13. Hukuk Dairesi 2016/6016 E. , 2018/11059 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı işyerinde 2000 yılında çalışmaya başladığını, 11 yıl bir fiil çalıştığını, davalının; sigortasını 2000-2004 yılları arasında başka bir işyerinde gösterdiğini, işe başladığı ilk günden iş akdinin fesih edildiği tarihe kadar pazar günleri de dahil sürekli 08:00-21:30 arası fazla mesai yaparak, yıllık izinlerini, dini ve milli bayram izinlerini, genel tatil izinlerini kullanmadan davalının yanında çalıştığını, ancak ücretlerini alamadığını, bu nedenle iş akdi fesih tarihi olan 25/06/2011 tarihinden itibaren 400 TL kıdem tazminatı, 400 TL fazla mesai, 200 TL yıllık izin, 100 TL hafta tatili, 200 TL milli ve dini bayramlar, genel tatil izin alacaklarının banka mevduatına uygulanan en yüksek faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talep miktarlarını artırmıştır.
Davalı, davacı tarafın 25.06.2011 tarihinde kendisi ile yaşadığı tartışma sırasında sinkaflı küfürler ederek işyerini terk etmesine rağmen 07.09.2011 tarih ve 10192 yevmiye numaralı ihtarname ile ücret alacaklarının ödenmediği gerekçesi ile iş akdine tek taraflı olarak son verdiğini, davacı tarafın süresinde gerçekleştirmediği feshin haklı fesih değil usulsüz fesih olup kıdem tazminatı isteyemeyeceğini ve talep edilen bütün alacaklar yönünden zamanaşımı itirazları olduğunu beyanla davanın reddine hükmedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, kıdem tazminatı alacağı olarak 400,00 TL’nin akdin fesih tarihi olan 25/06/2011 tarihinden itibaren, 5.429,18 TL nin ıslah (16/11/2012) tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalıdan alınıp davacıya verilmesine, hafta tatili ücreti alacağı yönünden talebin reddine, fazla mesai alacağı olarak 400,00 TL"nin dava tarihinden itibaren, 9.244,44 TL’nin ıslah (16/11/2012) tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalıdan alınıp davacıya verilmesine, izin ücreti alacağı olarak 200,00 TL"nin dava tarihinden, 2.108,90 TL"nin ıslah (16/11/2012) tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalıdan alınıp davacıya verilmesine, genel tatil ve Milli-Dini bayram tatil alacağı olarak 200,00 TL"nin dava tarihinden itibaren, 222,56 TL" nin ıslah (16/11/2012) tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Taraflar arasında davacının davasını ıslah etmesine karşı davalı tarafından yapılan zamanaşımı savunmasının dikkate alınıp alınamayacağı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 317/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı def"inde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
Somut olayda, davacı davasını 17.10.2011 tarihinde fazlaya dair haklarını saklı tutarak kısmı dava olarak açmış ve 16.11.2012 tarihinde de ıslah dilekçesi sunmuştur. Davacının ıslah dilekçesine karşı davalı tarafça süresinde zamanaşımı def"inde bulunduğunun anlaşılmasına göre mahkemece, ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı def"i değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle davalının ikinci bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 311,00TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.