Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/435
Karar No: 2020/4807
Karar Tarihi: 06.10.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2018/435 Esas 2020/4807 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2018/435 E.  ,  2020/4807 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL


    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar bir kısım davalılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 06.10.2020 Salı günü saat 09.35"de daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
    -KARAR-
    Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davacılar, davalıların mirasbırakanı ... ’den 250 ada 79, 307 ada 40, 62 ve 65, 309 ada 4, 311 ada 7, 9 ve 12 parsel sayılı taşınmazlardaki payını 22.06.2004 tarih ve 951 yevmiye no’lu akit ile satın aldıklarını, ne var ki bir şekilde adlarına tescilin yapılmadığını, davalıların rıza göstermemesi nedeniyle idari yoldan düzeltmenin de yapılamadığını ileri sürerek, ... adına kayıtlı payların iptali ile payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir. Davalılar, iddia edilen pay satışlarının olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, resmi senette bulunmadığı gerekçesiyle 250 ada 79 sayılı parsel yönünden davanın reddine, diğer dava konusu taşınmazlar yönünden ise davanın kabulüne, dava sırasında ölen davacı ... mirasçılarının paylarını mirasçı ... ’e devretmiş olması nedeniyle ... ’a düşen payın ... adına tesciline, diğer davacılar adına da payları oranında tescile karar verilmiştir.Kök mirasbırakan ... ’in 1967 yılında ölümü ile geriye mirasçı olarak çocukları ... , ... , ... , ... , ... ve ... ’in kaldığı dosya içinde mevcut veraset ilamı ile sabittir.İlgili tapu müdürlüğünden celp edilen 22.06.2004 tarih ve 951 yevmiye no’lu akit tablosu incelendiğinde; 572, 575, 597, 624, 627, 630 ve 623 sayılı parsellerin 3/28’er, 598, 210 ve 573 sayılı parsellerin tamamı verasette iştirak halinde ... çocukları ... , ... , ..., ..., ... ve ... adlarına kayıtlı iken, ... ’nin bizzat anılan taşınmazlardaki miras paylarını diğer ortaklar olan davacılar ... , ... , ... ve ... ’e sattığı anlaşılmıştır.Hemen belirtilmelidir ki, yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır. Bentler halinde değerlendirilecek olursa;
    1- Davacılar tarafından ... mirasçıları olduğu iddia edilerek davalılar aleyhine eldeki dava açılmıştır. Yine bir kısım davacılar da ... ’in mirasçıları olduklarını ileri sürmüşlerdir. Ancak, dosya arasında ... ile ... ’in mirasçılarını gösterir veraset ilamları bulunmamaktadır. Bilindiği üzere, taraf teşkili kamu düzenine ilişkindir. ... mirasçıları ile ... mirasçıları arasında eldeki dava yönünden zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. ... in tüm mirasçılarının davacı olarak, ... ’nin de tüm mirasçılarının davalı olarak yer alması zorunludur. Dosya arasında veraset ilamları bulunmadığından anılan kişilerin dava dışı mirasçısının olup olmadığı tespit edilmeden ve var ise de eksiklik tamamlanmadan sonuca gidilmesi hatalıdır.
    2- Davacılardan ...’in yargılama sırasında 14.07.2015 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak eşi ... ile çocukları ... , ... , ... ve ... ’i bıraktığı, mirasçılardan ... ’in dosyaya 20.08.2015 tarih ve ‘’ miras payı devir senedi ‘’ başlıklı belgeyi ibraz ettiği, belge içeriğinde, ... mirasçıları ... , ... , ... ve ... ’in murisleri ... ’dan intikal eden taşınmaz mallardaki miras paylarını bedeli karşılığında diğer mirasçı ... ’e sattıklarını beyan ettikleri, bunun üzerine Servet’in eldeki davayı takip eden avukata vekalet vererek davayı kendi adına takip ettirdiği ve neticesinde dava konusu taşınmazlarda ... ’a düşen payların sadece ... adına tesciline karar verildiği anlaşılmıştır.Hemen belirtilmelidir ki, 20.08.2015 tarihli sözleşme, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 183. ( 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 162 vd. ) ve devam eden maddelerinde öngörülen ‘’ alacağın devri ‘’ niteliğinde kabul edilemez. Anılan yasal düzenlemelerde öngörülen ve devri mümkün olan hak bir alacağa ilişkindir. Oysa, eldeki davada yapılan devrin koşulların gerçekleşmesi halinde mülkiyetin nakline ilişkin olduğu açıktır. Böylesine taşınmazların mülkiyetinin devrini öngörecek nitelikte yapılan devir sözleşmesinin yasal olduğunu da söyleyebilme olanağı yoktur.Gerek 1086 sayılı HUMK’da gerekse 6100 sayılı HMK’da dava hakkının devrine ilişkin bir düzenleme yer almayıp, dava konusunun devrine ilişkin HUMK"da 186. madde HMK"da ise 125.madde düzenlenmiştir. 20.08.2015 tarihli sözleşmenin yasanın açık hükmü karşısında ... mirasçıları ... , ... , ... ve ... adına ... ’e davayı takip yetkisi vermediği kuşkusuzdur. Bu nedenle diğer mirasçıların da davada yer almalarının sağlanması ve neticesinde ... ’ın tüm mirasçıları adına tescil hükmü kurulması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde sadece ... adına hüküm kurulması isabetsizdir.
    3- Dava dilekçesinde; 250 ada 79, 307 ada 40, 62 ve 65, 309 ada 4, 311 ada 7, 9 ve 12 sayılı parseller dava konusu yapılmış ve mahkemece bu parseller üzerinden hüküm tesis edilmiştir.Ne var ki, akde konu taşınmazlar ile dava konusu taşınmazlar arasındaki bağlantıyı tespit edecek tapu kayıtları (birbirini takip eder şekilde tapu kütük sayfaları, geldi ve gittilerini gösterir tüm kayıtlar) tapu müdürlüğünden celp edilerek dosya arasına alınmamıştır. Bu bağlantı kayda dayalı tespit edilmeden hüküm tesis edilmesi mümkün değildir.Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan 1, 2 ve 3. bentlerdeki eksiklikler giderilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Kabule göre de, dava kabul edildiği halde karar ve ilam harcı yönünden olumlu-olumsuz bir hüküm kurulmaması da hatalıdır. Bir kısım davalılar vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi