Hukuk Genel Kurulu 2015/2697 E. , 2018/128 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “işyerinde psikolojik taciz (mobbing) nedeniyle manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İstanbul 4. İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 29.11.2011 gün ve 2011/492 E., 2011/886 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 09.06.2014 gün ve 2012/14418 E., 2014/18599 K. sayılı kararı ile;
(…A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, işyerinde amirleri ve diğer çalışanlar tarafından mobbing uygulandığını ileri sürerek, manevi tazminat alacağının tahsilini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının iddialarının yersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının mobbingin varlığına dair iddialarının delil toplanmasını gerektirecek derecede somutlaştırılmaması ve işe iade davası açması sebebi ile çelişkiye düşülmesi nedeniyle delil toplanmasına gerek görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Mahkemece tarafların delilleri toplanmamıştır. Davacının işe iade davası açmasının çelişki oluşturduğu gerekçesi yerinde değildir. Hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmiştir. Mahkemece taraf delilleri toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir...)
gerekçesiyle karar bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava işyerinde psikolojik taciz (mobbing) nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili müvekkilinin davalı bankanın muhtelif şubelerinde ve en son Adapazarı Çark Caddesi Şubesinde çalıştığını, iş sözleşmesinin haklı ve geçerli neden olmaksızın feshedilmesi nedeniyle açmış olduğu işe iade ve işçilik alacakları davalarının derdest olduğunu, son birkaç yıldan beri amirleri ve diğer çalışanlarca işyerinde psikolojik taciz uygulandığını, durumu müteaddit defalar Genel Müdürlüğe ve ilgililere bildirilmesine rağmen olumlu bir sonuç alınamadığını ileri sürerek psikolojik taciz nedeniyle manevi tazminat talep etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davacının mobbingin varlığına dair iddialarını delil toplanmasını gerektirecek şekilde somutlaştırmaması ve işe iade davası açılması ile çelişkiye düşülmesi nedeniyle delil toplanmasına gerek görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine karar Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, psikolojik taciz (mobbing) nedenine dayalı manevi tazminat istemli eldeki davada, davacının dava dilekçesinde ve dava dilekçesinin eki olarak ibraz edilen belgeler ile iddialarını somutlaştırıp somutlaştırmadığı ve işe iade davası açmasının psikolojik taciz iddiası ile çelişki oluşturup oluşturmayacağı, burada varılacak sonuca göre mahkemece delillerin toplanarak değerlendirilmemesinin hukuki dinlenilme hakkını ihlal edip etmediği noktalarında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, UYAP sisteminde kayıtlı bulunan e-imzalı direnme kararında mobbing ile ilgili bilimsel görüşler sıralanarak “g” bendinden sonra hüküm fıkrasına geçilerek karar verildiği, buna karşılık ıslak imzalı gerekçeli kararda “g” bendinden sonra birkaç paragraf ile yapılan açıklamalar ve gerekçe özetlendikten sonra hüküm fıkrasına geçilerek karar verildiği görülmekle, UYAP sisteminde yer alan karar ile ıslak imzalı gerekçeli karar arasında gerekçe bölümünde oluşan farklılığın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 445’inci maddesine aykırı olup olmadığı hususu ön sorun olarak ele alınıp incelenmiştir.
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle mahkeme kararlarının niteliği ile gerekçeli kararın hangi hususları kapsayacağına ilişkin yasal düzenleme irdelenmelidir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “hükmün kapsamı” başlıklı 297’nci maddesi: “Hüküm Türk Milleti Adına verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” şeklinde düzenleme getirmiştir.
Hemen belirtmelidir ki, hükümler davayı esastan halleden ve taraflar arasındaki uyuşmazlığı sona erdiren nihai kararlardır (HMK, m. 294).
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 141’inci maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Hâkim, hükmün gerekçesini hazırlarken yargısal içtihat ve bilimsel görüşlerden yararlanabilir. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hâkim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini kendiliğinden araştırıp bulmalı ve hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve nedenlerini gerekçede açıklamalıdır. Gerekçe, hâkimin tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar (Kuru, B./ Arslan, R./Yılmaz, E.: Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Yetkin Yayınları, Ankara 2011, 22. Bası, s. 472).
Diğer taraftan, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP), HMK"nın "elektronik işlemler" başlıklı 445’inci maddesinin birinci fıkrasında "adalet hizmetlerinin elektronik ortamda yürütülmesi amacıyla oluşturulan bilişim sistemidir " şeklinde tanımlandıktan sonra “dava ve diğer yargılama işlemlerinin elektronik ortamda gerçekleştirildiği hallerde UYAP kullanılarak veriler kaydedilir ve saklanır” denilmiştir. Anılan maddenin gerekçesinde, UYAP kapsamındaki tüm birimlerde her türlü yargısal, idari ve denetim faaliyetlerinin bu sistemle elektronik ortamda yürütüleceği belirtilmiştir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin "UYAP"ın kullanılması" başlıklı 5. maddesi:
" (1) Mahkemeler ve hukuk dairelerinin iş süreçlerindeki her türlü veri, bilgi ve belge akışı ile dokümantasyon işlemleri, bu işlemlere ilişkin her türlü kayıt, dosyalama, saklama ve arşivleme işlemleri ile uyum ve işbirliği sağlanmış dış birimlerle yapılacak her türlü işlemler UYAP ortamında gerçekleştirilir.
(2) Daire başkanı, hâkim, üye, yazı işleri müdürü ve diğer personel iş listesini günlük olarak kontrol etmek ve yargılamanın bulunduğu aşamanın gereklerini yerine getirmekle yükümlüdür.
(3) Mahkemelere ve hukuk dairelerine fizikî olarak verilen ve gönderilen her türlü evrak, elektronik ortama aktarılarak UYAP"a kaydedilir ve ilgili birime gönderilir.
(4) Taraf ve vekilleri ile diğer ilgililer güvenli elektronik imza ile imzalamak suretiyle UYAP vasıtasıyla mahkemeler veya hukuk dairelerine elektronik ortamda bilgi ve belge gönderebilirler.
(5) Gelen evraktan sorumlu personel, UYAP üzerinden mahkeme veya hukuk dairelerine gönderilen ve iş listesine düşen belgeleri derhal ilgili kişiye ya da doğrudan dosyasına aktarır. Hâkimin onayını gerektiren evrak hâkimin iş listesine yönlendirilir.
(6) Tutanak, belge ve kararlar elektronik ortamda düzenlenir ve gerekli olanlar ilgilileri tarafından güvenli elektronik imza ile imzalanır. Elektronik ortamda düzenlenen ve güvenli elektronik imza ile imzalanan evrak UYAP kapsamındaki birimlere elektronik ortamda gönderilir. Ayrıca fizikî olarak gönderilmez.
(7) Teknik nedenlerle fizikî olarak düzenlenen belge veya kararlar, engelin ortadan kalkmasından sonra derhal elektronik ortama aktarılır, yetkili kişilerce güvenli elektronik imza ile imzalanarak UYAP"a kaydedilir ve gerektiğinde UYAP vasıtasıyla ilgili birimlere iletilir. Bu şekilde elektronik ortama aktarılarak ilgili birimlere iletilen belge ve kararların asılları mahallinde saklanır, ayrıca fizikî olarak gönderilmez. Ancak, belge veya kararın aslının incelenmesinin zorunlu olduğu hâller saklıdır. Elektronik ortama aktarılması imkânsız olan belgeler ise fiziki ortamda saklanır ve gerektiğinde fizikî olarak gönderilir.
(8) UYAP üzerinden hazırlanmış ve güvenli elektronik imza ile imzalanmış evrakın dış birimlere elektronik ortamda gönderilememesi halinde; belge veya kararın fizikî örneği alınır, güvenli elektronik imza ile imzalanmış aslının aynı olduğu belirtilerek altı hâkim veya görevlendirdiği yazı işleri müdürü tarafından imzalanmak sureti ile gönderilir
(9) Elektronik ortamda yapılan işlemlerde süre gün sonunda biter. Elektronik ortamda yapılacak işlemlerin, ertesi güne sarkmaması açısından saat 00:00"a kadar yapılması zorunludur.
(10) Fizikî ortamda yapılan işlemlerde süre mesai saati sonunda biter.
hükmünü içermektedir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğini yürürlükten kaldıran ve halen yürürlükte olan 06.08.2015 gün ve 29437 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanan Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 5’inci maddesinde de aynı yönde düzenlemeler yer almaktadır.
Tüm bu düzenlemeler açık bir biçimde göstermektedir ki, mahkemelerce dava ve yargılama işlemlerine ilişkin olarak fiziki ortamda yapılan tüm işlemler elektronik ortamda UYAP kullanılarak gerçekleştirilir ve elektronik veriler UYAP"a kaydedilerek burada saklanır. Elektronik ortamdan fiziki olarak örnek çıkartılması gereken hâllerde ise tutanak veya belgenin aslının aynı olduğu belirtilerek altı hâkim veya görevlendirdiği yazı işleri müdürü tarafından imzalanır ve mühürlenir (HMK"nın 445/3).
Somut olayda UYAP sisteminde kayıtlı bulunan e-imzalı direnme kararında mobbing ile ilgili bilimsel görüşler sıralanarak “g” bendinden sonra hüküm fıkrasına geçildiği, hüküm fıkrasının Özel Daire bozma kararına esas olan ilk karardaki hüküm fıkrası ile aynı olduğu, ayrıca direnme kararı 04.03.2015 tarihli olmasına rağmen hüküm fıkrasının sonunda yer alan tarih 29.11.2011 olup, bunun mahkemece verilen ilk kararın tarihi olduğunun anlaşıldığı; buna karşılık dava dosyasında ise fiziki olarak hazırlanıp, elle imzalanan direnme kararında bilimsel görüşler sıralanarak “g” bendinden sonra birkaç paragraf ile yapılan açıklamalar ve gerekçe özetlendikten sonra hüküm fıkrasına geçilerek karar verildiği, böylece her iki kararın gerekçe bölümlerinin birbirinden farklı olduğu görülmüştür. Bu durumda, yasal düzenlemelere uygun şekilde oluşturulmuş bir direnme kararı bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Hâl böyle olunca, yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 445’inci maddesi ile HMK’nın uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğe aykırı ve belgelendirmeyi bozucu nitelikteki direnme kararının bozulmasına, bozma nedenine göre davacı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen usulü nedenlerden dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 07.02.2018 gününde oy birliği ile karar verildi.