11. Hukuk Dairesi 2019/3214 E. , 2020/1219 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Vezirköprü 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 19/07/2018 tarih ve 2018/125 E- 2018/165 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi"nce verilen 15/04/2019 tarih ve 2019/401 E- 2019/478 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı, eşi ...’ın ...’nun davalı Bankadan kullandığı kredinin teminatını teşkil etmek üzere Vezirköprü ve Samsun’da bulunan ve eşi adına kayıtlı olan taşınmazları ipotek ettiğini, aynı zamanda kredi sözleşmesine eşinin ...’nun kullandığı ve kullanacağı krediler ile ilgili kefil sıfatı ile imza attığını, ipoteğin ve kefaletin rızası dışında tesis edildiğini, bu durumdan 2016 Nisan ayında keşide edilen ihtarname ve eşi hakkında başlatılan icra takiplerine ilişkin ödeme ve icra emirlerinin gelmesi ile haberdar olduğunu, yapılan işlemlerin TBK 584. maddesi ve TMK 257. maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek, eşi ...’ın ...’nun kredileri ile ilgili kredi sözleşmesindeki kefaletinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Banka vekili, ...’nun müvekkili banka ile karşılıklı olarak imzaladığı 24/05/2011 tarihli Kredi Genel Sözleşmesine istinaden ticari krediler kullandığını, davacının eşinin kredilerin teminatı olarak taşınmazını ipotek etmesinin yanında ayrıca 24/05/2011 tarihli sözleşmelere 1.000.000,00 TL bedelle müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imza atarak borçtan sorumlu olduğunu, davacının eşinin kefilliğinin hukuken geçerli olduğunu, KGS’nin imzalandığı tarihte 818 sayılı BK’nin geçerli olması sebebiyle 6098 sayılı TBK’nın 584. maddesinin uygulanamayacağını, ayrıca dava konusu kredide kefaleti bulunan diğer borçlu...Hazır Beton Madencilik İnş. Tar. ve Hay. Nak. Pet. Ür. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne davacının ortak olması sebebiyle bu durumun davacının kefalete rızası olduğunu gösterdiğini, TMK’nın 257. Maddesinin de davada uygulama yeri olmadığını, davacının eşi ile aralarında mal ortaklığı olduğuna dair bir iddiasının bulunmadığını, bu iddiayı ispatlar bir delilin de dosyaya sunulmadığını, mal ortaklığı sözleşmelerinin üçüncü şahıslar yönünden hüküm ifade etmesi için noterde düzenleme ve onaylama şeklinde yapılması gerektiğini, bu durumda davacı ile eşi arasında mal ortaklığı değil yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminin bulunduğunun kabul edilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dahili davalı ..., diğer dahili davalı ...’nun isteği üzerine krediye kefil olup kendi taşınmazlarını da ipotek ettirdiğini, bankanın ipotek işleminde ve kefalette eşinin rızası gerektiğine ilişkin bir uyarıda bulunmadığını, icra takipleri sebebiyle aile düzeninin bozulduğu, davalı bankanın kötü niyetli hareket ettiğini, bankanın kasten yasalara aykırı işlem yaptığını beyan etmiştir.
Dahili davalı ..., bankanın ipotek işleminde ve kefalette...’ın eşinin rızası gerektiğine ilişkin bir uyarıda bulunmadığını, alacaklarını tahsil edemediğinden borçlarını ödeyemediğini, bankanın uyarıda bulunması halinde kefalet ve ipotek işlemlerini yaptırmayacağını, kararın mahkemeye ait olduğunu beyan etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, banka ile dahili davalı ... arasında 24/05/2011 tarihli 1.000.000,00 TL bedeli Kredi Genel Sözleşmesi imzalandığı, dahili davalı ...’in krediye kefil olduğu, 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın 584 maddesinin kefalet sözleşme tarihi dikkate alındığında uygulama olanağının bulunmadığı gerekçesi ile, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Samsun Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kefaletin hükümsüzlüğü işlemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın 584/1 maddesine göre, eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.
Somut olayda, davalı ...’ın kefil olduğu sözleşmeler 24/05/2011 ve 30/06/2014 tarihlidir. İlk iki sözleşme 818 sayılı BK döneminde düzenlenmiş olup, sözleşme tarihi itibarıyla kefalet sözleşmesinde eşin rızasının bulunması gerektiğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığından, bu yöndeki mahkeme kararının gerekçesi yerindedir. Davalı banka tarafından dosyaya ibraz edilen sözleşmelerden bir tanesi ise 6098 sayılı TBK döneminde 30/06/2014 tarihinde imzalanmış olup, yasanın 584/1 maddesi gereğince anılan sözleşmedeki kefaletin geçerli olması için eş rızasının alınması gereklidir. Bu durumda, davalı ... aleyhine öncelikle davalı banka tarafından hesap kat ihtarnamesi gönderilerek icra takibi başlatıldığı, davacının da gönderilen ihtarname ve icra takibine ilişkin ödeme emriyle durumdan haberdar olarak iş bu davayı açtığı gözetilerek, mahkemece icra takip dosyası celp edilmek ve gerekirse banka kayıtları getirtilmek suretiyle hangi kredi sözleşmesi sebebiyle hesabın kat edilerek kefil davalı ... aleyhine takip başlatıldığı belirlenip, icra takibine konu edilen sözleşme tarihine göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenlerle temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 11/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.