13. Hukuk Dairesi 2016/22888 E. , 2018/10982 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalının hissedarı olduğu taşınmazı diğer hissedarların da vekaletine sahip olarak satmak üzere kendilerine başvurduğunu, alıcı tarafı bulup tarafları bir araya getirerek 17.02.2015 tarihinde alım satım ve komisyon sözleşmesi imzaladıklarını, ne var ki davalının haksız olarak caydığını ve taşınmazı başkasına sattığını, sözleşmeye göre hem kendi payına düşen %2 hem de cezai şart olarak karşı tarafın payına düşen %2 komisyon ücretini ödemesi gerektiğini ileri sürerek 6000,00 TL komisyon ücreti ile karşı taraf yönünden hak edilen ücretin şimdilik yarısı olan 3000,00 TL cezai şart niteliğindeki ücret toplamı 9000,00 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, taraflar arasında imzalanan tellallık hizmetine ilişkin sözleşme kapsamında hak edilen komisyon ücret ve cezai şartın davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, işin esasına girilerek genel mahkeme sıfatı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup, resen gözetilir. Görev konusunda kazanılmış hak olmaz. 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3.maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
6502 sayılı yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığı tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Somut olayda; davacı simsar olup bu hukuki işlem içerisinde davalı tüketici konumundadır. Bu nedenle Taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tüketici işlemi olduğunun kabulü gerekir. Bu noktada dikkate alınması gereken tarih dava tarihi olup, dava tarihi itibari ile uyuşmazlığa konu hususun 6502 sayılı Tüketici Kanununda açıkça yer alması karşısında davaya bakmaya Tüketici Mahkemesinin görevli olduğunun kabulü gerekirken davaya Genel Mahkeme sıfatı ile bakılması usul ve yasaya aykırıdır. O halde mahkemece, o yerde müstakil tüketici mahkemesi varsa görevsizlik kararı verilmesi, müstakil tüketici mahkemesi yoksa Tüketici Mahkemesi sıfatıyla yargılama yapılması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 2) nolu bentte yazılı nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.