Esas No: 2022/4923
Karar No: 2022/7219
Karar Tarihi: 08.06.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/4923 Esas 2022/7219 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/4923 E. , 2022/7219 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 29. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında ... 6. İş Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalıya ait işyerinde 13.12.2007-07.04.2014 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı ve geçerli neden olmadan feshedildiğini, ... 32. İş Mahkemesinin 29.04.2015 tarihli ve 2014/160 Esas, 2015/121 Karar sayılı kararı ile davacının işe iadesine karar verildiğini, davacının kanuni sürede işe başlatma talebinde bulunduğunu ancak herhangi bir alacağının ödenmediğini ileri sürerek kıdem, ihbar ve işe başlatmama tazminatları ile boşta geçen süre ücreti, yıllık ücretli izin, ücret alacakları ile ücret alacağının %5 fazlasının davalılardan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının süresinde işe başlatılma talebinde bulunmadığını, davacının işe başlama talebinde samimi olmadığını, davacının 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun (5953 sayılı Kanun) kapsamında çalışmadığını, davacı tarafça bu Kanun kapsamında çalışıp çalışmadığının tespiti yönünden tespit davası açıldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
... 6. İş Mahkemesinin 10.10.2017 tarihli ve 2015/738 Esas, 2017/367 Karar sayılı kararıyla davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 20.05.2021 tarihli ve 2018/1592 Esas, 2021/1132 Karar sayılı kararıyla davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden, %5 fazla alacağı yönünden talep neticesinde hesaplamada fahiş miktar ortaya çıktığından davanın açıldığı tarih de nazara alınarak davacının da bu gecikmeye etkili olduğu durumlarda %5 fazla miktar ücret alacağının 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 52 nci maddesi uyarınca takdiren %80 oranında indirim yapılması gerektiği gerekçesiyle başvurunun kısmen kabulü gerektiği ve davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden, feshe bağlı haklar bakımından iş sözleşmesinin feshi geçersiz sayıldığından tebliğ tarihinin temerrüt tarihi olarak değerlendirilemeyeceği, ancak diğer işçilik alacakları yönünden ihtarname tebliğiyle davanın temerrüde düşürüldüğünün kabul edilmesi gerektiği, 4 aylık boşta geçen süre ücretine ilişkin 28.12.2015 tarihli ve 31.12.2015 tebliğ tarihli ihtarla temerrüde düşürüldüğü, bu alacağın işe başlatmama şartına bağlı olmadığı, keza işe başlatmama tazminatı için de temerrüt tarihinin 31.12.2015 tarihi olması gerektiği, işe başlatmama tazminatının talep hakkının işe başlatılmadığı tarihi itibarıyla doğduğu anlaşılmakla ihtarname de nazara alınarak talep edilen miktarın tümüne işe başlatmama tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin gerektiği gerekçesiyle başvurunun kısmen kabulü gerektiği gerekçeleriyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 28.09.2021 tarihli ve 2021/8661 Esas, 2021/13083 Karar sayılı kararıyla 14.02.2020 tarihli ve 31039 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 25.12.2019 tarihli ve 2019/108 Esas, 2019/101 Karar sayılı iptal kararı ile ücret alacağının %5 fazlalığının dayanağı olan normun iptal edildiği, bu iptal kararının kesinleşmemiş davalara da tatbiki gerektiğinden Mahkemece ücret alacağının %5 fazlası talebi yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün hatalı olduğu ve bozmayı gerektirdiği, diğer taraftan ücret alacağının %5 fazlalıkları talebi dava tarihinden sonra Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararının gereği olarak reddedileceğinden, Dairemizce bu ret nedeniyle oluşan miktar bakımından davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilmesinin hakkaniyetli olmayacağı ve adaletsizliğe yol açacağı sonucuna varıldığından, bu hususun da gözetilmesi gerektiğine işaret edilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozmaya uygun şekilde ücret alacağının %5 fazlalığı yönünden talebin reddine karar verilmiş, bu ret sebebi ile davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmemiş, bozma dışı kalan alacaklar da bozmadan önceki gibi hüküm altına alınmıştır.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalılar vekili temyiz dilekçesinde, istinaf incelemesinin duruşmalı olması gerekçesiyle davacı taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davacı taraf lehine kıdem ve ihbar tazminatına hükmedilmesinin ve hükmedilen tutarın hesaplanmasında zamlı ücretin esas alınmasının hatalı olduğunu, davacı tarafın başka bir işyerinde çalışıyor olmasına rağmen ve samimi bir işe başvurusu olmamasına rağmen davacı yan lehine işe başlatmama tazminatına ve boşta geçen süre ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu, davacının kullanmadığı yıllık izni bulunmadığını ve zamanaşımı def'i ile hak düşürücü süre itirazlarının dikkate alınmamasının hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
2. Davacı vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde; davalının, Bölge Adliye Mahkemesi duruşmasına katılmamasına rağmen davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, %5 fazlaya ilişkin alacakların reddine dair karar verilmesinin hatalı olduğunu, Anayasa Mahkemesi kararının geriye yürümeyeceğini, %5 fazlaya ilişkin alacakların reddine bağlı olarak davacı aleyhine yargılama giderine, harç ve masraflara hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, %5 fazlaya ilişkin alacakların talep edilip edilemeyeceği ve buna göre Bölge Adliye Mahkemesince kurulan hükmün bozmaya uygun olup olmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4857 sayılı İş Kanunu'nun 21 nci maddesi, 5953 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesinin birinci fıkrası, 13.06.1952 tarihli ve 5953 sayılı Kanun’un 04.01.1961 tarihli ve 212 sayılı Kanun’un 1 inci maddesiyle değiştirilen 14 üncü maddesinin ikinci fıkrası. İle 14.02.2020 tarihli ve 31039 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 25.12.2019 tarihli ve 2019/108 Esas, 2019/101 Karar sayılı iptal kararı.
3. Değerlendirme
1. Dairemizin yerleşik kararlarında da belirtildiği gibi bozulan karar, sonradan verilen kararın eki niteliğinde değildir. Hüküm bozulmakla tamamen ortadan kalkar. Hükmün bozulması üzerine mahkemece, davacının talep ettiği tüm alacaklarla ilgili kabul veya ret yönünde yeniden hüküm kurulmalıdır.
2. Vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtayın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan yerel mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Mahkeme uyma kararını kaldırarak direnme kararı veremeyeceği gibi, hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalan bölümleri hakkında da yeni bir karar veremez. Bozmaya uyulmakla bozma lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğmuş olur. Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usuli kazanılmış hakları oluşturup korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
3. Bölge Adliye Mahkemesince bozma sonrası kurulan hükmün yukarıda yapılan açıklamalara uygun olduğu, bozmaya konu hususlar yönünden bozma gereklerinin de yerine getirildiği anlaşılmıştır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle ;
Uyulan bozma kararı gereğince tesis edilmiş Bölge Adliye Mahkemesi kararında hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik olmamasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmamasına göre yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalılara yükletilmesine ,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.