1. Hukuk Dairesi 2018/3988 E. , 2020/4831 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL.
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece dava konusu 1459 ve 1115 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne, 1121 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmiş, davalının istinaf başvurusunun ... Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesince esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil isteğine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakanları ... "ın adına kayıtlı 1115 ve 1459 parsel sayılı taşınmazlarını ölünceye kadar bakma akdi ile davalıya temlik ettiğini, yine 1121 parsel sayılı taşınmazın bedeli muris tarafından ödenmek sureti ile 02/04/1986 tarihinde davalı adına satın alındığını, o tarihte davalının askerden yeni geldiğini ve geliri olmadığını, murisin diğer çocuklarına göre düzenli iş ve geliri olmayan davalıyı kayırdığını, yapılan işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile murisin tüm mirasçıları adına payları oranında tesciline karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, babasının yurt dışından köye yanına geldiğinde, bakıp gözetmek koşulu ile oturdukları ev ve 20 dekar yer verdiğini, baba ve annesi ile işlem tarihinden itibaren 6 yıl birlikte yaşadıklarını, babasına karşı görevini layıkı ile yerine getirdiğini, babasının sağlığında dava açmadığını, murise ait başka taşınmazlar bulunduğunu, mal kaçırma iradesi bulunmadığını, muris ve eşinin köy şartlarının zorluğu sebebi ile ... "a kendi istekleri ile gittiklerini, buna rağmen üzerine düşen görevi yerine getirmeye devam ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu 1459 ve 1115 parsel sayılı taşınmazların davalıya temlikinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile bu taşınmazlar yönünden davanın kabulüne, diğer çekişme konusu 1121 parsel sayılı taşınmazın davalı tarafından dava dışı üçüncü kişiden satın alındığı, bu taşınmazın murisle ilgisinin olmadığı gerekçesi ile bu taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmiş, verilen karara karşı istinaf talebinde bulunulması üzerine, ... Bölge Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 15.05.2018 tarihli ilamı ile, yerel mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, davalı tarafın istinaf sebeplerinde haklı olmadığı gerekçesi ile başvurunun HMK"nın 353/1-b-1 maddesi gereği esastan reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 1929 doğumlu mirasbırakan ... ’ın 27.07.2004 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı eşi ... ile davacı çocukları ... , ... , ... , ... ve ... ’in ve davalı oğlu ... ’in kaldığı, murisin adına kayıtlı 1115 ve 1459 parsel sayılı taşınmazlarını 27.11.2002 tarihli ölünceye kadar bakma akdi işlemi ile davalı oğluna temlik ettiği, diğer dava konusu 1121 parsel sayılı taşınmazın ise dava dışı ... adına kayıtlı iken satış yolu ile davalı adına kayıtlı hale geldiği, anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)).Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.Somut olaya gelince, ölünceye kadar bakım akdiyle davalıya temlik edilen taşınmazlar yönünden, mahkemece yapılan araştırmanın hüküm kurmaya yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur. Şöyle ki; çekişme konusu 1115 ve 1459 parsel sayılı taşınmazların davalıya devredildiği tarihteki mevcut hali ile rayiç bedellerinin ve muris adına kayıtlı bulunan taşınmazların aynı tarihteki rayiç bedellerinin tespit edilerek, davalıya devredilen taşınmazlar ile mirasbırakan adına kayıtlı olan taşınmazlar arasında makul oranın aşılıp aşılmadığının, murisin mal kaçırma iradesinin olup olmadığının tereddüte yer vermeyecek biçimde belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davalının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 07/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.