Esas No: 2022/6913
Karar No: 2022/7517
Karar Tarihi: 13.06.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/6913 Esas 2022/7517 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/6913 E. , 2022/7517 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 8. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 19. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalının başvurusunun esastan reddine karar verilerek davacı yönünden başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirketin Özbekistan’da bulunan şantiyesinde 12.06.1999- 28.02.2015 tarihleri arasında satın alma memuru olarak çalıştığını, son aylık net ücretinin 1.750,00 USD olduğunu, ücretlerinin ödeme tarihindeki kur üzerinden TL olarak ödendiğini, iş sözleşmesine davalı işveren tarafından haklı bir sebep olmaksızın son verildiğini ve ödenmeyen işçilik alacaklarının bulunduğunu ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile ücret, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil, yıllık ücretli izin ve kira yardımı alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, ücretin bordrolarda yazılı tutar olduğunu, alacak iddialarının yerinde olmadığını, işyerinde kira yardımı uygulaması olmadığını, davacıya elden yapılan ödemelerin ücret bordrolarında gösterildiğini, banka kanalı ile yapılan ödemelerin ise davacının adına kayıtlı hesaba yapıldığını, davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına da hak kazanamadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının aylık 992,00 USD ücretle çalıştığı, işçi azaltımına gidilmesi gerekçe gösterilerek iş sözleşmesinin sona erdirilmesinin haklı bir sebep olmadığı, dolayısıyla davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı, kullandırılmayan ve iş sözleşmesinin son bulmasından sonra karşılığı ödenmeyen 136 gün yıllık ücretli izin süresi bulunduğu, ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının karşılığının ödendiğinin ispatlanamadığı, fazla çalışmaların ücret bordrolarına yansıtılmak suretiyle banka aracılığıyla ödendiği, kira yardımı yapıldığının da ispat yükü üzerinde olan davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı Tarafın İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; aylık ücret miktarının yanlış belirlendiğini, işçilik alacaklarının bu nedenle eksik şekilde hesaplanarak hüküm altına alındığını, fazla çalışma talebinin reddinin doğru olmadığını, tüm tanıklarının dinlenmediğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının belirtilen yönlerden ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı Tarafın İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; davacının 06.11.2018 tarihli beyanına göre tüm çalışma süresi boyunca geçerli kabul edilecek tek bir ücret tespit edilmesinin mümkün olmadığını, bilinmeyen önceki dönem ücretlerinin bilinen dönem ücretinin asgari ücrete oranının bulunması ve geçmiş dönem asgari ücretlerle bu oranın çarpılması suretiyle bulunması gerektiğini, davacı asılın Özbekistan'ın dinî ve ulusal bayramlarında ve genel tatil günlerinde izinli olduğu yönündeki beyanı dikkate alınmadan karar verildiğini, davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanamadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davalıya ait işyerinde 12.06.1999- 28.02.2015 tarihleri arasında çalıştığı, dosyada yer alan ücret bordrolarında davacının aylık ücretinin 1.250,00 USD olarak tahakkuk ettirilerek ödendiği, bu miktar yerine ücretin 992,00 USD olduğu kabul edilerek işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasının hatalı olduğu, davacının imzasının yer almadığı ücret bordrolarında, sembolik fazla çalışma tahakkuku yapılarak aylık ücretin sürekli olarak 1.250,00 USD olarak tahakkuk ettirildiği, buna göre aslında yapılan fazla çalışma ödemesi bulunmadığı, davacı tanık anlatımları uyarınca davacının haftanın altı günü günde üç saat fazla çalışma yaptığının kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun ise kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı Tarafın Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; davacı asılın net ücretinin 1.750,00 USD yerine hatalı olarak 1.250,00 USD olarak belirlendiğini, bu hatalı belirleme sebebiyle alacakların eksik hesaplandığını, ücretin hesaplanmasında baz alınan kur tarihinin hatalı olduğunu, yıllık ücretli izin alacağının 281 gün yerine 136 gün üzerinden hesaplanmasının doğru olmadığını ve kira yardımı alacağının ispatlandığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın tam kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2.Davalı Tarafın Temyizi
Davalı vekili; cevap ve istinaf dilekçelerinde belirttiği sebeplerin yanı sıra ücretin Bölge Adliye Mahkemesi tarafından hatalı belirlendiğini, davacının fazla çalışma yapması durumunda karşılığının ücret bordrolarında tahakkuk ettirilerek aylık ücreti ile birlikte banka hesabına ödendiğini, ancak banka kayıtlarının hiç incelenmediğini, davacının izinde olduğu tarihlerin fazla çalışma hesabından dışlanmadığını, davacı tarafından usulüne uygun şekilde ıslah yapılmadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; aylık ücretin miktarına, iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanacak şekilde son bulup bulmadığına, fazla çalışmanın ispatı ve süresi ile ödenip ödenmediğine, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmanın ispatı ve çalışılan ülkenin ulusal bayram ve genel tatil günlerinin hesaplamadan mahsubu gerekip gerekmediğine, dava konusu taleplerin hesaplanmasında esas alınması gereken döviz kuruna, davacının kira yardımı alacağına hak kazanıp kazanmadığına, kullandırılmayan yıllık ücretli izin süresine ve davacı tanıklarının usulüne uygun şekilde dinlenip dinlenmediğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 17, 25, 32, 41, 44, 47, 53 ve 63 üncü maddeleri ile 4857 sayılı Kanun'un 120 nci madde atfıyla 1475 sayılı İş Kanunu'nun hâlen yürürlükte bulunan 14 üncü maddesi.
2. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 19.06.2019 tarihli ve 2016/15593 Esas, 2019/13450 Karar sayılı kararında fazla çalışmanın ispatına yönelik ilkeler şu şekilde açıklanmıştır:
"...
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, kural olarak bordro hilesi taşımadığı sürece işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yapıldığını yazılı delillerle kanıtlanması gerekir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazî kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Keza bordro hilesi bulunmadığı ve bordro ile fazla mesai ücreti ödenmiş ve ihtirazı kayıt konmamış ise tanık beyanlarına dayalı fazla çalışma tespitinde ödenen ayların dışlanması, aksi halde ise ödenenlerin mahsup edilmesi gerekir. Başka bir anlatımla, işverence işçilerin fazla çalışma ücreti talep etmesine engel olacak şekilde sembolik fazla çalışma tahakkukları yapılırsa bu aylar fazla çalışma hesabından dışlanmaz ancak yapılan fazla çalışma ödemeleri tespit edilen fazla çalışma ücreti alacağından mahsup edilir.
..."
3. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 09.05.2022 tarihli ve 2022/5058 Esas, 2022/5700 Karar sayılı kararında fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ispatına yönelik yerleşik hâle gelen ilkesi şu şekilde açıklanmıştır:
"...
1. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
2. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
3. Aynı ilkeler, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günlerindeki çalışmanın ispatı bakımından da geçerlidir.
..."
4. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 25.01.2022 tarihli ve 2021/12852 Esas, 2022/1015 Karar sayılı kararında bordro hilesinin varlığı durumunda Dairenin ilkesi şu şekilde ifade edilmiştir:
"...
Davalı işyerinde bordro hilesi bulunduğu anlaşılmakla, bordro hilesinin söz konusu olduğu hallerde bordrodaki (fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti gibi) tahakkuklar aslında gerçekte bu çalışmaların karşılığı olan ücretler olmayıp, işçinin temel ücretinin bir parçası olduğundan, bu tahakkuk miktarları hiç dikkate alınmadan sonuca gidilmesi gerekmektedir.
..."
5. Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin kapatılması ve Başkan ve Üyelerinin Yargıtay 9. Hukuk Dairesinde görevlendirilmesi üzerine yeniden şekillenen Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından yapılan görüşlerin birleştirilmesi toplantısında alınan ilke kararı şu şekildedir:
"Yurt dışında çalışan işçiler bakımından işverenin işçinin çalıştırıldığı ülke mevzuatına göre resmi tatil olan günde işçiyi çalıştırmaması halinde, bu günlere ait çalışılmadan hak kazanılan ücret miktarının, ülkemiz ulusal bayram ve genel tatillerinde çalışılarak hak kazanılan genel tatil ücreti alacağından mahsubunun gerekip gerekmediği:
Yurt dışında Türk firmasına ait işyerinde çalışan Türk işçisi ile işvereni arasındaki uyuşmazlıklarda 5718 sayılı Milletlerarası Özel Usul Hukuk ve Usul Hakkında Kanunu’nun 27.maddesi uyarınca milli hukukun uygulanması söz konusu olduğunda yabancı ülke mevzuatına göre milli ve dini tatil günleri için çalışma karşılığı olmaksızın ücret ödenen işçiye ayrıca Türk mevzuatı uyarınca milli ve dini bayram ücretinin ödenmesi mükerrer yararlanmaya yol açar. Bu nedenle, yabancı ülke mevzuatı uyarınca ödenmiş olan tatil ücretleri, Türk mevzuatının öngördüğü ulusal bayram ve genel tatil günlerindeki çalışma karşılığı olarak hesaplanan ücretten mahsup edilmelidir."
6. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 30.06.2020 tarihli ve 2019/2129 Esas, 2020/8198 Karar sayılı kararının, çalışılan ülkenin ulusal bayram ve genel tatil günlerinin bu günlerde çalışılmaması hâlinde hesaplanan ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağından mahsubu gerektiğine ilişkin ilgili bölümü şöyledir:
" ...
Taraflar arasında davacının Suudi Arabistan’ın tatil günü olan 23 Eylül tarihinde davacının çalışıp çalışmadığı, çalışmamış ise hesaplanan ulusal bayram ve genel tatil günlerinden çalışılmayan bu sürenin mahsubu gerekip gerekmediği konusunda da uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacı, davalının yurtdışındaki şantiyesinde dini bayramların ilk günü hariç ulusal bayram ve genel tatil günlerinde de çalışmaya devam ettiğini beyan ederek ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı talep etmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının fiilen çalışmadığı süreler dışlanmak suretiyle, tanık beyanları esas alınarak davacının dini bayramlar dışında ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı kabul edilerek talep konusu alacak hesaplanmıştır. Ancak işveren, Suudi Arabistan’ın tatil günü olan 23 Eylül tarihinde de davacının çalışmadığını, belirtilen ülke mevzuatına göre o gün çalışma yapılmasının yasak olduğunu savunmuştur. Tanıklara davacı ile birlikte Suudi Arabistan’da çalıştıkları dönemde bu ülkenin tatil günü olan 23 Eylül tarihinde çalışıp çalışmadıkları hususu ise sorulmamıştır.
Açıklanan nedenle; Mahkemece tanıklar yeniden dinlenip tanıklardan bu husus sorularak, beyanlarına göre davacının, Suudi Arabistan ülkesinin tatil günü olan 23 Eylül tarihine denk gelen günde çalıştırılmadığının anlaşılması halinde, bu günlere ait çalışılmadan hak kazanılan ücret miktarının, ülkemiz ulusal bayram ve genel tatillerinde çalışılarak hak kazanılan genel tatil ücreti alacağından mahsubu gerekmektedir. Nitekim, Dairemiz son tarihli kararında bu görüşü benimsenmiştir. (Aynı yönde, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 05.02.2020 gün ve 2016/21859-2020/1607 sayılı kararı).
..."
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre ve özellikle davacı açıkça diğer tanıklarının dinlenilmesinden vazgeçtiğini belirtmemiş ise de kendi seçtiği tanıkları dinletmiş olduğu dikkate alındığında, tüm tanıklarının dinlenmediği yönündeki itirazının yerinde olmadığı ve ücret bordrolarında her ay için sabit otuz dokuz saat fazla çalışma tahakkuku gösterilmesi, cevap dilekçesinde bir kısım ödemelerin elden yapıldığının belirtilmiş olması ve ücret bordrolarının imzasız olması karşısında Bölge Adliye Mahkemesince ücret bordrosunda yazılı çıplak ücret ile fazla çalışma tahakkuku toplamının gerçek ücret olduğunun kabul edilmesinin dosya kapsamına uygun olduğu anlaşıldığından, davacı ve davalı vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Taraflar arasında kira yardımı alacağı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Davacı, aylık 200,00 USD kira yardımı yapıldığını ancak son üç ay bu yardımın ödenmediğini ileri sürerek kira yardımının tahsiline karar verilmesini istemiştir. Talebin reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya içeriği ile örtüşmemektedir. Davacı tanığı F.A., davacının 200,00 USD kira yardımı aldığını beyan etmiştir. Dosya içerisinde bulunan 11.08.2015 tarihli ve muhasebe müdürü S.G. tarafından gönderilen e-posta içeriğinde de 200,00 USD kira yardımından bahsedilmiştir. Dolayısıyla davacı tanığının beyanı, yan delil mahiyetindeki e-posta ile desteklenmiştir. Davacı bu alacak kalemini ispatlamasına karşın, ödendiği davalı işverence ispatlanamadığından kira yardımı alacağının kabul edilmesi yerine reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3. Taraflar arasında Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kabul edilen fazla çalışma süresi de uyuşmazlık konusudur. Bölge Adliye Mahkemesince, tanık anlatımları ve dosya kapsamına göre davacının haftanın altı günü, günde üç saat fazla çalışma yaptığı kabul edilmiştir. Ne var ki davacı asıl 06.11.2018 tarihli celsede "... Satınalmacı iken haftanın 7 günü 08/00-18/00 arası idi. 18/00 den sonra da çalışırdım. Bu konuda tam bir süre veremeyeceğim." şeklinde beyanda bulunmuştur. Davacı asıl, kendisini bağlayan bu beyanında saat 18.00'den sonraki çalışmalarını somutlaştıramamıştır. İlk Derece Mahkemesince aldırılan 09.09.2019 tarihli ek raporda da davacı asılın bu beyanı dikkate alınarak davacının günde on saat çalıştığı buna göre haftada dokuz saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek hesaplama yapıldığı görülmektedir. Hesaplanan bu fazla çalışma süresi, dosya kapsamına uygun düşmektedir. Açıklanan sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesince, davacının haftada dokuz saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek kabul edilen gerçek ücret miktarına göre bu alacak kaleminin yeniden hesaplanması gerekmektedir. Bu yön üzerinde durulmadan davacının haftada dokuz saat yerine on sekiz saat fazla çalışma yaptığının kabul edilmesi hatalıdır.
4. Taraflar arasındaki bir başka uyuşmazlık konusu da kabul edilen ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının miktarına ilişkindir. Davacı asıl 6.11.2018 tarihli celsede; "... Ubgt günlerinde çalıştım. Özbekistan ın dini ve ulusal bayramlarında ve genel tatil günlerinde izinliydik. ..." şeklinde beyanda bulunmuştur. Davacı asılın bu beyanı, kendisi bağlar. Şu hâlde Dairenin İlgili hukuk bölümünün (5) ve (6) numaralı paragraflarında yer verilen yerleşik hâle gelen kabul ve ilkeleri doğrultusunda, Özbekistan'ın ulusal bayram ve genel tatil günlerinin tespit edilerek bu günlere ait çalışılmadan hak kazanılan ücret miktarının, ülkemiz ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışılarak hak kazanılan genel tatil ücreti alacağından mahsubu gerekmektedir. Bu yön üzerinde durulmadan eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verilmesi de doğru bulunmamıştır.
5. Diğer yandan, davacının kabul edilen yıllık ücretli izin günlerinin fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı hesabından dışlanması gerekmektedir. Ne var ki dosya kapsamında yapılan hesaplama, dışlamanın yapılıp yapılmadığı konusunda denetime elverişli değildir. Açıklanan sebeple Bölge Adliye Mahkemesince yukarıdaki eksiklikleri giderir ve yıllık ücretli izin günlerinin hesaplamadan dışlandığını gösterir denetime elverişli rapor alınmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
13.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.