19. Hukuk Dairesi 2016/12244 E. , 2017/2368 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl menfi tespit, birleşen itirazın iptali davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davaların reddine yönelik olarak verilen hükümlerin asıl ve birleşen davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde asıl ve birleşen davacı vek. Av. ... ile asıl ve birleşen davalı vek. Av. ... gelmiş olduğundan hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili (asıl davada), müvekkili ile davalı şirketin çeşitli nitelik ve nicelikte kumaş alımı konusunda anlaştığını, bu anlaşma uyarınca müvekkilinin davalıya teminat mektubu ile toplam 380.000,00 TL bedelli çekler verdiğini, davalının gönderdiği kumaşların kararlaştırılan nitelikte ve nicelikte olmadığını, kilosunun da eksik olduğunu, müvekkilinin bu durumu derhal davalıya bildirdiğini, karşılıklı olarak sözleşmenin feshedildiğini, ancak davalının başkaca kumaşlar göndermeye devam ettiğini, varılan mutabakat gereğince müvekkilinin kendisine gönderilen bütün malları sevk irsaliyesi ile iade ettiğini, davalı tarafça gönderilen ihtarname ile çeklerin ve malların alınmadığının bildirildiğini iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere karşılıksız kalan, henüz tahsil edilmeyen 120.000,00 TL bedelli 4 adet çekten ve 50.000,00 TL bedelli teminat mektubundan dolayı borçlu olmadığının tespitine, çeklerin ve teminat mektubunun iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili (birleşen davada), davacının iddialarının doğru olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davacı vekili (birleşen davada), müvekkili ile davalı şirketin çeşitli nitelik ve nicelikte kumaş alımı konusunda anlaştığını, bu anlaşma uyarınca müvekkilinin davalıya teminat mektubu ile toplam 380.000,00 TL bedelli çekler verdiğini, davalının gönderdiği kumaşların kararlaştırılan nitelikte ve nicelikte olmadığını, kilosunun da eksik olduğunu, müvekkilinin bu durumu derhal davalıya bildirdiğini, karşılıklı olarak sözleşmenin feshedildiğini, ancak davalının başkaca kumaşlar göndermeye devam ettiğini, varılan mutabakat gereğince müvekkilinin kendisine gönderilen bütün malları sevk irsaliyesi ile iade ettiğini, davalı tarafça gönderilen ihtarname ile çeklerin ve malların alınmadığının bildirildiğini, bu arada davalının icra takibine konulan çekleri tahsil ettiğini, tahsil edilen çek bedelleri 140.000,00 TL için davalı hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu iddia ederek itirazın iptaline, takibin devamına ve % 20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili (birleşen davada), davacının iddialarının doğru olmadığını savunarak davanın reddi ile kötü niyet tazminatı istemiştir.
Mahkemece, taraflar arasında sözlü bir kumaş alım satım sözleşmesi bulunduğu, bu kapsamda davalının davacıya 43 adet fatura karşılığı toplam 732.393,41 TL değerinde kumaşı teslim ettiğinin dosyadaki delillerle sabit olduğu, davacının ise kendisine gönderilen bu kumaşların ayıplı olduğunu ve bu nedenle iade edildiğini iddia ettiği, ancak bu iddiasını usulüne uygun delillerle ispat edemediği, yalnızca davacı tarafça kesilen toplam 297.341,28 TL’lik iade faturalarının davalının ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu, bunların dışında davalının ticari defterlerinde başkaca iade faturasının bulunmadığı, iade faturalarında malların ayıplı olduğuna ilişkin bir verinin bulunmadığı, davacının gerek asıl ve gerekse birleşen davadaki iddialarını ispat edemediği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine, şartları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm asıl ve birleşen davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava dosyasına sunulan bilirkişi raporlarından, davacı tarafından davalıya kesilen 9 adet iade faturasından 297.341,28 TL bedelli 5 adedinin davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, 466.034,74 TL bedelli 4 adet iade faturasının ise kayıtlı olmadığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar 466.034,74 TL bedelli 4 adet iade faturası davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmasa da, bu faturaların BA formu ile vergi idaresine davalı tarafça bildirildiği ve daha sonra düzeltme beyannamesi verildiği anlaşılmaktadır. Davalı tarafça defterlerine kayıtlı olmayan 4 adet iade faturası vergi idaresine bildirildiğinden bu iade faturalarına konu malların davalı tarafça teslim alındığı kabul edilmelidir. Daha sonra düzeltme beyannamesi verilmesi bu sonucu değiştirmeyecektir. Kaldı ki, davalı vekili de 17.06.2015 tarihli celsede bu faturaların defterlerine kaydedildiğini, sonradan çıkartıldığını beyan etmiştir. Mahkemece bu husus gözetilerek, taraflar arasındaki uyuşmazlık noktalarını değerlendiren (asıl davaya konu çeklerin teslimi), dosyada bulunan raporlar arasındaki kısmi çelişkileri gideren, taraf iddia ve savunmalarını değerlendiren, taraf ticari defterlerini karşılıklı ve ayrıntılı inceleyen ve değerlendiren, tüm dosyayı kavrayan, hüküm kurmaya elverişli yeni bir rapor ya da ek rapor alınarak gerek asıl dava ve gerekse birleşen dava açısından deliller hep birlikte değerlendirilip, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar vermek gerekirken yanılgılı değerlendirme ve kısmen eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı-birleşen davacı yararına takdiren 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalı- birleşen davalıdan alınarak davacı-birleşen davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 23/03/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.