14. Hukuk Dairesi 2019/1092 E. , 2019/7601 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 18/03/2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 22/04/2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ve bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi ..."ın ... ili, ... ada 77 parsel sayılı taşınmazın 532/38400 oranındaki payını dava dışı ..."dan 08.10.1984 tarih ve 3906 yevmiye numaralı resmi akit ile satın aldığını, ancak tapu sicil müdürlüğü tarafından satışın tapu kütüğüne işlenmediğinin öğrenildiğini, davacıların murisinin dava konusu yerde ev inşa ettiğini, dava konusu taşınmazın imar uygulaması ile 4034 ada 1 parsel sayılı taşınmaz olduğunu iddia ederek dava konusu taşınmazdaki 320 metrekarelik kısmın davalıların payından iptali ile mirasçılık belgesinde pay oranları dikkate alınarak davacılar adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Hazine ve Tapu Sicil Müdürlüğü vekili, davacıların murisinin dava dışı ..."dan dava konusu payı satın aldığını ancak bu durumun tapu kütüğüne işlenmediğini, hak düşürücü sürenin geçtiğini, imar uygulaması sonucu Hazinenin paydaş olduğunu, idareye husumet yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalılardan ... ve ... vekili; dava konusu taşınmazda 2981 sayılı yasanın 10. maddesi uyarınca kadastro tespitinin yapıldığını, kadastro tespitine itiraz davası sonucunda davanın kabulüne karar verildiğini ve dava dosyasında mevcut 20.05.1999 tarihli bilirkişi raporundaki tescile esas dağıtım cetvelindeki gibi tapuya tescil edildiğini, davacıların murisi ..."ın 1990/37 Esas sayılı dosya ile açtığı davanın kadastro tespitine itiraz davası ile birleştiğini, mahkemece verilen kararın eldeki davanın gerekçesiyle aynı nedenlerle davacıların murisi tarafından temyiz edildiğini kararın Yargıtay 16. Hukuk Dairesi tarafından onanarak kesinleştiğini, kesin hüküm bulunduğunu, davacıların talebinin kadastral parselin ihyası olduğunu, imar uygulaması iptal edilmeden bu davanın dinlenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili ile bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.
Hukuk düzeninde istikrar sağlama amacı taşıyan kesin hüküm, hükme karşı yasa yollarının tükenmesi (şekli anlamda kesin hüküm) ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin bir daha dava konusu yapılmaması (maddi anlamda kesin hüküm) şeklinde hukuk yargılama sistemimizde yer almaktadır.
Şekli anlamda kesinleşmeyi zorunlu kılan, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin yeniden dava konusu yapılamaması amacını güden maddi anlamda kesin hüküm 6100 sayılı HMK’nin 303. maddesinde düzenlenmiştir.
Anılan maddeye göre bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın, taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, eldeki davanın davalılarından ... ve ... tarafından dava konusu 337 ada (tashihen düzeltilerek 1314 ada) 77 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili olarak 2981 sayılı yasanın 10. maddesine göre yapılan uygulamanın hatalı olduğu ve iş bu uygulama ile ... ada 77 parsel sayılı taşınmazın 1314 ada 738 ve 788 parsel numaralarını aldığı iddiası ile açılan tespite itiraz konulu Aksaray Kadastro Mahkemesinin 1994/5 Esas sayılı davası ile birleştirilen aynı mahkemenin 1990/37 Esas sayılı dosyasında davacıların murisi ... tarafından davalılar ..., ... ve ... aleyhine aynı taşınmaz ile ilgili olarak 2981 sayılı yasanın 10. maddesine göre yapılan kadastro çalışmasının hatalı yapıldığı iddiasıyla açılan dava neticesinde mahkemece kadastro tespitine itiraz davasının kabulüne karar verilerek 20.05.1999 tarihli bilirkişi raporunda yer alan tespite esas dağıtım cetvelinde adı geçen kişiler adına ve belirtilen oranlarda tespit ve tesciline dair verilen 25.06.1999 günlü ve 1999/11 Karar sayılı hüküm, birleştirilen davanın davacısı ... mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 29.12.2009 günlü ve 2008/6420 Esas ve 2009/9121 Karar sayılı ilamı ile onanarak 13.06.2011 tarihinde kesinleşmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 303. maddesinde düzenlen kesin hüküm olgusunun davacılar aleyhine gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
Kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 11.11.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.