Hukuk Genel Kurulu 2014/774 E. , 2016/427 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Karşıyaka 1. Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Karşıyaka 1. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 31.01.2012 gün ve 2011/1178 E., 2012/114 K. sayılı kararın incelenmesinin davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi"nin 30.05.2012 gün ve 2012/4496 E., 2012/9210 K. sayılı kararı ile;
“...Dava, kaynağını 3167 sayılı Yasanın 10. maddesinden alan her çek yaprağı için muhatap bankanın sorumlu olduğu miktar için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı banka vekili, davanın reddi ile %40 tazminatın davacıdan tahsili gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde, davacının, dava ve takip konusu 5 adet çeki bankaya ibraz ettiği, çeklerden yalnızca bir tanesinin takas odasına ibraz edildiği, bankanın hukuken sorumlu olduğu 3167 sayılı Yasa’nın 10.maddesinde belirtilen sorumluluk tutarını ödemediği, bankanın asıl hamile karşı ödeme sorumluluğu bulunduğundan takas odasına ibrazın bankanın sorumluluğunu kaldırmayacağı gerekçesiyle davanın kabulü ile icra takip dosyasında itirazın iptali ile takibin devamına, alacak likit olduğundan davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiş, hüküm davalı banka vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu çeklerin ibrazı tarihlerinde yürürlükte bulunan 5941 sayılı Çek Kanunu (3167 sayılı Kanunu yürürlükten kaldıran )nun 8/4 maddesine göre Takas odaları aracılığı ile ibraz edilmiş çekler için, üçüncü maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen sorumluluk miktarı dahil, kısmi ödeme yapılamaz. Dava konusu çeklerin muhatap bankadan başka bankalara ibraz edildiği anlaşıldığından anılan yasa hükmü gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir...”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava çek sorumluluk bedelinin tahsili için girişilen takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yerel Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuştur. Yerel Mahkemece davacının dava ve takip konusu 5 adet çeki bankaya ibraz ettiği, çeklerden yalnızca birinin takas odasına ibraz edildiği, bankanın hukuken sorumlu olduğu 3167 sayılı Kanunun 10. maddesinde belirtilen sorumluluk tutarını ödemediği, bankanın asıl hamile karşı ödeme sorumluluğunun bulunduğu, takas odasına ibrazın bankanın sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı gerekçesi ile önceki kararda direnilmiştir.
Direnme hükmünü davalı vekili temyiz etmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı bankanın, muhatap banka dışında başka bankalara ibraz edilen karşılıksız çıkan çek yaprakları için 5941 sayılı Çek Kanununun 8/4 (mülga 3167 sayılı Kanunun 10) maddesinde düzenlenen sorumluluk miktarını ödemekle yükümlü olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için ilgili yasal düzenlemelerin değerlendirilmesinde yarar vardır.
20.12.2009 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5941 sayılı Çek Kanunu’nun Geçici 1/3. maddesi:
“(3) Bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, 3167 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 nci maddesi hükmü saklıdır” hükmünü içermekte olup, bu hüküm ile bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak 3167 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı düzenlenmiş bulunmaktadır.
Bu aşamada, “takas odası” kavramı üzerinde kısaca durulmasında yarar bulunmaktadır.
3167 sayılı Kanun’un 6. maddesi gereğince, çeklerin banka şubeleri arasında hesaben tesviyesini sağlamak üzere, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası"nın gözetimi altında, merkezi Ankara"da bulunan ve faaliyetleri özel hukuk hükümlerine tabi “Bankalararası Takas Odaları Merkezi” adıyla bir tüzel kişilik kurulmuştur.
Takas odası aracılığı ile bankalar, nakit para kullanılmadan muhasebe işlemleriyle karşılıklı olarak hesapların tasfiye edilmesini sağlamaktadırlar.
Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (eTTK) esas itibariyle çeklerin muhatap bankalara veya takas odalarına ibrazını öngörmektedir. eTTK m. 708/1" e göre “Bir çek, keşide edildiği yerde ödenecekse on gün; keşide edildiği yerden başka bir yerde ödenecekse bir ay içinde muhataba ibraz edilmelidir.” eTTK m. 710" a göre ise “Çekin bir takas odasına ibrazı, ödeme için ibraz yerine geçer”. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nda da benzer düzenlemelere yer verilmiştir.
Bu durumda çekler ya muhatap bankaya ya da takas odasına fiziken ibraz edilecek ve takas odasına ibraz da ödeme için ibraz yerine geçecektir. Diğer bir deyişle takas odası muhatap bankanın yerine geçecek; örneğin çekin ibraz tarihi, karşılığının bulunup bulunmadığı, karşılığı bulunsa da ödenmesinin kısıtlanıp kısıtlanmadığı çekin arkasına yazıldıktan sonra ilgili takas odası kaşesi altında yetkilileri tarafından imzalanacaktır.
Takasa ibraz edilen çeklerde muhatap bankanın çek yaprağı için yasal ödeme yükümlülüğü 3167 sayılı Yasanın 6/4. maddesinde düzenlenmiş olup anılan madde;
""Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için, 10 uncu maddede belirlenen sorumluluk miktarı dahil kısmi ödeme yapılmaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılığının olmadığının belirlenmesi halinde muhatap banka tarafından, hesapta bulunan kısmi karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle bloke edilir."" şeklindedir.
Buna göre her iki yasada da takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için belirlenen sorumluluk miktarı dahil kısmi ödeme yapılamayacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak 3167 sayılı Kanunun değişik 6/4 maddesinde mevcut olmayan bir hüküm 5941 sayılı Kanunun 8/4 maddesine konularak kısmi ödeme yapılmayacağına ilişkin bu durumun muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı düzenlenmiştir. Bu durumda somut olay bakımından hangi yasa hükmünün uygulanacağının saptanması gerekmektedir.
Zira 3167 sayılı Kanunun 6/4. maddesi hükmünün uygulanması gerektiği sonucuna varıldığı takdirde başkaca hiçbir araştırma yapılmasına gerek bulunmaksızın takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için yasada belirlenen sorumluluk miktarı dahil kısmi ödeme yapılamayacağı ve bankanın bu şekilde ibraz edilmiş çekler yönünden sorumluluk miktarını ödeme yükümü altına sokulamayacağının kabulü gerekir.
5941 sayılı Kanunun 8/4. maddesi hükmünün uygulanması gerektiği sonucuna varılması halinde ise çeklerin takas odaları aracılığıyla ibraz edilmesinin muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı hükmünden hareketle çek aslının bankaya bırakılması halinde bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünün söz konusu olacağı gözetilerek yapılacak araştırma ve inceleme sonucunda bir karar verilmesi gerekecektir.
5941 sayılı Yasanın geçici 1. maddesinin 3. bendinde, "Bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, 3167 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunur" hükmü yer almaktadır. Davalı banka uyuşmazlığın eski çek defterleriyle ilgili olduğunu savunduğuna göre öncelikle somut olayda uygulanacak yasa hükmünün tespiti açısından bu yöndeki savunmanın değerlendirilmesi gerekmektedir.
Kaldı ki; davalı bankanın ödeme yükümlülüğünün doğması için çek asıllarının davacı yanca bankaya bırakılması zorunludur. Mahkeme gerekçesinde çek asıllarının bankaya ibraz edildiğine dair herhangi bir belirleme de yapılmadığı gibi dava dosyasında çek asıllarının bankaya bırakıldığına yönelik de bir delil bulunmamaktadır. Davacıdan çeklerin asıllarının davalı bankaya bırakıldığına ilişkin davalı bankaca düzenlenmiş yazılı bir belgesi olup olmadığı sorularak yukarıda açıklanan hususlar da araştırıldıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
O halde mahkemece bu yönler üzerinde durulup tartışılarak, yeterli araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra deliller hep birlikte değerlendirilip, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu nedenle yerel mahkemenin direnme kararı yerinde değildir.
Hukuk Genel Kurulu"ndaki görüşmeler sırasında bir kısım üyelerce; uyuşmazlığın çözümünde 5941 sayılı yeni Çek Kanunu’nun uygulanması gerektiği, 5941 sayılı Kanun’un 8/4 maddesi gereğince muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödemekle yükümlü olduğu, uyuşmazlığa mülga 3167 sayılı Kanun’un uygulanacağı düşünülse bile, takasa ibraz edilen çek ile muhatap bankaya ibraz edilen çek arasında sorumluluk tutarının ödenmesi bakımından bir fark bulunmadığı; 3167 sayılı Kanun’un 6/son maddesinin, başlığından da anlaşılacağı üzere, bankalar tarafından takasa sunulan ve karşılığı hiç veya tam olarak bulunmadığı saptanan çekler bakımından teknik zorunluluk nedeniyle Kanuna eklenmiş bir hüküm niteliğinde olduğu, münhasıran bankalar arası hesaben tesviye işlemlerine ilişkin bulunduğu, bu nedenle direnmenin yerinde olduğu ve dosyanın Daireye gönderilmesi gerektiği ileri sürülmüşse de bu görüş Hukuk Genel Kurulunun çoğunluğunca yukarıda açıklanan nedenlerle benimsenmemiştir.
Hal böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da yukarıdaki ilave gerekçelerle benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen ilave gerekçe ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 30.03.2016 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğuyla karar verildi.