20. Hukuk Dairesi 2016/7016 E. , 2018/4177 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi karşı davacı ... ve karşı davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Orman Yönetimi tarafından sunulan 31.10.2013 havale tarihli dava dilekçesi ile; dava konusu ... köyü 52 parsel nolu taşınmazın 1950 yılında koru ve fidanlık vasfı ile senetsizden haksız iktisap yoluyla gerçek şahıslar adına tescil edildiğini, idarelerince yapılan teknik inceleme neticesinde söz konusu taşınmazın kesinleşmiş orman tahdit tutanak ve haritalarına göre orman kadastrosu sınırları içinde kaldığının tespit edildiğini, taşınmazın içinde bulunduğu alanda ilk orman kadastro işleminin 6831 sayılı Kanun gereğince 124 nolu Orman Kadastro Komisyonu tarafından 1996 yılında yapıldığını ve itiraz edilmeden kesinleştiğini, mezkur taşınmazın ...Devlet Ormanı sınırları içinde olduğundan beyanla, dava konusu ... köyü 52 parsel sayılı taşınmazın orman sınırları içinde kalan kısmının tapusunun iptaline, karar kesinleşinceye kadar taşınmaz kaydına ihtiyati tedbir konulmasına, taşınmazın orman sınırları içinde kalan kısmının orman vasfı ile Hazine adına tesciline, varsa taşınmaz üzerinde bulunan her türlü bina ve tesisin kaline, dava masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava tapuda malik görünen ...’a karşı açılmış, yargılamanın devamı sırasında taşınmazın ... isimli şahsa satıldığı anlaşıldığından, ... davaya dahil edilmiştir.
Dahili davalı ... vekili asıl davaya cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın müvekkili tarafından 16.02.2011 tarihinde tapuda satın alındığını, 1996 yılında yapılmış ve kesinleşmiş bir orman kadastrosu bulunduğunu fakat kadastro uygulaması sonucu orman sınırları içine alınan alana ilişkin tapu kaydı üzerinde herhangi bir işlem yapılmadığını, davaya konu olayda müvekkilinin kusurlu olmadığını, müvekkilinin malik bulunduğu taşınmaza bedel ödenmeksizin kamulaştırmasız el atıldığından mülkiyet hakkının söz konusu olduğunu beyanla asıl davanın reddine karar verilmesini, dava konusu taşınmazın müvekkil tarafından 16.02.2011 tarihinde tapuda satın alındığından bu tarihte taşınmazın tapu kaydında mülkiyetin devrini yasaklayan ya da sınırlandıran bir şerh/beyan bulunmadığını, müvekkilinin taşınmazı kadastro uygulamasından 15 yıl sonra satın aldığını, davanın kadastro tarihinden 18 yıl sonra açıldığını, devletin çeşitli birimlerinin yaptığı hataların ve hukuka aykırı işlemlerin bedelinin müvekkile ödetilmesi hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığını beyanla, asıl davanın reddine, asıl davanın kabulüne karar verilmesi halinde dava konusu taşınmazın hesaplanacak rayiç bedelinin taşınmazın satın alınma tarihi olan 16.02.2011 tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte davalı Hazine tarafından müvekkiline ödenmesine, vekalet ücreti ile diğer yargılama giderlerinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, asıl dava yönünden;
Davanın kabulü ile dava konusu ... mevkii, eski 52 parsel, yeni 170 ada 33 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline,
Karşı dava yönünden; karşı davanın hukuki yarar (dava şartı) yönünden reddine, karar verilmiş, hüküm karşı davacı ... ve karşı davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl dava, tapu iptali ve tescil istemine, karşılık dava TMK’nın 1007. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
1-Karşı davalı Hazinenin temyiz itirazları bakımından;
Hazine, TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak açılan davanın tarafı olup, mahkemece karşı davanın reddine, Hazine lehine karşı dava değeri dikkate alınarak vekalet ücreti takdir edildiğine yani davalı aleyhine kurulmuş bir hüküm bulunmadığına göre, davalı Hazinenin hükmü temyiz etmede hukuki yararı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle bu aşamada karşı davalı Hazinenin temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
2- Davalı-karşı davacı ...’ın temyiz itirazları bakımından;
Davalı karşı davacı temyiz dilekçesi ile karşı davanın reddinin yerinde olmadığını ileri sürmüş, hükmün tapu iptaline ilişkin kısmı temyiz edilmediğinden kesinleşmiştir.
Mahkemece karşı davanın açıldığı tarihte tapu iptali ve tescil istekli dava henüz kesinleşmediğinden karşı davacının mülkiyet hakkının sona ermediği, bu nedenle zararının oluştuğundan bahsedilemeyeceği kanaatine varılarak, karşı davanın hukuki yarar (dava şartı) yokluğu nedeniyle reddine karar verilmişse de; delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülmüştür.
Şöyle ki davacı dava konusu taşınmazı 16/02/2011 tarihinde satın alma yolu ile edinmiş, davacının taşınmazı almasından sonra 26/12/2011 tarihinde orman şerhi verilmiş, davacı Orman Yönetimi taşınmazın tapusunun iptali istekli eldeki davayı açması üzerine davacı da; karşı dava olarak TMK’nın 1007. maddesine dayalı tazminat davasını açmıştır. Karşı davanın açıldığı tarihte taşınmazın tapu kaydı henüz iptal edilmemiş ise de; taşınmaza orman şerhinin konulması ile davacının tasarruf hakkı kısıtlanmış olduğundan ve eldeki tapu iptal davası için verilen kararla birlikte zarar ortaya çıkacağından dolayısı ile; davacının cevap dilekçesi ile öncelikle davanın reddine aksi takdirde tazminata karar verilmesini istemekte hukuki yararı bulunduğundan, tapusu iptal edilen kısım için davacının tazminat isteminin esastan incelenerek karar verilmesi gerekirken hukuki yarar yokluğu nedeni ile karşı davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; karşı dosya davalısı Hazinenin temyiz itirazlarının REDDİNE,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; davalı-karşı davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 31/05/2018 günü oy birliğiyle karar verildi.