9. Hukuk Dairesi 2015/29969 E. , 2019/3220 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 24/12/2007-22/02/2013 tarihleri arasında usta makineci olarak en son net 1.223 TL aylık ücretle çalıştığını ancak sigorta girişinin 27/02/2008 tarihinde yapıldığını, iş akdinin davalı işveren tarafından haksız şekilde feshedildiğini, davalı işverenin müvekkilinin almaya hak kazandığı tazminat ve bir kısım işçilik alacaklarını ödemediğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile ücret, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının müvekkili işyerinde en son brüt 1.200 TL aylık ücretle çalıştığını ve 27/02/2008 tarihinden önce müvekkili şirkette çalışmasının bulunmadığını, davacının 25/03/2013-26/03/2013-27/03/2013 tarihlerinde işe nedensiz devam etmediğini, kıdem tazminatı almaya hak kazanmadığı ve talep edilen diğer alacakların da bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, SGK kayıtlarına göre davacının davalı şirkette işe başlangıcının 27/02/2008 tarihi olduğu, 1.223 TL aylık ücretle çalıştığının ispatlandığı ve işveren tarafından feshin haklı nedenle yapıldığının ispatlanamadığı gerekçeleri ile toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, fazla mesai talebinin reddine, ücret alacağı talebinin kısmen kabulüne ve hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil alacaklarında yapılan takdiri indirim dışında diğer taleplerin ise kabulüne karar verilmek suretiyle, dava kısmen kabul edilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava dilekçesinde de açıklandığı üzere davacı işçinin iş akdi 22/03/2013 tarihinde sona erdiği halde bilirkişi tarafından iş akdinin fesih tarihinin talepte aşılarak 25/03/2013 tarihi olarak kabulü hatalıdır. Hüküm altına alınan tüm alacaklar fesih tarihinin 22/03/2013 tarihi oluşuna göre yeniden değerlendirilmelidir.
3- Davacı işçinin hafta tatili ücretine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Hafta tatili gününde çalıştığını iddia eden işçi, norm kuramı uyarınca bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Hafta tatillerinde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. Hafta tatili çalışmalarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Somut uyuşmazlıkta, davacı dava dilekçesinde hiçbir açıklamaya yer vermeksizin sadece talep sonucu bölümünde hafta tatili alacağı yazarak dava açmıştır. Dinlenen tanıklardan hiçbirisi haftada 7 gün kesintisiz çalışmadan bahsetmemiştir. Davalı işyerinde haftanın 7 günü çalışma olmadığı dosya kapsamı ile sabit olması karşısında sübut bulmayan hafta tatili talebinin reddi yerine kabulü hatalıdır.
4- Dava belirsiz alacağın bir türü olan kısmi eda külli tespit davası olarak açılmış olup, bu dava türünde faiz başlangıcı yönünden Dairemiz uygulaması kısmi dava esaslarıyla aynıdır. Bu itibarla, hüküm altına alınan ve ıslahla artırılan kıdem tazminatı dışındaki alacakların faiz başlangıcının dava dilekçesiyle istenen miktar bakımından dava, arttırılan miktar bakımından ise artırım tarihi olarak belirlenmesi gerekirken, alacakların tamamına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi de hatalıdır.
5- Hüküm altına alınan alacakların net mi yoksa brüt mü olduğunun hükümde belirtilmemesinin HMK’nun 297/2. maddesine aykırı olduğunun ve infazda tereddüde yol açacağının düşünülmemesi de isabetsizdir.
6- Takdiri indirim ve dava açıldıktan sonra yapılan ücret ödemesi haricinde reddedilen alacak miktarının (5.000 TL) nisbi oranı (600 TL) maktu vekalet ücretinin altında kaldığı gözetilerek, vekille temsil edilen davalı lehine karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 1.500 TL vekalet ücreti hükmedilmesi gerekirken 694,68 TL vekalet ücreti hükmedilmesi de kabule göre hatalıdır. Ancak bozma sonrası yeniden hüküm kurulurken yeni hüküm tarihinde geçerli olacak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine ve hüküm altına alınacak alacak miktarlarına göre vekalet ücretlerinin yeniden değerlendirilmesi gerekeceği gözden kaçırılmamalıdır.
F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.