10. Hukuk Dairesi 2011/17915 E. , 2013/3265 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremez durumuna giren sigortalıya yapılan sosyal sigorta yardımlarının tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ile davalı avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 18.03.2003 tarihli iş kazasında sürekli iş göremez durumuna giren sigortalıya bağlanan geçici iş göremezlik ödeneği ile yapılan tedavi masraflarının tazmini istemine ilişkin olup, 5510 sayılı Yasanın 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 10 ve 26. maddeleridir.
Davanın, her iki madde hükmüne dayanılarak açılması halinde, Dairemizin yerleşmiş görüşüne göre, 10.maddenin uygulama önceliği bulunmaktadır.
506 sayılı Yasanın 10. maddesinde, “Sigortalı çalıştırmaya başlandığının süresi içinde Kuruma bildirilmemesi halinde bildirgenin sonradan verildiği veya sigortalı çalıştırıldığının Kurumca tespit edildiği tarihten önce meydana gelen iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinde ilgililerin sigorta yardımları Kurumca sağlanır...
Ancak, yukarıki fıkralarda belirtilen sigorta olayları için Kurumca yapılan ve ilerde yapılması gerekli bulunan her türlü masrafların tutarı ile gelir bağlanırsa bu gelirlerin 22 nci maddede sözü geçen tarifeye göre hesabedilecek sermaye değerleri tutarı, 26 ncı maddede yazılı sorumluluk halleri aranmaksızın, işverene ayrıca ödettirilir.” hükmü öngörülmüştür.
Anılan maddeye göre, işverenin sorumluluğu kusursuz sorumluluk ilkesine dayanmakta olup, zararlandırıcı sigorta olayında işverenin hiç kusuru olmasa bile, şayet sigortalının işe girişi süresinde Kuruma bildirilmemişse, Kurumca yapılan sosyal sigorta yardımlarından 10.maddeye göre sorumlu tutulması gerekir. Somut olayda 26.madde koşullarının gerçekleşmiş olduğu sübuta ermiş ise de, 9 ve 10. Madde koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılıp incelenmemiştir. Mahkemece; öncelikle bu yön araştırılmalı, koşulların oluştuğunun anlaşılması halinde ise; kusur oranı gözetilmeksizin belirlenen kurum zararından, Borçlar Kanununun 43-44. maddeleri uyarınca sigortalının kusurunun %50"sinden az olmamak üzere hakkaniyet indirimi yapılarak, kurumun rücu alacağı belirlendikten sonra, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26. (mülga HUMK 74.) maddesindeki taleple bağlılık ilkesi dikkate alınarak rücu alacağına hükmedilmelidir.
Öte yandan; davalı işveren iş kazası sonucunda sürekli iş göremez durumuna giren sigortalıya yapılan tedavi giderlerinin kendileri tarafından ödediğini savunmuş olmasına göre; davalı şirketin mükerrer ödeme ile karşı karşıya bırakılmaması bakımından, ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa kime yapıldığı, tarih ve miktarı dayanağı belgeler de getirtilerek, yöntemince araştırıldıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmiş olması usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 26.02.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.