Esas No: 2022/8414
Karar No: 2022/8689
Karar Tarihi: 01.11.2022
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/8414 Esas 2022/8689 Karar Sayılı İlamı
Özet:
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi tarafından verilen bir karar temyiz edilmiştir. Erkek tarafından, anlaşmalı boşanma protokolünde belirlenen yoksulluk nafakasının aylık 850 TL'ye indirilmesi talebiyle açılan davada, ilk derece mahkemesince nafaka aylık 1000 ABD doları olarak belirlenmiş, istinaf incelemesi sonunda ise aylık 2.500 TL olarak belirlenmiştir. Ancak, mahkeme tarafından yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmaları sonucunda tarafların ekonomik durumlarında aşırı bir değişiklik görülmediği için, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi ile yoksulluk nafakasının indirilmesi bozulmuştur. Türk Borçlar Kanunu'nun 138. maddesi ise, sözleşmelerin yeniden düzenlenmesini mahkemeden isteyebilecekleri hakkı tanır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Hüküm davalı tarafından tümü yönünden duruşmalı temyiz edilmiş, davacın tarafından da temyize cevap dilekçesi ile duruşma talebinde bulunulmuş ise de; HMK'da nafaka davalarının duruşmalı inceleneceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığından, ayrıca acele işlerden olduğundan duruşma talebinin reddine karar verilmekle,
Davacı erkek tarafından anlaşmalı boşanma protokolü ile belirlenen yoksulluk nafakasının kaldırılması mümkün olmaması halinde aylık 850 TL ye indirilmesi talebi ile açılan davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulü ile yoksulluk nafakasının aylık 1000 ABD doları olarak belirlenmesine karar verilmiş, karar taraflarca istinaf edilmiş ve istinaf incelemesi sonunda davacı erkeğin istinaf başvurusunun kabulü ile yoksulluk nafakasının aylık 2.500 TL olarak belirlenmesine karar verilmiştir. Karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Evlilik birliğini sonlandırmak isteyen eşlerin dayanabileceği boşanma sebeplerinden birisi de anlaşmalı boşanmadır. Anlaşmalı boşanmaya hükmedilebilmesi için eşlerin boşanmanın mali sonuçlarına ve çocuğun durumuna ilişkin bir anlaşmayı hâkimin onayına sunması ve hâkimin de bu anlaşmayı onaylaması gerekmektedir. Anlaşmalı boşanmanın maddi koşullarından biri olan bu anlaşmanın yapılabilmesi için hem eşler hem de boşanma kararı verecek hâkim bakımından bazı koşulların yerine getirilmiş olması gerekir. Türk Borçlar Kanunu’nun sözleşmelerin kurulması, geçerliliği ve hükümlerine ilişkin hükümleri, boşanma hukukunda aksine bir hüküm olmadıkça boşanmaya ilişkin anlaşma bakımından da geçerlidir. Eşler arasında yapılan anlaşma, boşanmanın fer'i sonuçlarına ilişkin taraflarca düzenlenen ve hâkimin onay şartına bağlı özel hukuk sözleşmeleridir.
Her sözleşme, ifa edilmek amacıyla akdedilmektedir. Ahde vefa ilkesi uyarınca sözleşme kurulduktan sonra meydana gelen hal ve şartlar, tarafların sözleşme ile üstlendikleri ifaları etkilememelidir. Sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasında mevcut olan denge sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle taraflardan biri aleyhine katlanamayacak derecede bozulmuşsa, taraflar artık o akitle bağlı tutulmazlar, değişen bu koşullar karşısında kaideten TBK'nın 138. maddesinden yararlanarak sözleşmenin yeniden düzenlenmesini mahkemeden isteyebilirler.
Somut olayda, mahkemece yaptırılan tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırmalarında; davalının emekli olduğu, 2000 TL emekli maaşı aldığı, 3000 TL kira bedelini kardeşinin aldığı, bakmakla yükümlü olduğu fiziksel engelli anne ve bir çocuğunun olduğu,davacının emekli olduğu; 3.500 TL civarında emekli maaşı aldığı 1.300 TL kira verdiği yeniden evlendiği, eşi ve bu eşinden olan 2012 doğumlu çocuğunun olduğu, eşinin danışmanlık şirketi olduğu anlaşılmıştır. Davacının her ne kadar eşine ait olduğu anlaşılan şirketin az hisseli ortağı olduğu görülse de davacının banka dökümleri ve tanık beyanları da ayrıca değerlendirildiğinde davacının gelirinin sadece emekli maaşı ile sınırlı olmayıp, gelir düzeyinin yüksek olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla tarafların boşanma tarihinde yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırması ile huzurda ki dava tarihinde yapılan araştırma arasında aşırı bir iyileşme ya da kötüleşme olmadığı sabittir.
Davacının boşanma protokolü ile belirlenen yoksulluk nafakasını ödemeyi kabul etmesi sonrasında, aradan geçen zaman içerisinde tarafların her ikisinin de protokol gereği ve yine mahkemece de kabul edildiği üzere erkeğin boşanmanın gerçekleştiği tarihe göre ekonomik durumunda aşırı bir kötüleşmenin olmadığı, davalı kadının da sosyal ve ekonomik durumunda dava tarihi itibariyle aşırı bir değişiklik olmadığı, döviz kurundaki değişiklik davacının öngöremeyeceği derecede ülke bazında ön görülemeyen bir kriz nedeni ile ani bir artış şeklinde meydana gelmediği, uyarlamayı gerektirecek mahiyette olmadığı dikkate alındığında davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi ile yoksulluk nafakasının indirilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen sebeple bölge adliye mahkemesi kararının yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana iadesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 01.11.2022 (Salı)