Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/9893
Karar No: 2018/4174
Karar Tarihi: 31.05.2018

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/9893 Esas 2018/4174 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2016/9893 E.  ,  2018/4174 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle: müvekkilinin ... mahallesi 30013 ada 13, 14, 15, 16, 18, 19 ve 20 sayılı parsellerin maliki olduğunu, Orman Yönetimi tarafından bu parsellerin Devlet ormanı sınırları içerisinde kaldığını, özel mülkiyete konu olamayacağı nedeniyle ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/466 E. - 2011/160 K. sayılı dosyasında dava açtığını, davacı müvekkiline ait parsellerin tapusunun iptal edilerek orman olarak Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği, müvekkilinin iyi niyetli olduğunu mağdur olduğunu, davalının ilgili taşınmazların sicilinin tutulmasından sorumlu olduğunu, bu nedenlerle müvekkilinin zararına tapu sicilinin tutulmasından Devletin sorumluluğu çerçevesinde taşınmazların değerinin tespit edilerek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile her bir parsel için 5.000,00-TL"den toplam 35.000,00-TL"nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Mahkemece; davacının davasının kabulüne, 35.000,00.-TL"nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir
    Dava, TMK’nın 1007. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ... mahallesi 30013 ada 13, 14, 15, 16, 18, 19 ve 20 sayılı parsellerin ... mahallesi 837 ve 839 sayılı parsellerden geldiği, 837 parsel sayılı taşınmazın 11750 m² yüzölçümü ve tarla vasfıyla 1973 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucu ... adına tescilinden sonra intikal gördüğü ve 26/10/1998 tarihinde satışla davacıya geçtiği, 839 parsel sayılı taşınmazın ise 13550 m² yüzölçümü ve tarla vasfıyla 1973 yılında kadastro çalışmaları sonucu ... adına tescil edildiği, 1989 yılında yapılan satışla davacıya geçtiği, 837 ve 839 sayılı parsellerin önce tevhid sonra ifraz edildiği ve tazminat istemine dayanak olan 30013 ada 13, 14, 15, 16, 18, 19 ve 20 sayılı parsellerin sırası ile 175 m², 576 m², 598 m², 700 m², 551 m², 471 m² ve 84 m² yüzölçümleri ile davacı adına tapuda kayıtlı iken Orman Yönetimi tarafından açılan dava sonucu 30013 ada 13, 14, 15, 16, 18 ve 19 sayılı parsellerin ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/466 E. - 2011/160 K. sayılı kararı ile 3013 ada 20 parsel sayılı taşınmazın ise ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/422 E. - 2011/161 K. sayılı kararı ile orman vasfıyla Hazine adına tescillerine karar verildiği, anılan mahkeme kararların 13/09/2011 tarihinde kesinleştikleri, 09/10/2014 tarihinde ise eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
    4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir.
    Somut olayda, taşınmazlar davacı adına tapuda kayıtlı iken Oman Yönetimi tarafından açılan davalar sonucu taşınmazların tapuları iptal edildikten sonra eldeki dava açıldığından, zarar, tapu iptal ve tescil davalarının kesinleşerek taşınmaz mülkiyetinin elden çıktığı tarih olacaktır.
    Zararın meydana geldiği tarihe göre de tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Değerlendirme tarihi itibariyle taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
    Bakanlar Kurulunun Yargıtay tarafından benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, belediye veya mücavir alan sınırları içinde kalan taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun kabulü için uygulamalı imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmış olması esastır. Aynı karar uyarınca imar planında yer almayan bir taşınmazın, arsa sayılabilmesi için değerlendirme tarihi itibariyle, belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (Belediyece meskun olduğu için veya meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vs.) yararlanması ve meskun yerler arasında yer alması gerekir.
    Taşınmaz değerlendirme tarihi itibariyle belediye nazım imar planı içinde ise Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/1 sayılı kararı uyarınca, bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumu, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanakları, belediye merkezine uzaklığı, kullanım biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıkları da değerlendirilmek üzere araştırılmalıdır.
    Bu hususlar belediye başkanlığından ve su ve elektrik idarelerinden ve diğer ilgili merciilerden sorulup alınacak cevap yazılarına göre taşınmazın değerlendirme tarihinde (tapu iptali ve tescil davalarının kesinleştiği tarihte) arsa niteliğinde olup olmadığı saptanmalıdır.
    Mahkemece tapusu iptal edilen taşınmazın arsa olarak belirlenmesi halinde, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan DOP payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, üzerinde bina var ise Bayındırlık Bakanlığı resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan metrekare değerleri ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporunun da denetlenmesi, dava konusu taşınmazın ve emsal alınan taşınmaz/taşınmazların değerlendirme tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazın ise imar uygulaması yapılmamış arsa parseli olduğunun belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmesi, tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği arazi olarak belirlenir ise arazi niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, taşınmaz üzerinde meyve ağaçları varsa ağaçların cinsleri de dikkate alınmak suretiyle elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak tapu kapsamındaki taşınmazların değeri, tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği tarihe göre hesaplanmalı, taşınmazın varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerlendirme tarihine göre tespit ettirilmeli, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazların zemin değeri, üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınarak, tapu sahiplerinin oluşan gerçek zararlarının saptanması gerekmektedir.
    Somut olaya gelince; ormanlar özel mülkiyete konu olamayacak ise de tapu kütüğünün gerçek kişi adına oluşturulduğu, sonra satışlar ile davacıya geçtiği bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararlarının karşılanması gerektiği kuşkusuzdur. Davacının zararı, ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/466 E. - 2011/160 K. ve 2010/422 E. - 2011/161 K. sayılı kararların kesinleştiği 13/09/2011 tarihinde oluşmuş olup, mahkemece bu tarihin değerlendirme tarihi olarak esas alınması ve bu tarih itibari ile taşınmazların arsa ya da arazi olduğunun belirlenmesi gerekmektedir.
    Ne var ki; mahkemece iki kez keşif yapılmış, ilk keşif sonucu düzenlenen 25/06/2015 tarihli raporda bilirkişiler taşınmazların değerlendirme tarihi olan 13/09/2011 tarihi itibari ile arsa yada arazi vasfında olup olmadığını belirtmeden serbest piyasa rayicine göre m² değerlerini belirtmişler, 2. keşif sonucu düzenlenen 22/12/2015 tarihli bilirkişi raporunda ise taşınmazların arsa vasfında olduğu kabul edilerek ve emsal metodu kullanılarak değer belirlenmiş ise de, taşınmazların neden arsa olarak kabul edildiği açıklanmamış, mahkemece de taşınmazların 13/09/2011 tarihi itibari ile arsa mı arazi mi olduğu araştırılmamış ve nedeni açıklanmadan ilk bilirkişi raporuna dayanarak hüküm kurulmuştur.
    Bu durumda, mahkemece yukarıda açıklandığı şekilde davaya konu taşınmazların niteliğinin ve değerinin yönetimine uygun tespit edildiği söylenemez.
    Hal böyle olunca; çekişmeli taşınmazların tapu iptali ve tescil davasının kesinleştiği tarihte yukarıda açıklanan Bakanlar Kurulu kararı ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararı çerçevesinde arsa vasfında olup olmadığı yeniden araştırılmalı, taşınmazların bu ilkelere göre arsa niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde emsal incelemesi ve kıyaslaması yöntemiyle, arazi niteliğinde olduğunun saptanması halinde ise tarımsal gelir metoduna göre tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği tarihteki gerçek değeri tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma, inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 31/05/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi