11. Ceza Dairesi 2016/10129 E. , 2019/1875 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi Usul Kanununa muhalefet
HÜKÜM : Mahkumiyet
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinin 1. fıkrasındaki “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresine yapılır.” hükmü ile 6099 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucunda anılan maddeye eklenen 2. fıkrasındaki “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükümlerine aykırı olarak, yokluğunda verilen kararın, sanığın MERNİS adresine Tebligat Kanunu‘nun 21/2. maddesi uyarınca tebliği yerine, koşulları oluşmadığı halde ilanen yapılan tebliğ işlemi usulsüz olup, öğrenme üzerine sanığın hükmü yasal süresi içerisinde temyiz ettiğinin kabulü ile Mahkemenin 03.05.2016 tarihli ek kararı kaldırılarak yapılan incelemede;
1-Sanığın "2012 takvim yılında sahte fatura düzenleme" suçunu işlediğinin iddia ve kabul olunduğu olayda; sanık ...‘ın savunmasında, 1999 yılından beri yalnız başına yaşadığını, son zamanlarda parklarda yatıp kalktığını, parkta tanıştığı ... ve ... isimli kişilerin kendisini iş kurma vaadi ile notere götürüp imza attırdıklarını, adına açılan işyerinden haberdar olmadığını, sahte fatura düzenlemediğini beyan ederek suçlamaları kabul etmemesi, sanık hakkında düzenlenen ...‘nın 26.03.2013 tarih ve 2013-A-2079/21 sayılı vergi suçu raporu ve eklerinde sanığın ortağı olduğu Elbisimay Dayanıklı Tüketim Malları İth. İh. Ltd. Şti. isimli şirketin yetkilisinin ... Filik isimli kişi olduğu ve bu şahsın 30.05.2012 tarihinde cezaevine girdiği belirtilmesine karşın, olayla ilgili olarak sanığın savunmasında isimleri geçen ... Gülmüş, ... Çakır ve ... Filik‘in bilgilerine başvurulmamış olması ile suça konu faturalar, dosya içerisinde mevcut ve sanık adına imzalanmış bulunan 30.05.2012 tarihli yoklama fişi ile şirket adına vergi dairesine verilen diğer evrak ve belgeler üzerindeki yazı ve imzalar yönünden herhangi bir inceleme yapılmamış olması karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi bakımından; sanık tarafından düzenlendiği iddia olunan fatura asılları temin edilerek, faturalar, 30.05.2012 tarihli yoklama fişi ile şirket adına vergi dairesine verilen diğer evrak ve belgeler üzerindeki imza ve yazıların sanığın eli ürünü olup olmadığı yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılması, belgelerdeki yazı ve imzaların sanığa ait olmadığının belirlenmesi halinde; sanığın savunmasına belirttiği ... , ... ve şirket yetkilisi olarak görünen ... isimli kişiler ile suça konu faturaları kullanan mükelleflerin açık kimlik ve adres bilgilerinin tespitiyle duruşmaya celp edilmeleri, CMK‘nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak sanığın savunması doğrultusunda tanık sıfatıyla beyanlarına başvurulması ile faturaları kullanan mükelleflerden suça konu faturaları kimden aldıkları, sanığı tanıyıp tanımadıkları hususlarının ayrıntılı olarak sorulmasından sonra, sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde mahkûmiyet hükmü kurulması,
2-Kabule göre de;
a)5271 sayılı CMK"nin 225. maddesi uyarınca hükmün konusu duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiil ve failden ibaret olup, iddianamade açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılarak açılmayan davadan yargılama yapılıp hüküm kurulmasının mümkün bulunmadığı, Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı‘nın 05.07.2013 tarihli 2013/17593 Soruşturma ve 2013/12318 Esas sayılı iddianamesi ile 213 sayılı Yasanın 367. maddesine göre dava şartı olan ...‘nın 03.04.2013 tarihli ve 2012-79 sayılı Rapor Değerlendirme Komisyonu mütalaasına uygun olarak sanık hakkında, "2012 takvim yılında sahte fatura düzenleme" suçundan kamu davası açıldığı, sanık hakkında “sahte fatura kullanma” suçundan açılmış bir dava ve yargılama koşulu olan mütalaa bulunmadığı gibi birbirinden ayrı ve bağımsız suçlar olan "sahte fatura düzenlemek" ve “sahte fatura kullanma” suçları birbirine dönüşemeyeceği halde, kararın gerekçe kısmında “sahte fatura kullanma suçundan” bahsedilip, hüküm fıkrasında ve kısa kararda ise “sahte fatura düzenleme“ suçundan hüküm kurulduğu belirtilmek suretiyle hükümde çelişkiye yol açılmış olması,
b)Sahte fatura düzenleme suçunda, her takvim yılında işlenen suçların birbirinden ayrı ve bağımsız suçları oluşturduğu, ancak aynı takvim yılı içerisinde farklı zamanlarda düzenlenen sahte faturaların bir bütün halinde zincirleme şekilde sahte fatura düzenleme suçunu oluşturacağı ile düzenlenen fatura sayısı ve miktarına göre de temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak tayin edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle eksik ceza tayini,
c)TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın, Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, ceza miktarı itibarıyla sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 25.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.