Esas No: 2022/6561
Karar No: 2022/7277
Karar Tarihi: 08.06.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/6561 Esas 2022/7277 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/6561 E. , 2022/7277 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 12. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesinin 14.10.2020 tarihli ve 2019/963 Esas, 2020/719 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 08.04.2021 tarihli ve 2020/3098 Esas, 2021/915 Karar sayılı kararıyla İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve eksikliğin giderilerek sonucuna göre yeniden karar verilmesi için dosyanın Mahkemesine iadesine karar vermiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı doğrultusunda yeniden yapılan yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ... İşletmelerine bağlı Garp Linyitleri İşletmesi Müdürlüğünün lavvar tesislerinde, davalı Kurum yetkililerinin emir ve talimatları altında 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 2 nci maddesine aykırı olarak muvazaalı şekilde görünüşte taşeron işçisi olarak çalıştığını, hizmet alım sözleşmelerinin geçersiz olduğunu, davacı ve arkadaşlarının başlangıçtan itibaren davalı Kurumun işçisi olarak muamele görmeleri gerektiğinden bahisle dengi kadrolu işçiye göre yoksun kaldığı hakların tahsili için işbu davayı açtıklarını, işyerine ilişkin alt işverenlik sözleşmesinin muvazaalı olduğu hususunda ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin dosyasında karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, davalı Kurumda davacının dengi işçi bulunduğunu ileri sürerek fark ücret, ikramiye, ilave tediye alacakları ile toplu iş sözleşmesinden kaynaklı bir kısım işçilik alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı defi ve husumet itirazında bulunduklarını, davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, müvekkili Kuruma dayanışma aidatı kesilmesine dair hiçbir belge veya bilginin sendika tarafından gönderilmediğini, davacının Kurumları işçisi olmadığını ve ücretlerini Kurumlarının ödemediğini, müvekkili Kurumun ihale makamı olduğunu, işveren sıfatını haiz olmadığını, davacı ile müvekkili Kurum arasında herhangi bir bağ veya sözleşme olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu ve davacının davalı Kurum işçisi olduğu gerekçesiyle Kamu İşletmeleri İşverenleri Sendikası ile Maden İş Sendikası arasında imzalanan toplu iş sözleşmesine göre tespit edilen ücret üzerinden işçilik alacaklarının kısmen hüküm altına alınmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; husumet, kesin hüküm, hukuki yarar yokluğu itirazları ile zamanaşımı defin dikkate alınmadığını, davacının sendika üyeliğinin Kuruma bildirilip bildirilmediğinin araştırılmadığını, Kurumun ihale makamı olduğunu, muvazaa iddiasının yerinde olmadığını, eksik araştırma ile karar verildiğini, bilirkişi kök ve ek rapora itirazlarının dikkate alınmadığını, davacının toplu iş sözleşmesinden kaynaklı alacağının bulunmadığını ve hesaplamanın hatalı olduğunu, alacakların brüt değil net olarak hüküm altına alınması gerektiğini, faiz başlangıcı ve türünün hatalı olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, yargılama giderlerinin ve vekâlet ücretinin hatalı belirlendiğini belirterek İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ihale ile verilen yeraltı kömür üretimi ve galeri açma işinin davalının asıl işi olduğu, işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren bir iş olmadığı, Alt İşverenlik Yönetmeliği'nin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen şekilde geçerli asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulma şartının gerçekleşmediği, davacının baştan itibaren asıl işveren olan davalının işçisi olarak kabul edilmesi gerektiği ve ilave tediye alacağına hak kazandığı, davacının toplu iş sözleşmesinden faydalanmak amacıyla asıl işverene başvurduğu ve Maden İş Sendikasına üye olduğunun dosya kapsamından anlaşıldığı, Kamu İşletmeleri İşverenleri Sendikası ile Maden İş Sendikası arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlandırılması gerektiğine karar verilmesinin kanuna uygun olduğu, ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin kaldırma kararı sonrasında Mahkemece “yemek ve iaşe bedeli alacağı ve denge ödeneği” alacağı ispatlanamadığından reddine karar verildiği davacının işyeri kayıtlarına sahip olmadığı ve talebe konu tutarları belirlemesinin bu hâliyle mümkün olmadığı anlaşıldığından belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunduğu, hesaplanan alacaklar bakımından zamanaşımı süresinin dolmadığı, alacakların brüt olarak hüküm altına alınmasında kanuna aykırı bir durum olmadığı, alacak tutarlarının tespiti için alının bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeterli olduğu, yine yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücreti bakımından Mahkeme kararının yerinde olduğu gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; husumet, kesin hüküm, hukuki yarar yokluğu itirazları ile zamanaşımı defin dikkate alınmadığını, davacının sendika üyeliğinin Kuruma bildirilip bildirilmediğinin araştırılmadığını, Kurumun ihale makamı olduğunu, muvazaa iddiasının yerinde olmadığını, eksik araştırma ile karar verildiğini, bilirkişi kök ve ek rapora itirazının dikkate alınmadığını, davacının toplu iş sözleşmesinden kaynaklı alacağının bulunmadığını ve hesaplamanın hatalı olduğunu, alacakların brüt değil net olarak hüküm altına alınması gerektiğini, faiz başlangıcı ve türünün hatalı olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin hatalı belirlendiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı Kurumun dava dışı firmalarla yaptığı hizmet alım ihalelerine dayalı asıl işveren alt işveren ilişkisinin geçerli olup olmadığı; bu bağlamda hizmet alım ihalelerinin geçersiz olması hâlinde davacının Kurum işçisi olarak kabulü ile davalı Kurumla Maden İş Sendikası arasında bağıtlanan toplu iş sözleşmesinden faydalanıp faydalanamayacağı hususlarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan işçilere İlave Tediye Yapılması Hakkında Kanun
'un 1 inci maddesi şöyledir:
"Umumi, mülhak ve hususi bütçeli dairelerle mütedavil sermayeli müesseseler, sermayesinin yarısından fazlası Devlete ait olan şirket ve kurumlarla belediyeler ve bunlara bağlı teşekküller, 3460 ve 3659 sayılı kanunların şümulüne giren İktisadi Devlet Teşekkülleri ve diğer bilcümle kurum, banka, ortaklık ve müesseselerinde müstahdem olanlardan İş Kanununun şümulüne giren veya girmiyen yerlerde çalışmakta olan ve İş Kanununun muaddel birinci maddesindeki tarife göre işçi vasfında olan kimselere, ücret sistemleri ne olursa olsun, her yıl için birer aylık istihkakları tutarında ilave tediye yapılır."
2. 4857 sayılı Kanun'un "Tanımlar" kenar başlıklı 2 nci maddesinin altıncı fıkrası şöyledir:
"Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur."
3.6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu
'nun "Toplu İş Sözleşmesinden Yararlanma" başlıklı 39 uncu maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"(1) Toplu iş sözleşmesinden taraf işçi sendikasının üyeleri yararlanır.
(2) Toplu iş sözleşmesinden, sözleşmenin imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye olanlar yürürlük tarihinden, imza tarihinden sonra üye olanlar ise üyeliklerinin taraf işçi sendikasınca işverene bildirildiği tarihten itibaren yararlanır.
(3) Toplu iş sözleşmesinin imza tarihi ile yürürlük tarihi arasında iş sözleşmesi sona eren üyeler de, iş sözleşmelerinin sona erdiği tarihe kadar toplu iş sözleşmesinden yararlanır.
(4) Toplu iş sözleşmesinin imzası sırasında taraf işçi sendikasına üye olmayanlar, sonradan işyerine girip de üye olmayanlar veya imza tarihinde taraf işçi sendikasına üye olup da ayrılanlar veya çıkarılanların toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmeleri, toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasına dayanışma aidatı ödemelerine bağlıdır. Bunun için işçi sendikasının onayı aranmaz. Dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanma, talep tarihinden geçerlidir.
..."
4. Alt İşverenlik Yönetmeliği'nin "Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kurulma şartları" kenar başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi şöyledir:
"Alt işverene verilen iş, işyerinde mal veya hizmet üretiminin yardımcı işlerinden olmalıdır. Asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi durumunda ise, verilen iş işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olmalıdır."
3. Değerlendirme
1.Somut uyuşmazlıkta, dosya içeriğindeki hizmet alım sözleşmesi, idari ve teknik şartname ve protokole göre alt işverene verilen işin; hukuku İdarenin uhdesinde olan Tunçbilek lavvar tesislerinin çalıştırılması, her türlü tamir ve bakımlarının yapılması, kömürün yıkattırılması ile yıkanmış kömürün yüklenmesi işlemlerine ilişkin olduğu, davalı Kurum bünyesinde Tunçbilek beldesinde Tunçbilek lavvarı ve Ömerler lavvarı olmak üzere iki adet kömür zenginleştirme tesisi bulunduğu, Ömerler lavvarının tümüyle davalının kendi imkânları ile işletildiği, Tunçbilek lavvarının ise taşeron firmalar tarafından işletildiği, lavvar işinin asıl işveren tarafından yürütülen linyit kömür üretimi işinin zorunlu bir aşaması ve mütemmim cüzü olduğu, bu işin ihale edilmesinde teknolojik uzmanlık gerekliliğinden söz edilemeyeceği, söz konusu sözleşmenin 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi ve Alt İşverenlik Yönetmeliği'nin 4 üncü maddesinde yer alan tanımlara aykırı olduğu, işin alt işverene ihale edilemeyeceği ve işçilerin başlangıçtan itibaren asıl işveren işçileri gibi işlem görmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
2. Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinde dosya içeriği ile örtüşmeyen ve başka bir dosyadan kalma şablon ifade olduğu anlaşılan “ yeraltı kömür üretimi ve galeri açma işinin" ibarelerine yer verilmesi hatalı ise de, dosya kapsamındaki araştırma ve değerlendirmelerin Tunçbilek lavvarına ilişkin olduğu, bu itibarla sonucu itibarıyla doğru olduğu anlaşılan Bölge Adliye Mahkemesinin kararında dayandığı kanuni ve hukuksal gerekçelere göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.