Esas No: 1964/25
Karar No: 1964/59
Karar Tarihi: 08/09/1964
AYM 1964/25 Esas 1964/59 Karar Sayılı Norm Denetimi İlamı
Esas No.:1964/25
Karar No.:1964/59
Karar Tarihi:8/9/1964
Resmi Gazete tarih/sayı:15.2.1965/11929
İtiraz Eden : Kadıköy Asliye Birinci Hukuk Hâkimliği
İtirazın Konusu: Gayrimenkul kiraları hakkındaki 18/5/1955 günlü ve 6570 sayılı kanunun 7. ve 9. maddelerinin Anayasa"ya aykırı olduğu kanısına varıldığından iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
İnceleme : Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 15. maddesi gereğince yapılan ilk incelemede, dosyada bir eksiklik olmadığı görüldükten ve Kadıköy Asliye Birinci Hukuk Hâkimliğinin itirazda bulunmaya yetkili olup olmadığı konusunun da işin esası ile birlikte incelenmesine karar verildikten sonra düzenlenen rapor ve dosyadaki kâğıtlar okunarak gereği görüşülüp düşünüldü.
Gerekçe :
1- 22/4/1962 günlü ve 44 sayılı kanunun 27. maddesi hükmüne göre bir dâvaya bakmakta olan mahkeme, o dâva sebebiyle uygulanacak kanun hükümlerini Anayasa"ya aykırı görürse bu konuda bir karar verilmesi için Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Bu bakımdan mahkemenin itiraza yetkili olup olmadığının belli edilmesi için önce dâvanın niteliğini araştırmak; sonra da, 6570 sayılı kanunun iptali istenen maddelerinin bu dâvada uygulanıp uygulanamıyacağını incelemek gerekir.
2- Dâva dilekçesindeki açıklamaya göre :
E. S. bir apratman dairesini, 1/8/1963 gününden başlamak üzere bir sene süre ile ayda 250 lira karşılığında S. İ. ye kiraya vermiştir.
Kiracıya gönderilen 25/11/1963 günlü ihtarname ile 6570 sayılı kanunun kira karşılıklarını sınırlayan 2. ve 3. maddelerinin Anayasa Mahkemesinin 26/3/1963 günlü karariyle iptal edildiği, bu kararın 1/10/1963 gününde yürürlüğe girdiği ileri sürülmüş ve kira karşılığının 1/12/1963 gününden başlayarak 350 lira üzerinden ödenmesi ve kira sözleşmesirin yenilenmesi istenilmiş, ancak kiracı, eski kirayı göndermeye devam ettiğinden kira sözleşmesinin feshine ve kiralanan yerin boşaltılmasına karar verilmesi için aleyhine bu dâva açılmıştır.
3- 6570 sayılı kanunun 7. maddesinin hiç bir bendi dâvaya uygulanacak bir hüküm taşımamaktadır.
Kira karşılığının vaktinde ödenmemesi sebebine dayanan ve 7. maddenin (e) bendinde yer alan tahliye hükmünün sözleşmede yazılı kira karşılığı ile ilgili olduğu gerçeği bir yana bırakılırsa ve kiralayanın, kanunun kirayı sınırlayan hükümlerinin iptali dolayısiyle sözleşmede, diğer tarafın kabulüne ihtiyaç olmaksızın değişiklik yapabileceği bu bent hükmü zorlanarak bir an için düşünülse bile 7. maddenin dâvada uygulanmasına gene yer yoktur. Çünki, (e) bendine göre, kira parasını vaktinde ödememelerinden dolayı haklı olarak bir yıl içinde kendilerine iki defa yazılı ihtar yapılan kiracılar aleyhine, ayrıca ihtara hacet kalmaksızın, kira süresinin hitamında tahliye dâvası açılabilir. Halbuki, olayda kiralayan tarafından iki ihtar yapılmadığı gibi; dâva da kira süresi dolmadan açılmıştır. Hal böyle olunca 6570 sayılı kanunun 7. maddesinin dâvada uygulanması mümkün değildir. Bu maddeye ilişkin itirazın mahkemenin yetkisizliği yönünden reddi gerekir.
4- 6570 sayılı kanunun 9. maddesi "kira mukavelelerinde, bu kanunun kira bedellerinin tayinine müteallik hususlar müstesna, kiracı aleyhine değişiklik yapılamaz." hükmünü taşımaktadır.
11/4/1940 tarihli ve 4482 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan 17 sayılı ve sonraki koordinasyon kararları ile şehir ve kasabalardaki binaların kira karşılıkları -Millî Korunma Kanununun 30. maddesi hükmüne dayanılmak suretiyle - 1939 yılı kirası olarak dondurulmuş; 5020, 6084 ve 6570 sayılı kanunlarla da bunlara zamlar yapılmış ve yeni binaların kira karşılıklarının nasıl belli edileceği gösterilmiştir.
Bir kira sözleşmesinde ancak tarafların anlaşmalariyle değişiklik yapılabilir. Bunun içindir ki, 1939 kiralarına zam yapan kanunlarda bu zamların hangi Tarihlerden başlanarak uygulanacağı ve bunun sözleşmeleri ne suretle etkiliyeceği gösterilmiştir. (5020 sayılı kanunun geçici 1., 6084 sayılı kanunun geçici 6., 6570 sayılı kanunun, geçici 1. maddeleri.) Özel bir anlaşma veya kanun hükmü bulunmadıkça, taraflar arasındaki sözleşmelerde yer alan hükümlerin sözleşmenin devamı süresince yürürlükte olduğu şüphesizdir.
6570 sayılı kanunun 2. ve 3. maddeleri iptal edilmekle beraber kiraları serbest bırakan veya başka şekilde sınırlayan yeni bir kanun çıkmamıştır. Eski sözleşmelere de etki yapabilecek hükümlerin yokluğu karşısında bu sözleşmelerdeki kira paraları, tarafların varacakları anlaşma ile değiştirilebilir; fakat bir tarafın isteği ile değişiklik yapılıp yapılamıyacağı konusu, ancak kira süresinin sonunda çıkacak anlaşmazlık sebebiyle mahkemeye getirilmek gerekir. Kira süresi bitmeden açılan bu dâvada mahkeme, böyle bir incelemeye girişemiyeceğinden 6570 sayılı kanunun 9. maddesinin de dâvada uygulanmasına yer yoktur.
5- Kararın gerekçesi incelenince görülmektedir ki, Kadıköy Asliye Birinci Hukuk Mahkemesi de yukarıda işaret edilen esasları kabul etmekte; 6570 sayılı kanunun 7. ve 9. maddelerinin bu dâvada uygulanmıyacağını düşünmekte; ancak, bu kanunun 2. ve 3. maddelerinin iptaline ilişkin karar ile 44 sayılı kanunun 28. maddesi gereğince, 7. ve 9. madde hükümlerinin de iptal edilmemiş olmasını itiraz konusu yapmakta; ve bu tutumu ile verilen iptal kararının 7. ve 9. maddeleri de kapsamasına aracı olmaya çalışmaktadır.
Gerekçenin aşağıya aynen alınan bölümleri bunu açıkça göstermektedir :
a) Dâvada, taraflar arasındaki mukavele halen devam etmesi itibariyle kiracı ile kiralayan arasındaki kira sözleşmesi müddetine uygun müddetle davacıya kira miktarını artırma hakkının kabul edilmemesini; ancak müddet hitamında, yani diğer kira müddetinin başlangıç tarihinden itibaren yeniden kira miktarının tesbitiyle ödenmesini isteyebileceği kabul edilerek dâvanın reddi düşünülebilir.
b) İktisap edilmiş haklar ihlâl edilemez. Mevcut kira mukavelesinde taraflarca tâyin edilen kira bedeli taraflar için iktisap edilmiş bir haktır. Nitekim kanunu medeninin sureti meriyet ve şekli tatbiki hakkındaki kanunun 4. maddesi dahi bu kaideyi vazeylemiştir. Buna göre de, dâvâlı için iktisap edilmiş bir hak olan kira miktarının değiştirilmesi imkânsızdır.
c) Kira mukavelesi, 6570 sayılı kanunun 2. ve 3. maddelerinin mer"i olduğu devrede tanzim edilmişse de kanunen tâyin edilen kira üzerinden taraflar mukavele tanzim eylemiş olmaları itibariyle de kanunun himayesi altında iradelerini serbest olarak izhar eylemiş sayılmaları icabeder. Bu şekilde tanzim edilmiş olan mukavele kendiliğinden yenileneceği cihetle davacının yazılı mukavelesinden fazla kira parası istemesi 6570 sayılı Kanunun umumî prensip ve kaidelerine aykırı olur...... kira bedelinin, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı muvacehesinde serbest olduğu iddiası kabul edilemez. Bunun aksinin kabulü, âmme intizamını düzenleyen 6570 sayılı kanunu tamamen ihlâl olur ve neticede âmme intizamı sarsılmış olur.
Netice olarak, 26/9/1963 tarihinden evvel tanzim edilmiş olan kira mukavelelerinde yazılı olan bir kira bedelinin akit devam eylediği müddetçe ve yeni bir kira esasını düzenliyen kanun neşredilinceye kadar hiçbir suretle artırılamıyacağından ibaret olur.
d) Anayasa Mahkemesinde 2. ve 3. maddelerin iptali sırasında 44 sayılı kanunun 28. maddesi gereğince 6570 sayılı kanunun 7. ve 9. maddelerinin tetkik şümulüne alınmamış ve iptal de edilmemiş olması muvacehesinde 7. ve 9. maddelerin, Anayasa"nın 36 ve 11. maddelerine uygun olup olamıyacağının tetkiki zaruri olmuştur.
6570 sayılı kanunun 7. ve 9. maddelerinin meriyette kalması halinde 26/9/1963 tarihinden evvel yapılan kira mukavelelerinin evvel emirde 6570 sayılı Kanunun ceza tehdidi altında yapılmış olduğu nazara alınmıyor demektir ki, bu anlayış hukuk prensipleriyle kabili telif olamaz.
Gene, 26/9/1963 ten evvelki mukavelelerin ister müddeti içinde olsun, ister hitamından itibaren kanunî temdit müddetleri içinde olsun, mucirin, kira miktarını günün rayicine uygun bir miktara çıkarılmasını talep edememesi memlekette ikilik yaratacak ve bu vaziyette olan mucirler, 26/9/1963 tarihinden sonraki kiralar için de Anayasa"nın 36. ve 11. maddelerinin koruduğu sarih ve Anayasa Mahkemesince kabul edilen haklardan istifade edemiyecekler demektir.
Filhakika, hakkın suiistimalini kanun himaye etmiyeceğine ve Anayasa Mahkemesi de mucirin, kiracısından isteyebileceği kira miktarını günün rayicine uygun olması sınırıyla sınırlandırdığına göre 6570 sayılı kanunun 9. maddesindeki kira miktarının tâyini hususundaki ihtilâf, mahkemece hal şartıyle 7. ve 9. maddelerin dahi iptali gerektiği netice ,ve kanaatine varılmıştır."
6- Mahkemenin bu gerekçesinin (d) bendi dışında kalanları, Borçlar Kanunu ile Kanunu Medeninin sureti meriyet ve şekli tatbiki hakkındaki kanunun koyduğu esaslara göre dâvanın reddini gerektirdiği yolundaki düşünceleri kapsamaktadır. Fakat (d) bendinde yazılı gerekçede mahkeme, (kira müddetinin bitmesinden evvel kira karşılığının yeniden tesbitinin mümkün olmadığı), (îktisap edilmiş hakların ihlâl edilemiyeceği), (6570 sayılı kanunun 2. ve 3. maddelerinin iptal edilmiş olmasına rağmen kiraların serbest bırakılmış sayılamıyacağı) yolunda belirttiği esasları bir yana bırakarak, kiralayanın, sözleşme süresi içinde de kira karşılığını artırmaya haklı olduğunu benimseyen bir kanıya varmaktadır.
Eğer dâva kiralayanın artırdığı kira karşılıklarının ödettirilmesi isteğine ilişkin olsaydı Mahkemenin, kendisi - dâvanın reddini gerektiren esaslara bağlı kalmakla beraber- 9. maddeyi de uygulama durumunda gördüğü düşünülebilirdi. Halbuki dâva sözleşmesinin bozulması davasıdır. Bu dâvanın incelenmesi, önce 6570 sayılı kanunda buna hak veren bir hükmün yer almasına bağlıdır ki kanunda böyle bir hüküm yoktur. Sonra da, Borçlar Kanununa göre kiracının kirayı ödemekten kaçınmış ve ödememekte direnmiş duruma düşmüş olması gerekir. Dâvâlının, sözleşmede yazılı kira parasını ödediği kabul edildiğine göre olayda böyle bir durum da yoktur.
O halde, henüz süresi bitmeyen bir sözleşmenin kira karşılığına ilişkin hükümlerinin bir taraflı olarak değiştirilmesinin 6570 sayılı kanunla Borçlar Kanununa göre mümkün olduğu açıklanmadan 9. maddenin bunu engellediği ileri sürülemez. Mahkeme, gerekçesinin ilk bölümlerin de bunun tam tersini kabul ettiğine göre dâvada 9. madde hükmünü uygulayamayacağını da açıklamış olmaktadır.
2. ve 3, maddelerin iptali sırasında Mahkememizin, 44 sayılı Kanunun 28. maddesine uyarak diğer bazı maddelerin veya kanunun tümünün iptaline karar vermemiş olması, kanun koyucunun kira karşılıklarını bugünün şartlarına göre yeniden tesbit etmesi gerektiği düşüncesine dayanmaktadır. Yeni bir kanunla bu boşluğun doldurulmamış olmasından doğan sonuçlar bu dâva vesilesiyle inceleme konusu yapılamaz. Zira izah olunan sebeplerle Mahkeme, bu dâvada 6570 sayılı Kanunun 7. ve 9. maddelerini uygulayacak durumda değildir.
SONUÇ:
İtirazın, 22/4/1962 günlü ve 44 sayılı Kanunun 27. maddesi uyarınca;
Mahkemenin yetkisizliği yönünden reddine 7. madde hakkında oybirliği, 9. madde hakkında da Lûtfi Akadlı, Rifat Göksu, İbrahim Senil, Hakkı Ketenoğlu, Fazıl Uluocak, Avni Givda ve Lûtfi Ömerbaş"ın muhalefetleriyle ve oy çokluğu ile 8/9/1964 tarihinde karar verildi.
Başkan Vekili Lütfi Akadlı |
Üye Asım Erkan |
Üye Rifat Göksu |
|
|
|
Üye Şemsettin Akçoğlu |
Üye İbrahim Senil |
Üye İhsan Keçecioğlu |
|
|
|
Üye A. Şeref Hocaoğlu |
Üye Salim Başol |
Üye Celâlettin Kuralmen |
|
|
|
Üye Hakkı Ketenoğlu |
Üye Fazıl Uluocak |
Üye Avni Givda |
|
|
|
Üye Muhittin Gürün |
Üye Lûtfi Ömerbaş |
Üye Ekrem Tüzemen |
KARŞI DÜŞÜNCE AÇIKLAMASI
Dâva dilekçesinden de alaşılacağı üzere davacı, 6570 sayılı Kanunun 2. ve 3. maddelerinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi üzerine, sözleşme ile belli edilen aylık 250. - lira kira parasını 350. - liradan ödemesi için ihtarda bulunduğu halde dâvâlının kira parasını eskisi gibi yine 250. - liradan, eksik olarak, ödeye geldiğini ileri sürmüş ve sözleşmenin feshine, kiralanan yerin boşaltılmasına karar verilmesini istemiştir.
Böyle bir dâvada Mahkeme, davacının kira parasını artırıp artıramayacağına 6570 sayılı Kanunun 2. ve 3. maddelerinin iptal edilmiş olması karşısında aynı Kanunun 9. maddesinin buna imkân verip vermediğini araştırmak durumundadır. Çünki davacı kira sözleşmesinde değişiklik yaptığını, buna hakiki olduğunu ileri sürmekte ve konu böylece doğrudan doğruya sözü geçen 9. madde hükümlerine değinmektedir.
Anayasa Mahkemesi, Mahkemeden gelen bir itirazı incelerken, davacının dâva açma hakkının doğup doğmadığını önceden araştırmak, böyle bir hakkı doğmuşsa ancak o zaman dâvada uygulanacak kanun hükmünün Anayasa"ya aykırı olup olmadığını incelemek, dâva hakkı doğmamış ise iddianın değindiği kanun hükmünün uygulanmasına yer kalmıyacağmdan, Mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurmağa yetkili bulunmadığına karar vermek durumda değildir. Bir dâvanın zamanında açılıp açılmadığını incelemek ve sonucuna göre karar vermek, o dâvaya bakan mahkemenin görevi içindedir.
Anayasa Mahkemesinin bu konuyu esas tutarak bir karara varması, yani mahal mahkemesinin çözümlemekle görevli olduğu konuları çözümlemeye girişmesi, dâvaya bakmakta olan mahkemenin o konuda aksi bir kanıya varması halinde yeni sorunlara, çelişmelere de yol açar.
Bu bakımdan iptali istenilen kanun hükmünün dâvada uygulanması imkânı var oldukça, Anayasa Mahkemesinin işin esasını inceleyerek bir karar vermesi gerekir.
Olayda da Mahkemenin, dâvanın zamanında açıldığı 6570 sayılı Kanunun 2. ve 3. maddelerinin iptali yönünden kiralayan için kirayı artırma hakkının doğduğu kanısına varması ve böylece 9. maddeyi uygulaması mümkün olduğundan Anayasa Mahkemesine başvurma yetkisine sahip bulunduğu kabul edilmek ve işin esası incelenmek gerekir. Çoğunluğun kararına bu nedenlerden ötürü karşıyız.
Başkan Vekili Lütfi Akadlı |
Üye Rifat Göksu |
Üye İbrahim Senil |
|
|
|
Üye Hakkı Ketenoğlu |
Üye Fazıl Uluocak |
Üye Avni Givda |
|
|
|
|
Üye Lütfi Ömerbaş |
|