Esas No: 2022/6707
Karar No: 2022/7436
Karar Tarihi: 08.06.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/6707 Esas 2022/7436 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, işçi olarak çalıştığı şirket ile toplu iş sözleşmesi yapılmasının ardından, sözleşmenin geçerli olduğu süre için ücret farkı, ikramiye, bayram harçlığı, çocuk yardımı, silah tazminatı, ölüm yardımı ve fazla çalışma ücreti alacaklarının ödenmediğini iddia ederek alacak davası açmıştır. İlk derece mahkemesi davanın kısmen kabulüne karar verirken, davalı tarafın istinaf başvurusu sonucu Bölge Adliye Mahkemesi davayı reddetmiştir. Davacı tarafından yapılan temyiz başvurusu ise reddedilmiştir. Uyuşmazlık, toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklar için davalının sorumlu olup olmadığıdır. İlgili kanunlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 4857 sayılı İş Kanunu, 6356 Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'dur. Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalının toplu iş sözleşmesinin tarafları arasında bulunmaması nedeniyle fark ödemesinden sorumlu tutulamayacağına ilişkin kanun maddelerine uygun şekilde verilmiştir. Temyiz başvurusu reddedilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararı onanmıştır.
"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 9. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 6. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kaldırma kararı üzerine davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin hizmet alım sözleşmesi ile Elektrik Üretim A.Ş.’de (EÜAŞ) güvenlik elemanı işçisi olarak çalıştığını, 18.02.2014 tarihinden bu yana Güvenlik İş Sendikasına üye olduğunu, davalı işverenle toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlandığını, Yüksek Hakem Kurulunun (YHK) 20.10.2014 tarihli ve 2014/128 Esas, 2014/144 Karar sayılı kararı ile toplu iş sözleşmesinin bağıtlandığını, toplu iş sözleşmesinin geçerli olduğu tarihten davanın ikame edildiği tarihe kadar müvekkiline toplu iş sözleşmesi ile tanınan ücret ve sosyal hakların ödenmediğini, toplu iş sözleşmesinin geçerli olduğu 01.03.2015 tarihinden dava açılan 31.05.2016 tarihine kadar geçen süre için alacak talebinde bulunduklarını, müvekkilinin fazla çalışma yaptığını ve karşılığının da ödenmediğini iddia ederek, ücret farkı alacağı, ikramiye alacağı, bayram harçlığı alacağı, çocuk yardımı alacağı, silah tazminatı alacağı, ölüm yardımı alacağı ile fazla çalışma ücreti alacağının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, müvekkili Teşekkülün, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının ilgili kuruluşlarından biri olup İktisadi Devlet Teşekkülü olduğunu, asıl işveren olarak değerlendirilemeyeceğini, müvekkili İdarenin alt işveren işçilerinin toplu iş sözleşmesi fark alacaklarından sorumlu tutulması için toplu iş sözleşmesinin alt işverenin yetkilendirilmesiyle kamu işveren sendikalarından birisi tarafından yürütülüp sonuçlandırılması gerektiğini, ancak toplu iş sözleşmesinin yetkili kamu işveren sendikası tarafından değil, diğer davalı firmalar tarafından imzalandığını, bu nedenle fark ödemesinden sorumlu tutulamayacağını, verilen işin anahtar teslimi iş olduğunu, dava konusu alacaklardan davacının işvereni olan diğer firmaların sorumlu olduğunu ve işin nitelik itibarıyla çalışma saatleri dışında çalışma yapılmasını gerektirecek bir iş olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile yapılan incelemede Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları ve özlük dosyasında davacının çalışma yerinin davalıya ait işyeri olduğu, davalı ile dava dışı şirket arasında ihale yoluyla temizlik işlerinin yürütülmesi amacıyla sözleşme imzalandığı anlaşılmakla davalı ile dava dışı şirketler arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi olduğu ve davacının fazla çalışma yapmadığı, taleple bağlı kalınarak bilirkişi raporunda hesaplanan alacakların kısmen kabulüne karar verildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; ihale makamı olduğunu, aleyhine husumet yöneltilemeyeceğini, yeterli araştırma yapılmadan karar verildiğini, Teşekküle bağlı bütün santrallerinde asıl işi olan elektrik üretimi dışında kalan temizlik, bakım, onarım, güvenlik vb. yardımcı işlerin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu (4734 sayılı Kanun) çerçevesinde ihale yoluyla değişik firmalar tarafından yapıldığını, davacının Teşekküle bağlı Dicle ve Yöresi HES işletme Müdürlüğünde hizmet alımı yoluyla ihale alan firmalarda çalıştığını, bu firmalar ile sözleşmenin anahtar teslimi iş yapma sözleşmesi olduğunu, kendilerinin ihale makamı olduğunu, müvekkili İdarenin usulüne uygun yürütülüp sonuçlandırılmayan ve tarafı da olmadığı toplu iş sözleşmesi sebebiyle fark ödemesinden sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ;
"...
Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığına ilişkin Dairemiz ve diğer bölge adliye mahkemelerince verilen emsal kararlar da bulunmakta ise de; Yargıtayın kapatılan 22 Hukuk Dairesinin 2017/38230 esas ve 2020/9060 karar sayılı emsal nitelikteki 08.07.2020 tarihli ilamı uyarınca eldeki uyuşmazlığa konu dosyada; Toplu iş sözleşmesinin tarafları arasında davalının bulunmadığı, kamu işveren sendikası tarafından yürütülmeyen ve sonuçlandırılmayan toplu iş sözleşmeleri için ise 4857 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin yedinci fıkrası esas alınarak asıl işveren sıfatından dolayı ücret farkı ve asıl işveren sıfatıyla sorumluluk yüklenemeyeceği açıklıkla düzenlenmiş olduğu dikkate alındığında davanın reddi yerine kabulü hatalıdır..." gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun kabulüne İlk Derece Mahkemesi ortadan kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; toplu iş sözleşmesi uyarınca müvekkiline ödenmesi gereken ücret farkları için asıl işverenin de sorumluluğunun bulunduğunu, İlk Derece Mahkemesince usule aykırı olarak tahkikatın eksik yürütüldüğünü, ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının kendi içtihatları ile çeliştiğini ve bu durumun hukuki güvenliği zedelediğini, dava dosyası incelendiğinde taraflar arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden alt işverenin kamu işletmeleri işverenleri sendikası tarafından yetkilendirildiğinin açıkça anlaşıldığını, ancak bu durumun ... İstinaf Mahkemesi tarafından görmezden gelinerek davalarının haksız ve hukuka aykırı bir şekilde reddedildiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarından davalının sorumlu olup olmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası.
4857 sayılı İş Kanunu, 6356 Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, 4734 sayılı Kanun ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nun ilgili hükümleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.