Hukuk Genel Kurulu 2014/805 E. , 2016/438 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Malatya 4. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 06.07.2012 gün ve 2011/111 E.,-2012/305 K. sayılı kararın incelenmesinin davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 20.05.2013 gün ve 2013/2578 E., 2013/ 9196 K sayılı kararı ile;
(...Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı vekili, fatura bedelinin ödendiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre; dava konusu fatura kapalı fatura olup, fatura bedelinin ödendiğine karine teşkil ederse de, bu karinenin aksinin ispatının her zaman mümkün olduğu, davalının fatura bedelinin tamamının ödendiği konusundaki iddiasını ispatlaması gerektiği, zira bu iddiaya ilişkin delillere kendisinin ulaşması ihtimalinin davacıya oranla daha kolay olduğu, davalının ödeme konusunda delil sunmadığı gerekçeleriyle davanın kabulü ile takibin devamına, asıl alacağın %40"ı oranından icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK m. 67 md. gereğince açılan itirazın iptali davasıdır.
İtiraza uğrayan takip, dava dışı ..."ın şahsen vekili olarak tayin ettiği Av. ... tarafından davacı şirket gösterilmeksizin yapılmıştır.
Her ne kadar takip dayanağı olarak gösterilen fatura, davacı şirket tarafından davalı adına kesilmiş fatura ise de; takip, dava dışı ... tarafından, bir başka deyişle şahıs tarafından davalıya karşı yapılmıştır. Ancak bu takibe itiraz üzerine açılan işbu itirazın iptali davası ise, davacı şirket tarafından açılmıştır. Davacı şirket takipte taraf değildir. İtirazın iptali davası alacaklı tarafından açılabilir. Açıklanan bu yön gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı vekili müvekkili şirketin davalıya mal satıp teslim ettiğini, bakiye fatura bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine davalının itiraz ettiğini, belirterek itirazının iptaline takibin devamına ve takip miktarının % 40’ından az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili fatura bedelinin ödendiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
Yerel Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün davalı vekilince temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenle bozulmuştur.
Yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık itirazın iptali davasının, icra takip dosyasında takip alacaklısı sıfatıyla bulunan kişi tarafından açılıp açılmadığı, davacının sıfatının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Hukuk davalarında olduğu gibi bir icra (veya iflas) takibinin esas bakımından başarı elde edebilmesi için ilk şart, takip talebinde alacaklı ve borçlu olarak gösterilen kimselerin (2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m.58/1,2), o takipte gerçekten alacaklı ve borçlu sıfatını haiz olmalarıdır. Bir takip talebinde alacaklı ve borçlu olarak gösterilen kimseler, taraf ve takip ehliyetine sahip olabilirler, fakat onların bu takipte gerçekten alacaklı ve borçlu olma sıfatları yoksa takip borçlunun itirazı üzerine başarısızlığa uğrar (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s.164). İcra takibinin aktif tarafı alacaklıdır. İtirazın iptali davası ilamsız icra yolu ile girişilen takibe yönelik itirazın giderilmesi amacı taşıdığından davanın takip alacaklısı tarafından açılması gerekir.
Somut olayda; Malatya 6. İcra Müdürlüğünün 2011/3379 sayılı dosyasında icra takibi 21.07.2011 tarihinde başlatılmış olup, alacaklı K-M Tarım Ürünleri Ticaret San. Ltd. Şti. tarafından borçlu olarak gösterilen ..."in 16.000,00 TL asıl alacak ile 4.642,19 işlemiş faiz ödemesi talep edilmiştir. Tebliğ edilen ödeme emrine borçlu tarafından itirazda bulunulmuştur. Yapılan bu itiraz üzerine alacaklı vekili tarafından itirazın iptali davası, takip borçlusu ... aleyhine açılmış olup, yargılama sonucunda alacak miktarı mahkemece tespit edilmiştir.
Hemen belirtmelidir ki, bozma ilamında itiraza uğrayan takibin dava dışı ..."ın şahsen vekili olarak tayin ettiği vekili tarafından davacı şirket gösterilmeksizin yapıldığı, takibe dayanak yapılan fatura, davacı şirket tarafından davalı adına kesilmiş fatura ise de; takibin dava dışı ... tarafından, davalıya karşı yapıldığı, ancak takibe yönelik itiraz üzerine açılan davanın ise takipte taraf olmayan davacı şirket tarafından açıldığı, itirazın iptali davasının takipte alacaklı sıfatıyla bulunan kişi tarafından açılabileceğinin gözetilmeden işin esasına girilmesinin doğru olmadığı” belirtilmiş ise de bu saptamalar dosya içindeki bilgiler ile örtüşmemektedir.
Dosya kapsamına göre itirazın iptali davasına konu icra takip dosyası incelendiğinde; icra takibinin dayanağı olan fatura K-M Tarım Ürünleri Tic. ve San. Ltd. Şti. tarafından düzenlenmiş, takibe de anılan şirket tarafından girişilmiş, borçlunun itiraz üzerine itirazın iptali davası açılmıştır. Mahkemece de takibe girişen ve itirazın iptali davası açan şirketin aktif dava ehliyeti bulunduğunu gözetilerek işin esasına girişilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Şu hale göre, bozma ilamının maddi hataya dayalı olduğu belirgindir.
Bilindiği üzere, usul kuralları (görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hata) kamu düzeni ile doğrudan bağlantılı olup, taraflar yararına usulü kazanılmış hak oluşturmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.01.2002 gün ve 2001/1-1010 E.-2002/1 K.; 12.07.2006 gün ve 2006/4-519 E.-527 K. sayılı kararları; Baki Kuru: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, cilt 5, 4771 vd.).
Maddi hataya dayalı bu bozma karşısında, mahkemenin bozmaya konu kararının Özel Dairece inceleme konusu yapılmadığı ve dolayısıyla bu bozma nedeniyle oluşmuş bir kazanılmış haktan söz edilemeyeceği de açıktır.
Hal böyle olunca, yerel mahkemenin direnmesi yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile usul ve yasaya uygundur.
Ne var ki, davalı vekilinin temyiz itirazları maddi hata nedeniyle Özel Dairece incelenmediğinden, bu yönde inceleme yapılmak üzere dosyasın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile direnme uygun bulunduğundan; davalı vekilinin maddi hata nedeniyle incelenmeyen temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 19. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA gönderilmesine 30.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.