20. Hukuk Dairesi 2016/10283 E. , 2018/4181 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu ... mevkiinde kain 3304 ada 9 parsel sayıda kayıtlı 1942 m² yüzölçümlü taşınmazın 15.02.1996 tarihinde ... isimli şahsa sattığını, taşınmazın bu sahış üzerine kayıtlı iken ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/96 Esas sayılı dosyası ile taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığını ve yerin Hazine adına tesciline karar verildiğini, verilen kararın Yargıtay denetiminden geçerek 27.03.2003 tarihinde kesinleştiğini, ancak müvekkilinin taşınmazını sattığı tarihte taşınmazın kaydında hiç bir takyidat ve şerh olmadığını, taşınmazın yeni tapu kaydının ise ... mevkii 4173 ada 10 sayılı parsel olduğunu, müvekkilinden söz konusu taşınmazı satın alan ... isimli kişi tapusunun iptal edilip Hazine adına tescil edilmesi üzerine müvekkili aleyhine söz konusu yerin ayıplı olduğu, tapusunun iptali ile zarara uğradığı gerekçesi ile taşınmaz bedelinin tapu iptali kararının kesinleştiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte müvekkilinden tahsili için dava açıldığını, dava sonucunda ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/70 E. - 2009/126 K. sayılı 24/03/2009 tarihli kararı ile taşınmazın değeri olarak 23.664,00.-TL"nin 27.03.2003 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müvekkilinden alınarak ..."e ödenmesine karar verildiğini, verilen kararın ... 9. İcra Müdürlüğünün 2009/13176 E. sayılı dosyası ile ilamlı icra takibine konulduğunu, müvekkilinin çeşitli tarihlerde borcunu toplam 64.500,00.-TL olarak ödediğini ve ..."in bu taşınmaz ile ilgili haklarına halef olduğunu, halef olarak da 6292 sayılı Kanun uyarınca taşınmazının iadesini ve emsalini veya bedelini 2 yıllık süre içinde davalıdan talep ettiğini, taleplerin davalı idarece haksız suretle reddedildiğini, bu nedenlerden dolayı, ... mevkii 4173 ada 10 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına kayıtlı bulunan 1659,20 m² yüzölçümlü taşınmazın tapusunun davalı üzerinden iptali ile müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline, dava konusu taşınmazın 6292 sayılı Kanun düzenlemesine göre iade edilebilecek taşınmazlar kapsamında olmadığı belirlenmesi durumunda dava tarihindeki bedelinin, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davacının davasının kabulüne; 109.542,60.-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava öncelikle 6292 sayılı Kanundan kaynaklanan tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde TMK’nın 1007. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından; 3304 ada, 1 parsel sayılı taşınmazın 1942,00 m2 yüzölçümünde bağ vasfı ile ... Açılmış adına 19.07.1983 tarihinde tesis kadastrosu sonucu tapuya tescil edildiği, 30.04.1991 tarih ve 2338 yevmiye ile ..."a satıldığı, ..."ın da satın aldığı bu yeri ..."e satışı sonucu, taşınmazın 15.02.1996 tarih ve 803 yevmiye no ile ... adına tapuya tescil edildiği, taşınmazın 2/B maddesi uyarınca orman dışına çıkarılan yere tekabül eden kısmının ifraz edilerek 3304 ada 9 parsel sayısı ile bağ vasfıyla, geri kalan 282,80 m² yüzölçümü ile yine bağ vasfıyla 01.05.2000 tarih ve 2924 sayılı Kanunla ... adına tescil edildiği, 3304 ada 9 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesine" Taşınmazın tamamı 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılan dahada kalmaktadır" şerhi düşüldüğü, ... mah. 3304 ada 9 sayılı parsel 2/B parseli olması nedeniyle ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.10.2002 tarih ve 2002/96 E. - 2002/900 K. sayılı kararı ile ... adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescil edildiği, ... Kadastro Müdürlüğünün 2000 yılında yaptığı yenileme çalışmaları sonucunda ... mah., 4173 ada, 1 parsel sayısını aldığı, daha sonra yörede 2010 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanunun Ek 4. maddesi gereğince ... mahallesinde yapılan 2/B kullanım kadastrosu sonucu dava konusu taşınmazın ... mahallesi, 4173 ada 10 sayılı parsel sayısı ile Hazine adına tescil edildiği, taşınmazın tapu kaydına eylemli Orman Yönetimi ve Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan 2/B alanı olduğunun şerh edildiği anlaşılmaktadır.
Taşınmazı davacının satışı ile edinen ve aleyhine tapu iptal davası açılan ..., taşınmazın mülkiyetinin elinden çıkmış olması nedeni ile eldeki dosya davacısına karşı zapta karşı tekeffül hükümlerine dayanarak tazminat davası açmış, ... lehine ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/70 E. - 2009/126 K. sayılı dosyasında tazminata hükmedilmiş, bunun üzerine davacının eldeki davayı açmış olduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece dava konusu taşınmazın davacı adına tescilinin mümkün olmadığı, ancak ..."in tapusunun iptal edilmesi sebebiyle davacının tazminat ödemek zorunda kaldığı, bu kişinin haklarına halef olduğu gerekçesi ile davasının kabulüne karar verilmiş ise de; mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davalar nisbi harca tâbi davalardandır.
492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesinin birinci cümlesinde "Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak, ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır" hükmüne yer verilmiştir.
Harçlar Kanununda, harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır. Nitekim bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 gün ve E: 2011/3-629, K: 2011/613 ile 23.10.2013 gün ve E: 2013/7-31, K: 2013/1481, 24.12.2013 gün ve 2013/21- 445 E. - 2013/1625 K. sayılı ilâmlarında da benimsenmiştir.
Yargılama aşamasında taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Kural olarak ıslah işlemi harca tâbi bir işlem olup; ıslah edilen husus, değer artırımı ise nispi tarifeye göre, değilse maktu harç yatırılmalıdır. Davacı taraf, 492 sayılı Kanun kapsamında kendisi harçtan muaf olmadığı gibi, işlemi de yargı harçlarından müstesna değildir. Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, ıslah edilen dava değeri üzerinden nisbi tarifeye göre dava ve ıslah harcı ödenmedikçe eldeki davaya devam etme olanağı bulunmamaktadır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi ıslah harcının alınması gerekir. Islah edilen miktar yönünden bakiye nispi karar ve ilam harcı ödenmeksizin sonraki işlemlerin yapılmasına olanak bulunmamaktadır.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde harca esas dava değerini 30.000,00.-TL olarak göstermiş ancak bu değer üzerinden nisbi harç yatırması gerekirken 20,20.-TL maktu harç yatırmış, 15/02/2016 tarihli dilekçesiyle tazminat isteğini 109.542,60.-TL arttırmış ise de; davalı Hazinenin harçtan muaf olması nedeni ile artırılan kısma ilişkin harç yatırmamıştır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ortaya konulan ilkeler gözardı edilerek, dava ve ıslah harcı tamamlanmadan yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm kurulmuştur.
Bu durumda mahkemece; yürürlükteki harçlar tarifesi uyarınca dava ve ıslah edilen dava değeri üzerinden dava ve ıslah harcını ödemesi konusunda davacıya usulünce süre verilip harcı tamamlanan değer üzerinden hüküm kurulması gerekirken, harcı tamamlanmayan dava ve ıslah dilekçesine değer verilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 31/05/2018 günü oy birliği ile karar verildi.