11. Hukuk Dairesi 2019/3262 E. , 2020/1222 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 20/11/2013 tarih ve 2013/110-2013/213 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 101491, 90091, 2005/01410, 2005/01411, 2005/01412, 2005/01413 ve 2009/49487 sayılı “ETİ PUF”, 134296 ve 2008/64515 sayılı “PUF”, 89193 sayılı “PUFİ ETİ”, 2000/03875 sayılı “PUFİ”, 89888 sayılı “ETİ PUFO”, 2008/68566 sayılı “PUFTA PASTİ” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin müvekkili şirketin markalarının ayırt edilemeyecek ve iltibas yaratacak kadar benzeri olan “SARVAN BUFFY+ŞEKİL” ibareli markanın adına tescili için 2011/13371 sayısı ile diğer davalı Kuruma başvurduğunu, başvuruya yaptıkları itirazın nihai olarak YİDK’in 05/07/2013 tarih 2013-M-1816 sayılı kararı ile reddedildiğini, markaların emtia listesinin de aynı ve/veya benzer olduğunu, davalı şirketin kötü niyetli olduğunu, davalı şirketin “SARVAN” ibareli bir çok markası bulunup, “SARVAN” ibaresinin davalı şirketin seri markası ve aynı zamanda şirket ünvanının çekirdek unsuru olduğunu, dava konusu markadaki esas unsurun “BUFFY” ibaresi olduğunu, dava konusu markadaki şekil unsurunun da ayırt ediciliğinin bulunmadığını, davalı şirket başvurusunun seri marka imajına sebep olduğunu ileri sürerek YİDK’in 05/07/2013 tarih 2013-M-1816 sayılı kararının 556 sayılı KHK 7, 8 ve 9. maddeleri ile TTK’nın haksız rekabete ilişkin hükümleri ile TMK’nın iyiniyet ve dürüstlük kurallarına ilişkin maddeleri gereğince iptaline, davalı şirketin 2011/13371 sayılı markasının tescili halinde hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir, 09/09/2013 tarihli dilekçesi ile taraflar arasında yapılan protokol uyarınca davayı atiye bıraktıklarını beyan etmiştir.
Davalı Kurum vekili, dava konusu marka ile davacı markaları arasında ayniyet veya ayırt edilemeyecek benzerlik bulunması gerektiğine dair koşulun sağlanamadığını, esas unsurların karşılaştırılmasında herhangi bir benzerlik bulunmadığını, markalardaki tek benzerliğin “U” harfi olduğunu, “BUFFY” ve “PUF” ibarelerinin kurgusal sözcükler olup ortalama tüketici nezdinde işitsel, görsel ve kavramsal bakımından iltibasa neden olabilecek bir benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacının markalarının davalı başvurusunu kapsamında yer alan 30.sınıftaki bir kısım ürünleri içerdiği, ancak davacının "PUF" ibareli markalarıyla davalının "SARVAN BUFFY+ŞEKİL" ibareli başvurusu arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, markaların bir bütün olarak korunabileceği, ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürün ve hizmetler için ayırdığı satın alım süresi içinde "SARVAN BUFFY+ŞEKİL" ibare ve biçimli işareti gördüğünde derhâl ve hiç düşünmeden bunun "PUF" ibareli davacı markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, özellikle 30.sınıf ürünlerin hitap ettiği tüketici kesiminin sahip olduğu nitelik ve bu ürünlerin satın alınması için ayrılacak zaman ile dikkat ve özen gözetildiğinde bu iki işareti karıştıracak olan kişilerin ortalama tüketici olarak nazara alınmasının olanaksız olduğu, başvuru konusu işaret ile davacı markaları arasında işletmesel bağlantılandırmayı tesis eden herhangi bir unsurun bulunmadığı, gerek bütünsel ve gerekse içerisinde bulunan unsurlar itibariyle başvuru konusu işaretin davacı markalarını sunan işletmeyle idarî ve ekonomik anlamda bağlantılı bir işletme tarafından piyasaya sunulduğu biçimde bir algılama oluşturmasının mümkün olmadığı, belli bir bilinirlik elde etmiş de olsa bir markanın kendisinin aynısı veya benzerine karşı korunabileceği, oysa davacı markası ile davalı başvurusu arasında bu yönde bir benzerlik bulunmadığı, davacının "PUF" ibareli markasının uzun zamandan bu yana şekerleme ve benzeri gıda ürünleri için kullanılmış ve belli bir bilinirlik elde etmiş olmasının da varılan bu sonucu değiştirmeyeceği, davalı işaretinin davacı markasından farklı olması, farklılığın kapsamındaki ürün ve hizmetlerin alıcı ve yararlanıcıları tarafından derhâl algılanabilecek durumda olması nedeniyle davalının başvurusunun tescilinin davacıya ait belli bir bilinirlik elde etmiş markanın itibarından haksız biçimde yararlanma sağlayabileceğinin düşünülmesinin olanaksız olduğu, davalının davacı markasının bilinirliğinden istifade etmek suretiyle toplumun dikkatini çekmek ve onun temsil ettiği imaj ve güvenin hiç bir masraf ve çaba harcanmadan kendi ürün veya hizmetlerine devrini sağlama olanağının bulunmadığı, diğer taraftan marka ve işaretlerin farklılığının bir an için bilinir olduğu kabul edilen davacı markasının gücünün ve etkileme alanının zayıflamasına asla neden olmayacağı, tescilli bir marka ile iltibas yaratmayan işaretin marka tescil başvurusunda bulunmanın kötü niyetli bir yaklaşım olarak değerlendirilemeyeceği, davalı şirketin şu veya bu sebeple davacı şirket ile anlaşmasının ve başvuruyu geri almasının mahkememizin yargılama yapması ve farklı bir kanaate vararak hüküm tesisini engelleyemeyeceği, zira tesis olunan ve işbu davada iptali istenen YİDK kararının TPMK tarafından tesis edildiği, yargılamada da kararın verildiği tarihteki hukuki durum itibariyle hukuka uygun olup olmadığının tahkik edilebileceği, geri alma ve buna davalı şirketin rızası gözetilerek hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadı gerekçesi ile hükümsüzlük istemiyle davalı şirkete karşı açılan dava geri alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığı, YİDK kararının iptali istemiyle davalı Kurum ve şirkete karşı açılan dava bakımından davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 10,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 11/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.