10. Hukuk Dairesi 2013/990 E. , 2013/3226 K.
"İçtihat Metni".....
Davacı, davalıya ait işyerinde kuaför olarak 12.06.2006-27.12.2010 tarihleri arasında aralıksız çalıştığını iddia ile bu sürelerinin sigortalı çalışma olarak tespitini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; Davacının 12/06/2006-17/09/2007 tarihleri arasında kuruma bildirilen süreler dışlanmak kaydı ile 455 gün, 13/08/2008 - 02/01/2010 tarihleri arasında davalıya ait iş yerlerinde kuruma bildirilen süreler dışlanmak sureti ile 499 gün süre ile hizmet akdine dayalı olarak çalıştığının tespitine, karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı ve davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Eldeki davada davacının çalışmalarının ispatlandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Mahkemece dinlenen bordrolu tanık beyanları arasındaki çelişkiler giderilmeksizin ve komşu işyeri tanıkları Kurum ve emniyet aracılığıyla tespit edilmeksizin karar verilmesi isabetsizdir. Dosya arasında mevcut davacı tarafından imzalı olduğu anlaşılan şikayet dilekçesi içeriğine göre davacının kendi çalışma süresinin başlangıcını Haziran 2005 tarihi olarak beyan ettiği, bu beyanı ile dava dilekçesindeki beyanı arasında çelişki oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda Mahkemece davacıya bu dilekçede belirttiği tarih ile dava dilekçesi arasındaki çelişkinin nedeni sorularak çelişki giderilmeli ve davacının çalışmalarına ilişkin tüm delillere göre bir karar verilmelidir.
./..
-2-
Mahkemece davacının iddiasına konu çalışmasının fiili olup olmadığı ve gerçekliği hususunda talep edilen sürelere ilişkin olarak işveren nezdindeki tüm belgeler getirtilmeli; işbu belgelerden sigortalının imzasını içerenler yönünden, imzanın kendisine aidiyeti sigortalı tarafından kabul edilenler ile inkâr edilip de aidiyeti ehil bilirkişi incelemesiyle saptananlardan yine sigortalıca hata-hile-ikrah durumu iddia ve ispat edilemeyenler bakımından, işbu yazılı belgelerin aksi eşdeğerde delillerle kanıtlanmalı; bunun dışında sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu gereğince yeterince araştırılmalı; o dönemde sigortalı ile birlikte çalışan ve işverenin bordrolarında kayıtlı kişiler ile aynı yörede komşu ve benzeri işleri yapan başka işverenler ile bu işverenlerin çalıştırdığı ve bordrolara geçmiş kişiler emniyet araştırması ve kurumdan sorulmak suretiyle saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı, yargılama aşamasında dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, işyerinin kapsamı kapasite ve niteliği nazara alınmalı, eldeki davada olduğu gibi dinlenen bordrolu tanıkların beyanları arasındaki belirgin çelişki giderilmeli ve böylece, bu konuda yeterli ve gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre bir karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalılar Kurum avukatı ve ..."ın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek hâlinde davalı.....’a iadesine, 25.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
......