17. Hukuk Dairesi 2016/11831 E. , 2019/5353 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davacı ve davalı ... vekili tarafından yasal süresi içerisinden temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği düşünüldü;
-K A R A R-
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı ..."ın müvekkiline çarpması sonucu meydana gelen kazada müvekkilinin malul olduğunu belirterek 10.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep etmiş, maddi tazminat talebini ıslahla 29.891,85 TL olarak arttırmıştır.
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece 29.891,85 TL maddi, 3.000,00 TL manevi tazminatın SGK dışındaki davalılardan tahsiline, SGK hakkındaki davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Mahkeme hükmü davalı ... vekiline 10.03.2016 tarihinde, davacı vekilinin temyiz dilekçesi ise 21.03.2015 tebliğ edilmiş, temyiz dilekçesi, HUMK’nin 432. maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre geçirildikten sonra 24.05.2016 tarihinde verilmiştir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 3/4 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtay tarafından da bu yolda karar verilebileceğinden, süresinden sonra yapılan temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
2-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3-Dava trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K"nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar ve tarafların sosyal ve ekonomik durumu dikkate alındığında, davacı lehine takdir olunan manevi tazminat miktarlarının bir miktar düşük olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
4-Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu yalnıca tedavi giderleri yönünden davalı gösterilmiştir. Davacı vekili 10.08.2015 tarihli ıslah dilekçesinde, tedavi giderlerine ilişkin talebini toplam 1.335,43 TL olarak açıklamıştır. Hal böyleyken Av. Asgari Ücret Tarifesine göre davalı Sosyla Güvenlik Kurumu lehine hükmedilecek vekalet ücretinin tedavi giderleri toplam değeri olan 1.335,43 TL"yi geçemeyecek olmasına rağmen 1.500,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 30/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.