Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1715
Karar No: 2020/4812
Karar Tarihi: 06.10.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2018/1715 Esas 2020/4812 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2018/1715 E.  ,  2020/4812 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ: ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
    DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL


    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda ilk derece mahkemesince davanın kabulüne dair verilen kararın davalı tarafından istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 06.10.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacılar ... vd. vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    KARAR-
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakan anneleri ... ’ın, elbirliği mülkiyetine tabi dava konusu 62, 529, 530 parsel sayılı taşınmazlardaki hisselerini, mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalıya satış yoluyla temlik ettiğini, yaşı ve sağlık durumu itibariyle işlemi yapabilecek yeterlilikte olmayan mirasbırakanın vesayet davası devam ederken öldüğünü, aynı köyde ikamet eden ve akrabalık ilişkisi bulunan davalının iyiniyetli olmadığını ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişler; bilahare dava konusu 62 parsel sayılı taşınmazla ilgili davayı atiye terk ettiklerini beyan etmişlerdir.Davalı, dava konusu 62 parsel sayılı taşınmazla ilgisi bulunmadığını, dava konusu 529 ve 530 parsel sayılı taşınmazlarda ise mirasbırakanın ve dava dışı başkaca paydaşların da hisselerini aynı tarihli işlemle satın aldığını, mirasbırakana vekaleten işlemi dava dışı oğlu ...’in yaptığını, iyiniyetli olduğunu; aşamalarda, 24.12.2014 tarihli satış işleminin tapuda yapılması nedeniyle ödemeye ilişkin belge almadığını, resmi senette satış bedelinin alındığının yazılı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, mirasbırakanla ilgisi bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu 62 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine, dava konusu 529 ve 530 parsel sayılı taşınmazlar yönünden temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; kararın davalı tarafından istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1923 doğumlu mirasbırakan ... ’ın 17.03.2015 tarihinde ölümü üzerine davacı çocukları ... , ... ve ... ile dava dışı çocukları ..., ... ve ...’in mirasçı kaldıkları, elbirliği mülkiyete tabi dava konusu 62 parsel sayılı taşınmazda mirasbırakana ait payın vekaleten dava dışı oğlu ... tarafından 04.09.2013 tarihinde dava dışı ... ’e satış yoluyla temlik edildiği, dava konusu 529 ve 530 parsel sayılı taşınmazlarda mirasbırakana ait payların ise yine dava dışı oğlu ... tarafından vekaleten 24.12.2014 tarihinde davalıya satış yoluyla temlik edildiği, 529 ve 530 parsel sayılı taşınmazlarda davalının başkaca paydaşlardan da satış yoluyla pay edindiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." şeklinde yer alan hükümlerle, açılmış bir davada ispat yükünün kural olarak davacıya yüklendiği tartışmasızdır.Somut olaya gelince; her ne kadar, davalının taşınmazları kullanmadığı, mirasbırakanın satış ihtiyacı içinde olmadığı, bedeller arasında fark bulunduğu gerekçeleriyle dava konusu 529 ve 530 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davacı tanıklarının, davalı ...’e hangi sebeple pay devredildiğine dair bir beyanları bulunmadığı gibi, davalı ...’in, aynı akitle mirasbırakan dışında başkaca paydaşlardan da pay edindiği mahkemece değerlendirilmemiştir. Davalının, taşınmazlardaki mirasbırakan payını satın aldığı tarihten dava tarihine kadar geçen süre nazara alındığında davalının taşınmazları kullanmadığından söz etmek de olanaklı değildir. Ayrıca davacı yanın eldeki davada, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı bir isteği bulunmadığı halde bölge adliye mahkemesince bu yönden değerlendirme yapılması da isabetli değildir.Hal böyle olunca; dava konusu 529 ve 530 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Diğer yandan, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 123. maddesine göre, davanın geri alınması ancak davalının açık rızası ile mümkündür. Dava konusu 62 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın atiye bırakılması (davanın geri alınması) davalının kabulüne bağlı olup, davalının bu yönde bir beyanının bulunmaması karşısında öncelikle davalının beyanının alınması, davanın geri alınmasına davalının açık rızasının bulunması halinde davanın açılmamış sayılmasına, aksi halde davanın reddine karar verilmesi, davanın reddine karar verilmesi durumunda ise taşınmazın keşfen saptanan değerinden mirasbırakanın temlike konu payı gözetilerek ve davacıların miras payına isabet eden değer üzerinden harcın tamamlattırılarak ret sebebiyle davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken değinilen hususların göz ardı edilmesi de doğru olmamıştır.Davalının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 2.540.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, 06/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi