18. Ceza Dairesi 2019/4647 E. , 2019/11114 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Hakaret suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/1, 129 ve 62/1. maddeleri gereğince 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İstanbul 20. Sulh Ceza Mahkemesinin 17/05/2012 tarihli ve 2011/1009 esas, 2012/1026 sayılı kararı ile anılan kararın kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle yapılan ihbar üzerine hükmün açıklanmasına yer olmadığına ilişkin İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/07/2018 tarihli ve 2018/391 esas, 2018/662 sayılı kararlarının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 03/04/2019 gün ve 34843 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında: “1- İstanbul 20. Sulh Ceza Mahkemesinin 17/05/2012 tarihli kararına yönelik yapılan incelemede;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 225/1. maddesinde yer alan "Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir." şeklindeki hüküm nazara alındığında, hükmün ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve fail hakkında verilebileceğinin anlaşılması karşısında, Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 29/04/2011 tarihli iddianamesiyle, sanık ..."ın müşteki Nuray Kayım"a yönelik eyleminden dolayı tehdit suçundan cezalandırılması istemiyle iddianame düzenlenmesine rağmen, İstanbul 20. Asliye Ceza Mahkemesince sanığın iddianamede yer almayan hakaret suçundan mahkumiyetine karar verilmesinde,
2- İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 17/07/2018 tarihli kararına yönelik yapılan incelemede;
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 231/11. maddesinde yer alan "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar" ve 5721 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 223/1. maddesinde yer alan “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” şeklindeki ve aynı maddenin 8. fıkrasında yer alan, "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." şeklinde düzenlemeler karşısında, somut olayda Mahkemesince hükmün aynen açıklanması gerektiği gözetilmeden, anılan Kanun"da düzenlenmeyen hükmün açıklanmasına yer olmadığı şeklinde karar verilmesinde,
İsabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme;
CMK"nın 231/11. maddesi: “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.” hükmünü içermektedir.
Hakkındaki hükmün açıklanması geri bırakılan sanığın, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, 5271 sayılı CMK"nın 231/11. maddesi uyarınca, hakkındaki hüküm ilk şekliyle açıklanır. Açıklanan bu hükümdeki hukuka aykırılıklar, temyiz veya kanun yararına bozma yoluyla Yargıtay tarafından yapılacak inceleme sonucunda giderilir. Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işleyen veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülükleri yerine getirmeyen sanık hakkındaki açıklanması geri bırakılan hükümde prensip olarak mahkemece bir değişiklik yapma imkanı bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar karşısında, mahkemece kendisine herhangi bir yükümlülük yüklenmeyen ve denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işleyen sanık hakkında, önceki hükmün aynen açıklanması ile yetinilmesi gerekirken, incelenen somut olayda, mahkemece CMK"nın 225. maddesine aykırı davranıldığı gerekçesiyle hükmün açıklanmasına yer olmadığına karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.
Bahse konu bozma gerekçesine göre; hükmün açıklanmasına karar verildikten sonra verilecek olan karar yargısal denetime tabi olacağından bu aşamada İstanbul 20. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 17/05/2012 tarihli ve 2011/1009 esas, 2012/1026 sayılı kararı açısından kanun yararına bozma talebi açısından değerlendirme yapılmamıştır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce kısmen yerinde görüldüğünden,
1- Hakaret suçundan sanık ... hakkında, İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 17/07/2018 tarihli ve 2018/391 esas, 2018/662 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 25/06/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.