10. Hukuk Dairesi 2011/18540 E. , 2013/3220 K.
"İçtihat Metni"....... adına Av. ... ile 1)..., 2)... aralarındaki dava hakkında....... Hukuk (İş) Mahkemesinden verilen 23.06.2011 günlü ve 2010/98-2011/260 sayılı hükmün, temyiz yolu ile incelenmesi davacı Kurum vekili ve davalılardan ... tarafından istenilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
1) Kararı temyiz eden davalı ... tarafından nispi temyiz harcı yatırılması gerekirken, iki kez maktu harç yatırılması nedeniyle temyiz harcının eksik yatırıldığı anlaşılmaktadır.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 434. maddesi ile ilgili 25.01.1985 gün ve 5/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı “Temyiz isteği, dilekçenin temyiz defterine kaydettirildiği tarihte yapılmış sayılır ve temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamı ödenir. Temyiz harç ve giderlerinin eksik ödenmiş veya hiç ödenmemiş olduğunun sonradan anlaşılmış bulunması hâlinde, karar veren Hâkim tarafından yedi günlük kesin süre tanınarak, bu süre içerisinde tamamlanması veya ödenmesi, aksi hâlde temyizden vazgeçmiş sayılacağı temyiz edene yöntemince ve yazılı olarak bildirilir. Ancak temyiz harcının mahkeme kalemince hesaplanıp temyiz edenden istendiği hâlde süresinde ödenmediği belgelendirilmiş ise temyiz isteğinin reddi gerekir.” hükümlerini içermektedir.
Davada ise, yukarıda sözü edilen kanun ve içtihadı birleştirme kararı hükmüne aykırı olarak, temyiz yoluna başvuran davalı ... tarafından temyiz dilekçesinin verildiği sırada ve yasal temyiz süresi içerisinde gerekli harç ve giderlerin tamamının ödenmediği anlaşılmaktadır. Böyle olunca, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3’üncü maddesi gereğince, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun anılan (434) maddesinde öngörülen prosedür işletildikten, şayet temyiz dilekçesinin reddi yönüne gidilirse davalı vekiline tebliğ edilerek temyiz süresi geçtikten, temyizin süresinde yapıldığı sonucuna varıldığı takdirde doğrudan iade edilmelidir.
2)Davalılardan ...’e gıyabi hükmün, adres kayıt sisteminde yazılı olup-olmadığı araştırılmaksızın, dava dilekçesinin gönderildiği ancak tebligat parçasında muhatabın imzadan imtina ettiği belirtildikten sonra, kapısının sürekli kapalı olması nedeniyle muhtara bırakıldığı belirtilen ve usulsüz tebliğin yapıldığı adrese yeniden tebligat yapılmış ise de, bu adresin de davalının mernis adresi olup olmadığı belli değildir. Buna göre gıyabi hükme ilişkin tebliğin de usulsüz olduğu anlaşılmakla;
./..
-2-
6099 sayılı Kanunla değişik Tebligat Kanunu"nun 21. maddesine eklenen “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” şeklindeki düzenleme gereği , artık, adres kayıt sisteminde yazılı adresi bulunanlara, 7201 sayılı Kanunun 35. maddesine göre tebligat yapılamayacak olup; bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, adres kayıt sisteminde yazılı adresine, 21. maddenin ikinci fıkrasına göre tebliğ yapılması, adres kayıt sisteminde kayıtlı olmadığının anlaşılması durumunda ise, yine anılan Kanunun 28 ve devamı maddeleri gereği ilanen tebliğinin sağlanmasını takiben temyiz süresi geçtikten ve (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi gereğince) gerektiğinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432. maddesindeki prosedür işletildikten sonra gönderilmek üzere dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, temyiz itirazlarının bu noksanlıklar giderilip dosya geldikten sonra incelenmesine 25.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
........