14. Hukuk Dairesi 2019/1224 E. , 2019/7569 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 17.07.2014 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 15.07.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar tarafından temyizi üzerine temyiz isteminin reddine dair verilen 01.10.2015 tarihli ek karar bir kısım davalılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, davacının maliki olduğu ... ili, ... ilçesi, 612 ve 613 parsel sayılı taşınmazların genel yola bağlantısının bulunmadığını ileri sürerek, 608 parsel sayılı taşınmazdan veya mahkemece uygun görülecek taşınmazlardan geçit hakkı kurulmasını talep etmiş, 07.07.2015 tarihli dilekçesi ile 613 parsel sayılı taşınmaz yönünden davadan vazgeçtiğini beyan etmiştir.
Bir kısım davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, ... Mevkii, 612 parsel sayılı taşınmaz lehine aynı yer 608 parsel sayılı taşınmazdan 19/06/2015 tarihli bilirkişi raporuna göre C harfiyle 3.alternatif yol olarak gösterilen 103,20 metrekarelik yerden 2.780,00TL geçit bedeli karşılığı geçit hakkı tesisine ve tapuya tesciline, 613 parsel sayılı taşınmaza ilişkin talebin feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davalılardan ..., ..., ... ve ... temyiz etmişlerdir.
Mahkemece, 01.10.2015 tarihli ek karar ile 15 günlük yasal temyiz süresinin geçtiği gerekçesiyle temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Ek kararı davalılardan ..., ... ve ... temyiz etmiştir.
Gerekçeli karar temyiz eden davalılara 10.09.2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalılardan ..., ..., ... ve ... 28.09.2015 havale tarihli müşterek verdikleri dilekçe ile hükmü temyiz etmiştir. Temyiz süresinin son günü 2015 yılı Kurban Bayramının 2. günü olan 25.09.2015 cuma gününe denk gelmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 93. maddesinde sürenin son gününün resmi tatil gününe rastlaması halinde, sürenin tatili takip eden ilk iş günü çalışma saati sonunda biteceği düzenlenmiştir. Bu durumda temyiz süresinin son günü 28.09.2015 tarihi olduğundan 01.10.2015 tarihli ek kararın kaldırılmasına karar verilerek temyiz incelemesine geçilmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine "mutlak geçit ihtiyacı" veya "geçit yoksunluğu", ikincisine de "nispi geçit ihtiyacı" ya da "geçit yetersizliği" denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nın 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün "İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili" başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Yukarıdaki ilkeler ışığında somut olaya gelince; mahkemece yapılan keşif sonucu alınan 19.06.2015 tarihli fen bilirkişisi raporunda 3. alternatif olarak gösterilen yerden 612 parsel lehine 106 ada 608 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı tesisine karar verilmiş ise de dosyada mevcut paftada 612 parsel sayılı taşınmaz ile geçidin bağlandığı yol arasında "dere" bulunmaktadır. Dere yatakları kural olarak Türk Medeni Kanununun 715. maddesi kapsamına giren devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerdendir. Bu özelliği itibariyle de kamu malıdır. Kamu malı niteliğinde olan bir yerin, kişinin özel istifadesine terki olanaklı değildir. Kısaca belirtmek gerekirse, dere yatağı üzerinden köprü kurularak dahi olsa geçit kurulamaz. Kaldı ki geçit davalarındaki amaç, yol ihtiyacı içinde bulunan bir taşınmazın, kesintisiz olarak genel yola ulaşımını sağlamaktır. Dere yatağı tapuya tescil edilmiş bir yer olmadığından bu şekilde kurulan geçitle kesintisizlik ilkesi de ihlal edilmiş olur.
Bu durumda mahkemece, mahallinde uzman bilirkişiler marifetiyle yeniden keşif yapılmak suretiyle kamu malı niteliğinde olan yerlerden geçit hakkı tesis edilemeyeceği ve geçit davalarında uygulanan kesintisizlik ilkesi göz önünde bulundurularak lehine geçit hakkı tesisi istenilen taşınmazın yola ulaşımın sağlanmasının mümkün olup olmadığı araştırılmalı, ilgili taşınmazların tapu kayıtları temin edilmeli, tapu kayıt maliklerinin davada usulüne uygun şekilde taraf olması sağlanmalı, davacının maliki olduğu taşınmazdan genel yola kadar kesintisiz bağlantı sağlanacak şekilde alternatifler oluşturularak en uygun alternatiften geçit hakkı kurulmalıdır.
Belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.11.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.