Esas No: 2022/5688
Karar No: 2022/7530
Karar Tarihi: 13.06.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/5688 Esas 2022/7530 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/5688 E. , 2022/7530 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 29. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 24. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işverenin işlettiği gemide 01.06.2007-12.01.2015 tarihleri arasında kaptan olarak çalıştığını, 12.01.2015 tarihinde iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir neden olmaksızın sona erdirildiğini ve müvekkilinin gemiden uzaklaştırıldığını, ayrılışına ilişkin herhangi bir belgenin doldurulmasına müsaade edilmediğini, ihbar ve kıdem tazminatlarının ödenmediğini, müvekkilinin 3.000,00 TL net ücret aldığını, ancak 2012 yılında 7.800,00 TL, 2013 yılında 14.200,00 TL, 2014 yılında 30.000,00 TL olmak üzere toplam 52.000,00 TL ücret alacağının ödenmediğini, müvekkilinin kaptan olması nedeniyle 7 gün 24 saat gemide olduğunu, dinlenmeler hariç haftada 100 saatin üzerinde bilfiil çalışmasına rağmen fazla çalışma ücretlerinin ödenmediğini, hafta tatili günleri ile ulusal bayram ve genel tatil günlerindeki çalışmalarının ücretlerinin de ödenmediğini, asgari geçim indirimlerinin ödenmediğini, müvekkilinin çalıştığı sürece yıllık izinlerini kullanmadığını, bu izinlerin karşılığı ücret alacağının da ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ödenmeyen ücret, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları ile asgari geçim indirimi alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ücretinin 1.224,00 TL olduğunu, bu tutarın üzerindeki ücret iddiasını kabul etmediklerini, davacının geçmiş döneme ilişkin ücret alacağı iddialarını da kabul etmediklerini, ücret alacaklarının eksiksiz olarak davacının hesabına yatırıldığını, davacının ücret tutarına ilişkin geçmişte sürekli serzenişlerde bulunduğunu ve ücretinin az olduğunu bahane ederek defalarca işten çıkarılmayı gerektirecek davranışlarda bulunduğunu, davacının hiçbir alacağının bulunmadığının noter aracılığıyla keşide edilen ihtarname ile kendisine bildirildiğini, bu olaydan sonra davacının çalışmaya devam ettiğini, kendisi ile görüşülerek ödeme yapıldığını, davacının müvekkili Şirketi 28.12.2014 tarihinde ibra ettiğini, ibranamede davacının kendi isteği ile işten ayrıldığını ve işvereni ibra ettiğini belirttiğini, ayrıca ibradan sonra da çalışmaya devam ettiğini, ücretlerinin banka hesabına yatırıldığını, davacının ihbar ve kıdem tazminatı alacağının bulunmadığını, davacıya yapılan ödemelerin tespiti için banka kayıtlarının celbinin gerektiğini, davacının yıllık izinlerini kullanmadığı iddiasının doğru olmadığını, gemilerin Kasım-Mart arası kış döneminde çalışmadığını, bu dönemde davacı ve diğer tüm personele izinlerinin kullandırıldığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davanın 854 sayılı Deniz İş Kanunu’ndan (854 sayılı Kanun) kaynaklanan kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacakları istemine ilişkin olduğu, davacının 24.10.2007 (gerekçeli kararda sehven 24.10.2017 şeklinde belirtildiği anlaşılmaktadır) - 12/01/2015 tarihleri arasında 7 yıl 2 ay 18 gün süreyle çalıştığı aylık net 3.000,00 TL ücret ile çalıştığı, ibranamenin 29.12.2014 tarihli olması ve davacının işten ayrılış tarihinin 03.01.2015 olarak belirtilmesi nedeniyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 420 nci maddesi uyarınca geçerli olmadığı, davacının iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanılmayacak şekilde feshedildiğinin ispat yükünün davalı işverene ait olduğu, davalının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini ispatlayacak herhangi bir delil sunmadığı, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, davacının çalışma dönemine ilişkin olarak hak kazandığı yıllık izinlerinin kullandırıldığını davalı işverenin yıllık izin defteri ve eşdeğer bir belgeyle kanıtlayamadığı, davacının 2013 yılında toplam 6 saatlik fazla çalışmasının bulunduğu, genel tatillerde çalıştığı hususunun da gemi hareket kayıt jurnalleri ve tanık beyanları ile ispatlandığı, buna karşın davalının söz konusu çalışma ücretlerini ödediğini ispatlayamadığı, davacının ödenmeyen bakiye ücret alacaklısı olduğu ve ödenmeyen asgari geçim indirimi alacaklarının da bulunduğu, ancak davacının hafta tatil günlerinde çalışmadığı, hafta tatili ücretine hak kazanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının gemi kaptanı olması nedeniyle davacının 854 sayılı Kanun'a tabi olduğunu, 4857 sayılı İş Kanunu'na (4857 sayılı Kanun) göre yargılama yapılmasının hatalı olduğunu, davacının çalıştığı döneme ilişkin tüm hak ve alacaklarını alarak işvereni ibra ettiğini ve daha sonra çalışmaya devam ettiğini, davacının yıllar boyu ücret almadan çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, İlk Derece Mahkemesinin dosyada bulunan belgelere itibar etmeyip husumeti bulunan tanık beyanlarına itibar etmesinin hatalı olduğunu, davacının fazla çalışma yaptığını ispatlayamadığını, işverence ücretli olarak çalışan bir kişinin hesabına yapılan her ödemenin mutlaka bir hakka karşılık olduğunun kabulü gerektiğini, yapılan ödemelerde herhangi bir açıklama bulunmasa da davacının ücret ve haklarına ilişkin olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile,
“...Davacının gemi kaptanı olarak davalı işverenlikte çalıştığı, 854 sayılı Deniz İş Kanunu'na tabi olup olmadığı hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunduğu, 854 sayılı Deniz İş Kanunu uyarınca bu kanun kapsamında olabilmesi için çalıştığı işverenliğe ait gemi yada gemilerin toplam grostonilatolarının yüz ve daha fazla olması yada toplam çalıştırdığı gemi adamı sayısının 5 veya daha fazla bulunması, ayrıca Türk bayrağı taşımasının gerekli olduğu, somut olayda davalı işverenliğin dosya ekinde sunulu gemi hareket kayıt jurnallerinden iki adet gemide toplam 7 gemi adamının çalıştığı, gemilerin toplam grostonilatolarının yüzden fazla olduğu, bu nedenle kaptan olarak çalışan davacının 854 sayılı kanuna tabi gemi adamı olduğu sonucuna varılarak ilk derece mahkemesince hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda 854 sayılı Deniz İş Kanunu'na göre hesaplama yapıldığı, davacının kıdem tazminatının 854 sayılı Deniz İş Kanunu 27. maddesi uyarınca ihbar tazminatının aynı yasanın 16. maddesi uyarınca ödenmesi gerektiği, yıllık ücretli izin alacağının ise Deniz İş Kanunu 40. maddesi uyarınca davacının toplam 7 defa olmak üzere 7 x 30gün = 210 gün yıllık ücretli izin üzerinden Deniz İş Kanunu'na uygun olarak hesaplandığı, fazla çalışma ücret alacağının yine 854 sayılı Deniz İş Kanunu 26. maddesinde gemi adamlarının günlük çalışma süresinin 8 saat olduğu ve gemi adamının işbaşında çalıştığı veya vardiya tuttuğu süreyle sınırlı çalışmaların fiili çalışma süresi olarak kabul edilmesinin gerektiği, 2013 yılında günlük 8 saati aşan toplam 6 saatlik çalışmasının söz konusu olduğu, 854 sayılı yasanın 28. maddesi uyarınca %25 zamlı ücret üzerinden hesaplama yapılmasının gerektiği, dosya kapsamına ve tabi bulunduğu 854 sayılı Deniz İş Kanunu'na uygun ilk derece mahkemesinin karar ve gerekçesinin usul ve yasaya uygun olduğu...” gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf sebeplerini tekrarlamakla beraber istinaf aşamasında sunulan davacı tarafın tanıklığına ilişkin ... 49. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/34 Esas sayılı kararının Bölge Adliye Mahkemesince dikkate alınmamasının hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu alacakların 854 sayılı Kanun hükümleri doğrultusunda hesaplanıp hüküm altına alınıp alınmadığı, davacının fazla çalıma ücretine, ücret alacağına hak kazanıp kazanmadığı, işveren tarafından yapılan ödemelerin mahsubunun hatalı olup olmadığı, dosya kapsamındaki ibranamenin geçerli olup olmadığı hususlarına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
854 sayılı Kanun'un 20 nci, 28 inci, 40 ila 44 üncü maddeleri; 6098 sayılı Kanun'un 420 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrası hükümleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacının 854 sayılı Kanun hükümlerine tabi gemiadamı olduğu hususu tartışmasızdır. 4857 sayılı Kanun'a tabi işçilik alacaklarına uygulanan ve Kanun'da açıkça düzenlenen mevduata uygulanan en yüksek faiz oranının gemiadamının alacaklarına uygulanması mümkün değildir.
3. Ayrıca davacının tabi olduğu 854 sayılı Kanun'da kıdem tazminatına yürütülecek faize ilişkin özel bir hüküm bulunmamaktadır. 854 sayılı Kanun kapsamında çalışan gemiadamı davacı yönünden dava konusu kıdem tazminatı, ücret, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına kanuni faiz uygulanması gerekirken en yüksek banka mevduat faizine hükmedilmesi hatalıdır. Ayrıca kanundan kaynaklanan asgari geçim indirimi alacağına kanuni faiz işletilmesi gerekirken bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize hükmedilmesi de isabetli olmamıştır.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davalı tarafın temyiz itirazının kabulü ile; İlk Derece Mahkemesi kararının (1) numaralı bendinin (a) alt bendinde yer alan “mevduata uygulanan en yüksek banka mevduat faiziyle” sözcüklerinin hükümden çıkartılarak yerine yerine "yasal faizi ile” sözcüklerinin yazılmasına, aynı bendin (c), (e), (f), (g) alt bentlerinde yer alan “mevduata uygulanan en yüksek banka faizi ile” sözcüklerinin hükümden çıkartılarak yerine “yasal faizi ile” sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.