10. Hukuk Dairesi 2012/25126 E. , 2013/3494 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, ilk kez ...’da çalışmaya başlanılan tarihin Türkiye’de aylık tahsis işlemlerinde sigortalılık başlangıcı olarak kabul edilmesi gerektiğinin ve yaşlılık aylığına hak kazanıldığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
18 yaşını doldurduktan sonra 09.02.1987 tarihinde ...’da çalışmaya başlayan, anılan ülkede geçirdiği 6409 günlük süre 3201 sayılı Kanun hükümleri kapsamında sosyal güvenliği bakımından değerlendirilerek hakkında davalı Kurumca tahakkuk ettirilen borçlanma primini 2009 yılının Ekim ayında ödeyen davacının 30.12.2011 tarihinde 506 sayılı Kanunun yaşlılık sigortası hükümleri kapsamında aylık tahsis başvurusunda bulunması üzerine Kurumca sigortalılık başlangıç günü, borcunu ödediği tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülmesiyle saptanması sonucunda koşulların gerçekleşmediği gerekçesiyle isteminin kabul edilmediği anlaşılmakta olup, mahkemece yapılan yargılamada Kurum işlemi yerinde bulunarak dava reddedilmiştir.
Davanın yasal dayanağı olan 3201 sayılı Kanunun “Süre tespiti ve sigortalılığın başlangıcı” başlığını taşıyan 5. maddesinin üçüncü fıkrasında, sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihinin, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülen tarih olduğu bildirilmiş, anılan maddeye 08.05.2008 günü yürürlüğe giren 5754 sayılı Kanunun 79. maddesiyle eklenen son fıkrada ise, sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülkelerdeki hizmetlerini bu Kanuna göre borçlananların, sözleşme yapılan ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarihin, ilk işe giriş tarihi olarak dikkate alınmayacağı belirtilmiştir.
Bununla birlikte; 5510 sayılı Kanunun “Uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık süresi” başlıklı 38. maddesinde, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcının, sigortalının, mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa veya bu Kanuna tâbi olarak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak ilk defa kapsama girdiği tarih olarak kabul edileceği, uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri hükümlerinin saklı olduğu hüküm altına alınmış, Anayasa’nın 90. maddesinde, usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmaların kanun hükmünde olduğu, bunlar hakkında Anayasa’ya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamayacağı, usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümlerinin esas alınacağı açıklanmış, ülkemiz ile Federal ... arasında imzalanarak yürürlüğe giren Türkiye Cumhuriyeti ile ... Federal Cumhuriyeti Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesi’nin 29. maddesinin (4) numaralı bendinde ise, bir kimsenin ... sigortasına girişinden önce bir ... rant sigortasına girmiş bulunması durumunda, ... Rant Sigortasına girişin, ... Sigortasına giriş olarak kabul edileceği öngörülmüştür.
Anılan tüm yasal mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; ...’da Rant Sigortasına giriş tarihinin, Türkiye’de malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında sigortalılık başlangıç günü olarak kabul edilmesi gerekmekte olup, inceleme konusu davada, davacının sigortalılık başlangıç tarihi 09.02.1987 olarak benimsenip buna göre aylık tahsis koşulları irdelendikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davacıya geri verilmesine, 28.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.