Abaküs Yazılım
7. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/12379
Karar No: 2021/12105
Karar Tarihi: 30.09.2021

Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2021/12379 Esas 2021/12105 Karar Sayılı İlamı

7. Ceza Dairesi         2021/12379 E.  ,  2021/12105 K.

    "İçtihat Metni"



    2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa aykırı davranmak eyleminden kabahatli ... hakkında anılan Kanun"un 73/C maddesi uyarınca 235,00 Türk lirası idarî para cezası uygulanmasına dair Körfez Trafik Denetleme Büro Amirliğinin 09/09/2019 tarihli ve MA 44433888 sayılı idarî yaptırım karar tutanağına karşı... Cumhuriyet Savcısı ... tarafından yapılan başvurunun kabulü ile anılan idarî yaptırım kararının kaldırılmasına ilişkin... Sulh Ceza Hâkimliği"nin 10/03/2020 tarihli ve 2020/641 değişik iş sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığı"ndan verilen 27/08/2020 tarihli kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16.09.2020 tarihli ve KYB. 2020-76117 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
    Mezkür ihbarnamede;
    1-5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 27/3. maddesinde "Başvuru, bizzat kanunî temsilci veya avukat tarafından sulh ceza mahkemesine verilecek bir dilekçe ile yapılır. Başvuru dilekçesi, iki nüsha olarak verilir." şeklinde yer alan düzenleme karşısında, 2918 sayılı Kanuna aykırı davranmak eyleminden dolayı... hakkında anılan idarî yaptırım karar tutanağının düzenlenmesi ve... Adliyesinde Cumhuriyet savcısı olarak görev yapan muterizin taraf sıfatı bulunmadığı gözetilerek başvurunun usulden reddine karar verilmesi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde,
    2-5326 sayılı Kanunun 6, 22/4 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 12. maddeleri uyarınca kabahat eylemi hakkında idari yaptırım kararı veren Körfez Trafik Denetleme Büro Amirliğinin bulunduğu yer mahkemelerinin kabahatlinin başvurusunu incelemekle yetkili ve görevli olması karşısında, yetkisizlik kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, başvurunun esastan incelenerek yazılı şekilde karar verilmesinde,
    3-5326 sayılı Kanun"un, "Başvurunun incelenmesi" başlıklı 28. maddesindeki "(2) Başvurunun usulden kabulü hâlinde mahkeme dilekçenin bir örneğini ilgili kamu kurum ve kuruluşuna tebliğ eder.(3) İlgili kamu kurum ve kuruluşu, başvuru dilekçesinin tebliği tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde mahkemeye cevap verir. (4) Mahkeme, başvuruda bulunan kişilere cevap dilekçesinin bir örneğini tebliğ eder; talep üzerine veya re"sen tarafları çağırarak belli bir gün ve saatte dinleyebilir....(7) Mahkeme ilgilileri dinledikten ve bütün delilleri ortaya koyduktan sonra aleyhinde İdarî yaptırım kararı verilen ve hazır bulunan tarafa son sözünü sorar. Son söz hakkı, aleyhinde İdarî yaptırım kararı verilen tarafın kanunî temsilcisi veya avukatı tarafından da kullanılabilir. Mahkeme son kararını hazır bulunan tarafların huzurunda açıklar." hükmüne aykırı olarak, kabahatlinin, idarî para cezasının iptali istemli başvurusuna istinaden mahkemece, ilgili kamu kurumundan gerekli olan tüm evraklar getirtilip inceleme ve araştırma yapılmadan ve başvuruda bulunan kabahatliye cevap dilekçesinin bir örneği tebliğ edilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
    Gereği görüşülüp düşünüldü:
    Dairemizin emsal kararlarında da belirtildiği üzere;
    Hakim ve savcıların kabahat oluşturan eylemlerinin, 2802 sayılı Kanun kapsamında "kişisel suç" olarak değerlendirildiği, hakim ve savcıların kabahat oluşturan eylemleri nedeniyle uygulanması gereken idari yaptırım kararlarının, 5236 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 22. maddesi gereği, kabahatin ve idari yaptırımın düzenlendiği ilgili Kanunda yetkili olduğu yazılı "idari makam veya mercilerce" değil, 2802 sayılı Kanun"un 93. maddesinde yazılı kişisel suçlar hakkında karar vermeye yetkili adli yargı makam ve mercilerince uygulanması gerektiği,
    Hakim ve Savcıların kabahat oluşturan eylemleri nedeniyle, idari makam veya mercilerce düzenlenen idari yaptırım kararlarının, idari işlemlerin yetki unsuru açısından sakat - geçersiz (yok hükmünde) olacağı, ancak yetkisiz idari makam veya mercilerce uygulanan söz konusu tutanakların kabahat oluşturduğu iddia edilen bir olayı tespit eder mahiyette olduklarından şekli anlamda geçerliliği olan bu tutanakların, icrai anlamda sonuç doğurmaması için her halde ve öncelikle adli yargı mercileri tarafından iptaline karar verilmesi gerektiği, şayet tutanakla tespit edilen olay, idari yaptırım uygulanmasını gerektiriyorsa, kabahatli yargı mensubunun statüsüne göre 2802 sayılı Kanun"da yazılı öngörülen yetkili adli makamlar tarafından ve yine adı geçen Kanundaki koşullarda, kabahatli hakim ve savcılar hakkında da idari yaptırım kararının verilmesinin hukuk devletinin bir gereği olduğu tartışmasızdır.
    a-) Kanun yararına bozmaya talebinin "1-" numaralı bozma nedeninde yazılı "başvuru hakkı" yönünden incelenmesinde;
    5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun "Başvurunun incelenmesi" başlıklı 28. maddesi;
    "(1) Başvuru üzerine mahkemece yapılan ön inceleme sonucunda;
    a) Yetkili olmadığının anlaşılması halinde dosyanın yetkili sulh ceza mahkemesine gönderilmesine,
    b) Başvurunun süresi içinde yapılmadığının, başvuru konusu idarî yaptırım kararının sulh ceza mahkemesinde incelenebilecek kararlardan olmadığının veya başvuranın buna hakkı bulunmadığının anlaşılması halinde, bu nedenlerle başvurunun reddine,
    c) (a) ve (b) bentlerinde sayılan nedenlerin bulunmaması halinde başvurunun usulden kabulüne,
    Karar verilir.
    (2) Başvurunun usulden kabulü halinde mahkeme dilekçenin bir örneğini ilgili kamu kurum ve kuruluşuna tebliğ eder..." hükümlerini içermektedir.
    Buna göre, yer yönünden yetki hususu, Sulh Ceza Hakimliğince incelenmesi gereken ilk ve en önemli husus olmakla birlikte, 5326 sayılı Kanun"a göre, bu usul kuralının diğerlerinden önce incelenmesi ve yetkili olunması halinde diğer hususlara girilmesi, nihayetinde başvuruda usulen bir eksiklik yoksa esaslı incelemeye geçilmesi gerektiği açıkça hüküm altına alınmıştır.
    Kabahate konu aracı kendisinin kullandığını beyan (ikrar) eden ve aracın trafik tescildeki kaydını da kabahatten üç gün sonra kendi adına tescil ettirdiğini ispatlayan başvuran hakkında; 2918 sayılı Kanunun 116. maddesi dolayısıyla araç plakasına idari para cezası kesilmiştir. Uyuşmazlığa konu idari yaptırım karar tutanağında, ihlal edilen kural olarak belirtilen ve adı geçen Kanun"un 73. maddesinde yazılı "tedbirsiz ve saygısız araç sürme" eyleminin faili, trafikte bu şekilde araç süren sürücülerdir.
    2918 sayılı Kanun"un 116. maddesi, kabahati işleyenin kimliğinin tespit edilemediği durumlarda, aracı süren kişinin araç sahibi olarak kabul edilmesi gerektiğini ortaya koyan ve doktrinde "kanuni karine" olarak tanımlanan bir kuraldır. 5326 sayılı Kanun"da açıkça düzenlenmemiş ise de; Dairemizin emsal kararlarında da belirtildiği üzere; 5237 sayılı TCK"nun
    "genel hükümler" bölümünde yer alan 20. maddesinde düzenlenen "ceza sorumluluğunun şahsiliği" ilkesi, TCK"nun 5. maddesi kapsamında "özel kanunlarda açıkça hüküm bulunmayan hallerde" uygulanmalıdır. Ancak yukarıda bahsedilen kanuni karinenin aksinin iddia edildiği durumlarda, karineden daha üst düzeyde hukuken itibar edilebilir ve yan delillerle de desteklenebilir bir delilin var olması gerekmektedir. Yegane amacı maddi gerçekliğe ulaşmak olan ceza muhakemesi hukukunda; ikrar (kabul) beyanının, cezai sorumluluğun belirlenmesi açısından itibar edilebilen ve diğer delillerle eşdeğer nitelikte bir delil olduğu, ancak her durumda gerçekliği kesin bir şekilde ispatlanamayan bir fiili durumun tespiti için emare (işaret) olarak tanımlanan "karine"den üstün tutulması gereken bir delil olduğu tartışmasızdır.
    5326 sayılı Kanunun 27/3. maddesinde başvurunun nasıl yapılacağının düzenleme altına alındığı, bu hususta başvuru hakkına dair bir sınırlayıcı hüküm konulmadığı, ilgili maddenin idari yargılama usulü benzeri bir değerlendirme ile "taraf sıfatı" veya "husumet" açısından değil, ceza muhakemesi hukukunda, "uygulanan cezai yaptırıma karşı kanun yollarına başvuru hakkı" çerçevesinde yorumlanması gerekeceği, kabahatler karşılığında uygulanan idari para cezaları bakımından Sulh Ceza Hakimliğinin yargı yolu bakımından görevli olarak belirlenmesinin amacının da bu esas üzerine bina edildiği değerlendirilmiştir. Ancak, bu değerlendirme şüphesiz işlenen kabahatle ilgili - ilgisiz herkesin idari para cezasına karşı başvurabileceği sonucunu doğurmamaktadır. İdari para cezasına karşı, kabahatle ilgisini ispatlayan herkesin, somut delillerini ortaya koymak kaydıyla, başvuru hakkına sahip olduğu değerlendirilmiştir.
    Başvuruya konu idari yaptırım tutanağının iptali için başvuran kişinin, kabahati işlediğini ikrar (kabul) etmesi, dosyada mevcut diğer delillerle birlikte değerlendirilmesi gereken bir durum olmakla birlikte, idari yaptırım tutanağının aracın sürücüsünün tespit edilemediği durumlarda araç plakasına düzenlenmesi hallerinde, Kanun"da yazılı karineyi tersine çevirebilecek nitelikte bir delil olarak kabul edilebilir.
    Bu nedenle, idari para cezasının iptaline karar veren yetkisiz (Bitlis) Sulh Ceza Hakimliğinin kararının öncelikle yetki yönünden değerlendirilmesi, bu hususta yetkili olsaydı başvuru hakkı yönünden esas hakkında incelemeye geçilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
    Somut uyuşmazlıkta, ihlali yapan ve kabahate konu fiili gerçekleştiren kişinin kendisi olduğunu beyan eden kişinin, bizzat kendisi veya temsilcisi vasıtasıyla yada araç sahibi ile birlikte idari yaptırım tutanağının iptali için başvurma hakkı bulunup bulunmadığını inceleme ve takdir yetkisinin, dosyayı somut diğer delillerden hareketle inceleyip bu hususta bir karar vermeye yetkili ve görevli Sulh Ceza Hakimliğinin takdirinde olduğu, somut başvuru diğer delillerle birlikte değerlendirildiğinde, tutanakta adı geçmeyen ve kimliği tespit edilemeyen sürücünün başvuru hakkının bulunduğu, öte yandan ilgili Sulh Ceza Hakimliğince yanılgılı değerlendirme ile bir sonraki hususun da atlanarak esastan incelmemeye girildiği, kararı veren mahkeme yetkili olsaydı dahi "başvuru hakkı" yönünden verilen kararda isabetsizlik olmayacağı anlaşılmakla,
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma ihbarnamesi, "1-" numaralı "başvuru hakkı" yönünden yerinde görülmediğinden, kanun yararına bozma talebinin yukarıda yazılı açıklamalar ışığında, bu sebeple REDDİNE,
    b-) Kanun yararına bozmaya talebinin "3-" numaralı bozma nedeninde yazılı "ilgili idarenin savunmasının alınmasının zorunlu olduğu" yönünden incelenmesinde;
    Yukarıda yazılı açıklamalar ışığında, ilgili idareden savunma istenmesi için 5326 sayılı Kanun"un 28/2. maddesi uyarınca işin esasına girilmesi gerektiği, ancak savunmanın sadece yetkili Sulh Ceza Hakimliğince istenebileceği açıktır.
    Kanun yararına bozmaya konu edilen somut uyuşmazlıkta, kararı veren Sulh Ceza Hakimliğinin yetkili olmadığı, kanun yararına bozma istemlerinin kararın verildiği anda ilgili adli
    yargı mercilerince uygulanan usul kurallarına göre değerlendirilmesi gerektiği, gelinen aşamada idarenin savunmasının istenmemesi nedeniyle verilecek bir bozma kararının sonuç doğurmayacağı değerlendirilmekle birlikte,
    Somut uyuşmazlıkta, zaten yetkisiz olduğu anlaşılan... Sulh Ceza Hakimliği"nce, idari para cezasını uygulayan ... idari makamlarına savunma için dilekçenin bir örneğinin gönderilmesinin söz konusu olmadığı, yukarıda ayrıntıları verilen somut uyuşmazlığın özellikleri göz önüne alındığında, şayet başvuran hakkında bir işlem yapılması takdir edilirse, idarenin savunmasının alınması gerektiği hususunun bu aşamada değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla,
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma ihbarnamesi, "3-" numaralı "idarenin savunmasının alınmasının zorunlu olduğu" yönünden yerinde görülmediğinden, kanun yararına bozma talebinin yukarıda yazılı açıklamalar ışığında, bu sebeple REDDİNE,
    c-) Kanun yararına bozmaya talebinin "2-" numaralı bozma nedeninde yazılı "başvuru hakkı" yönünden incelenmesinde;
    5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun "Başvurunun incelenmesi" başlıklı 28/1-a maddesi uyarınca, Bitlis Sulh Ceza Hakimliğince, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 22/4. maddesi uyarınca "yer yönünde yetkili" olunmadığından bahisle, öncelikle adı geçen Kanun"un 28/1-a maddesi uyarınca "dosyanın yetkili (Kocaeli) Sulh Ceza Mahkemesi"ne (Hakimliğine)" gönderilmesine karar vermesi gerekirken, başvurunun usulden kabulü ile esası hakkında inceleme yaparak, hakkında idari yaptırım uygulanan kabahatlinin 2802 sayılı Kanuna tabi olduğu gerekçesiyle idari yaptırım kararının kaldırılmasına karar vermesinde hukuka uygunluk bulunmadığı anlaşılmakla,
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği, "2-" numaralı nedenle yerinde görüldüğünden, kanun yararına bozma talebinin kabulüyle, Bitlis Sulh Ceza Hakimliği"nin 10.03.2020 tarihli ve 2020/641 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nun 309/4-c maddesi uyarınca, aleyhte sonuç doğurmamak ve yeniden yargılamayı gerektirmemek üzere; kanun yararına BOZULMASINA, 30.09.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi