılması gereken, bilirkişilerden ek rapor alınarak anılan yapının bulunduğu dava konusu 107 ada 206 parsel sayılı taşınmazın tespit edilen toplam değerinin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenmesi ve muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedelin ise tapu kaydı ve mirasçılık belgesindeki payları oranında tüm paydaşlara dağıtılması gerekirken infaza elverişli olmayan bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 11.11.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.Başkan