10. Hukuk Dairesi 2019/4370 E. , 2020/3513 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
No : 2018/3476-2019/736
İlk Derece
Mahkemesi : Bilecik 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
No : 2018/14 - 2018/369
Dava, ödeme emri iptaline istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davacılar hakkında, davalı kurum taraafından ... Gıda İçecek Pazarlama San ve Tic A.Ş.nin borcu nedeniyle 2016/... takip numaralı dosyalardan düzenlenen 27/12/2017 tarihli ödeme emirleri ile asıl alacak ve gecikme zammı için takip başlatıldığını, ödeme emirlerinin şirkete gönderilmeden doğrudan davacılara gönderildiğini, ... Gıda İçecek Paz san ve Tic A.Ş. hakkında İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2016/95 Esas sayılı dosyasında verilen 14/09/2017 tarihli karar ile iflasına karar verildiğini, iflas tasfiye dosyasının İstanbul Anadolu 3. İflas Müdürlüğü"nün 2017/35 İflas sayılı dosyasıyla açılmış olup davalı kurum tarafından yapılmış bir alacak kaydı başvurusunun olmadığını, herhangi bir başvuru olmadan doğrudan davacılar hakkında başlatılan takibin bu yönüyle eksik olduğunu, takip borçlusu ... Gıda İçecek Paz. San. ve Tic. A.Ş. olup adı geçen şirket hakkında iflas kararı verildiğinden, İİK"nın 193. maddesine göre iflasın açılması, borçlu aleyhinde haciz yoluyla yapılan takiplerin durdurulduğunu, bu yönüyle takibin iptalinin gerektiğini ileri sürerek, ödeme emirlerinin ve takibin iptali ile işlemden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; Kurumca takip edilen iflas halinde bulunan ... Gıda İçecek Paz. San. ve Tic. A.Ş."nin süresinde ödenmeyen prim ve fer"i borçları için 6183 sayılı Kanun , 5510 sayılı kanunun 88. maddesinin hükümlerine göre üst düzey yöneticiler hakkında başlatılan icra takibinin devam ettiğini, ödeme emirlerinin tüm şirket yöneticilerine gönderildiğini, ayrıca ... Gıda İçecek Paz. San. ve Tic. A.Ş."nin Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce 2016/95 Esas sayılı dosyasıyla iflasına karar verildiğini, Anadolu 3. İcra ve İflas Müdürlüğü"nün 2017/35 Esas sayılı dosyası ile iflas masası oluşturulduğunun kuruma bildirildiğini, kurum alacağının masaya kaydı için 11/10/2017 tarihli yazı ile İstanbul İl Müdürlüğü"ne alacak miktarının bildirildiğini, bu nedenle davacıların itirazlarının haklı olmadığını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, Davacıların, dava dışı müflis şirketin davalı kuruma olan ve süresi içinde ödenmeyen sigorta primleri, işsizlik sigortası primleri ve damga vergileri borçlarından dolayı 6183 sayılı Kanun"un 35. Maddesi, 5510 sayılı Kanun"un 88/20. Maddesi hükümleri uyarınca takip konusu borçlardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğundan, davalı kurumun 2017/10481-10482-10483 takip numaralı dosyaları üzerinden davacılara ödeme emri ile yapılan borç tebliğ işlemlerinin yasal mevzuata uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
B-BAM KARARI
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince “Davacıların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacılar hakkında hangi sıfatla sorumlu oldukları yönünde belirleme yapılmadan takip başlatıldığını, dava konusu borçlar için öncelikle asıl borçlu şirkete başvurulması gerektiğini, asıl takip borçlusu şirket hakkında iflas kararı verildiğini, ayrıca şirketin iflas kararı nedeniyle takip başlatılmasının hatalı olduğunu, ödeme emri ve takibin iptali gerektiğini ileri sürerek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Öncelikle belirtilmelidir ki, birden fazla kişi tarafından veya birden fazla kişi aleyhine açılan davanın birlikte görülebilmesi için aynı tarafta yer alanlar arasında hukuksal bir bağlantının bulunması gerekir. Hukukumuzda, bu bağlantı karşılığını, dava arkadaşlığı kurumunda bulmakta, zorunlu ve ihtiyari dava arkadaşlığı olmak üzere iki ana başlık altında ve zorunlu dava arkadaşlığı da yine kendi içinde maddi ve şekli olmak üzere ikili ayrımla düzenlenmektedir.
Hemen burada söz konusu kavramların açıklanmasında yarar vardır:
Dava konusu olan hak, birden fazla kişi arasında ortak olup da bu hukuki ilişki hakkında mahkemece bütün ilgililer için aynı şekilde ve tek bir karar verilmesi gereken hallerde dava arkadaşlığının maddi bakımdan mecburi olduğunun kabulü gerekir. Diğer bir ifadeyle, bir hakkın birden fazla kişi tarafından birlikte veya birden fazla kişiye karşı kullanılmasının, zorunlu olduğu hallerde, bu hak dava konusu edildiği zaman o hakla ilgili birden fazla kişi zorunlu dava arkadaşı durumundadır.
Dava arkadaşlığının hangi hallerde mecburi olduğu maddi hukuka göre belirlenir. Zorunlu dava arkadaşlığında; dava arkadaşları arasındaki ilişki çok sıkı olduğundan, davada birlikte hareket etmek durumundadırlar. Mahkeme ise, dava sonunda zorunlu dava arkadaşlarının hepsi hakkında aynı ve tek bir karar verecektir. Zorunlu dava arkadaşlığında dava konusu olan hak tektir ve dava arkadaşı sayısı kadar müddeabih bulunmamaktadır.
Bazı hallerde ise, birden fazla kişi tarafından birlikte dava açılmasında maddi bir zorunluluk olmadığı halde, Kanun; gerçeğin daha iyi ortaya çıkmasını, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin doğru sonuca bağlanmasını sağlamak için, birden fazla kişiye karşı dava açılmasını usulen zorunlu kılmıştır ki, bu durumda şekli bakımdan mecburi dava arkadaşlığı söz konusudur. Böyle bir davada, dava arkadaşları hakkında tek bir karar verilmesi veya dava arkadaşlarının hep birlikte ve aynı şekilde hareket etme zorunluluğunun varlığından söz edilemez.
Açıklanan bu mecburi dava arkadaşlığı halleri dışında ise, dava arkadaşlığı ihtiyaridir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 57.maddesinde, dava konusu hak ve borcun ortak olması, birden fazla kişinin ortak bir işlem (örneğin sözleşme) ile borç altına girmiş olması, davanın birden fazla kişi hakkında aynı (veya benzer) sebepten doğmuş olması, hallerinde birden çok kimsenin birlikte dava açması olanaklı olduğu gibi, birlikte aleyhlerine de dava açılabilir,
Alacaklının, müteselsil borçluların tümüne veya bunlardan bazısına karşı alacak davası açtığı hallerde davalı müteselsil borçlular; yine, mirasçılar miras bırakanın borçlarından müteselsilen sorumlu olduklarından, birden fazla mirasçıya karşı alacak davası açılması halinde davalı mirasçılar; birden çok kişinin aynı sözleşmeyle borç altına girdiği hallerde bölünebilen bir borç nedeniyle birden çok kişiye karşı birlikte dava açılması halinde, bu kişiler; arasındaki ilişki ihtiyari dava arkadaşlığıdır.
Davanın, birden fazla kişi hakkında aynı veya benzer sebepten doğması haline gelince; aynı sebepten maksat yalnız hukuki sebep olmayıp, bir olaya, yani aynı vakıaya ve fakat farklı hukuki sebeplere dayanılarak da birden fazla kişinin dava açması veya dava edilmesi olanaklıdır. Örneğin, sebepsiz iktisap hükümlerine göre sorumlu olan kişilere karşı ve haksız fiili birlikte işleyen kişilere karşı birlikte dava açılabilir. Burada da ihtiyari dava arkadaşlığı söz konusudur.
Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 167. maddesinde; mahkeme, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her safhasında, istek üzerine veya kendiliğinden karar verebilir denilmektedir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava, dava dışı borçlu şirkette farklı dönemlerde farklı konumlarda olan davacılar adına ayrı ayrı düzenlenen ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 59. maddesi anlamında davacılar arasında mecburi dava arkadaşlığı olmadığı gibi ihtiyari dava arkadaşlığının varlığını kabule olanak sağlayan unsurlar da mevcut bulunmayıp aynı Kanunun 166/4. maddesi anlamında bir bağlantıdan söz etmek mümkün değildir. Davalar arasında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 57, 59 ve veya 166/4. maddesi anlamında bağlantı bulunmadığı halde, davaların birlikte görülmesi yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesine engel olduğu gibi isabetli bir karar verilememesi sonucuna yol açar. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 06.10.2010 gün ve 10-429 Esas, 2010 449 Karar sayılı v.b. kararlarında da vurgulandığı üzere, her davanın kendine özgü koşullar içereceği gözetilip, davadaki iddiaların ve her bir davacının durumu irdelenip, toplanan delillerin bireyselleştirilmesi zorunludur.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında; yargılamanın sağlıklı olarak yürütülebilmesi ve uyuşmazlığın kolaylıkla çözüme ulaştırılabilmesi için her bir davacının ayrı ayrı dava açması gerektiği gözetilerek, her bir davacı ve adına gönderilen ödeme emirleri yönünden davalar tefrik edilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin istinaf isteminin esastan reddine dair kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesince verilen karar, sair hususlar incelenmeksizin bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılar"a iadesine, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 17/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.