11. Hukuk Dairesi 2019/3245 E. , 2020/1221 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 15.05.2019 tarih ve 2019/134-2019/187 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin uzun yıllardan beri "AAZ" markası ile başta güvenlik olmak üzere birçok alanda faaliyet gösterdiğini, bu markanın ticaret unvanındaki isimlerin baş harflerinden oluşturulduğunu, davalı şirket sahibi ile müvekkilinin önceki tarihlerde iş ilişkilerinin bulunduğunu, daha sonra davalı şirketin, müvekkilinin markasının aynısını hem unvan olarak hem de marka olarak tescil ettirdiğini, aynı şehirde ve aynı iş sahasında müvekkili şirketin aynısıymış gibi faaliyet gösteren davalı şirketin kötü niyetli olduğunu, ayrıca davalının ticaret unvanı ve markasının müvekkilinin markası ile aynı olmasının karışıklığa yol açtığını, davalının eylemlerinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, asıl davada "AAZ" ibaresinin davalının ticaret unvanından terkinine, hükmün ilanına, birleşen davada ise davalı markasının hükümsüzlüğüne ve hükmün ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin kurulduğu 2010 yılından beri "AAZ GÜVENLİK" ibareli markayı kullandığını, marka üzerindeki öncelik hakkının müvekkiline ait bulunduğunu, taraf şirketlerin iştigal sahalarının farklı olduğunu, davacının tescilli markası ile müvekkili adına tescilli marka arasında benzerlik olmadığını, tarafların ticaret unvanlarının da birbirine benzemediğini savunarak, asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi tarafından 22/02/2017 tarih 2015/42 E.-2017/63 K. sayılı dosyadan verilen asıl ve birleşen davanın reddine ilişkin karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. H.D."nin 25/05/2017 tarih 2017/477 E.-2017/501 K. sayılı kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, bu karar karşı davacı vekilince yapılan temyiz başvurusu üzerine Dairemizin 21/02/2019 tarih 2017/4199 E.-2019/1437 K. sayılı ilamı ile Bölge Adliye Mahkemesi asıl davaya ilişkin kararının onanmasına, birleşen davaya yönelik kararının bozularak kaldırılmasına karar verilmiş ve dosya İlk Derece Mahkemesine gönderilmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller, bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, asıl dosyasının kesinleştiği, kesinleşen yönler açısından karar verilmesine yer olmadığı, birleşen dosyası bakımından davalıya ait 2012/88317 sayılı “AAZ” markası kapsamındaki 42. sınıfın 01. alt sınıfındaki mallar açısından kısmen hükümsüzlük şartlarının oluştuğu gerekçesi ile 2019/134 Esas sayılı dosyasının kesinleştiği anlaşıldığından kesinleşen yönler açısından karar verilmesine yer olmadığına, davalıya ait 2012/88317 sayılı “AAZ” markası kapsamındaki 42. sınıfın 01. alt sınıfındaki mallar açısından kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınarak ulusal gazetelerden birinde ilanına karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 64,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davacıdan alınmasına, 11/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.