Esas No: 2022/6231
Karar No: 2022/8763
Karar Tarihi: 02.11.2022
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/6231 Esas 2022/8763 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi, karşılıklı boşanma davasında erkeğin kusurlu olduğuna karar verilmesine ve kadının lehine boşanmanın ferilerine hükmedilmesine dair ilk derece mahkemesinin kararını incelemiş ve erkeğin kusur belirlemesine dair istinaf itirazlarını esastan reddetmiştir. Ancak, davalı-davacı erkeğe yüklenen kusurlu davranışlarını içeren tanık beyanı sebep ve saiki açıklanmayan soyut bir beyan olarak değerlendirilmiştir. Bu nedenle, erkeğe kusur yüklenmesi doğru bulunmamış ve boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kusurlu bir davranışı ispatlanamamıştır. Aksine, kadının aile ekonomisini tehlikeye düşüren davranışları nedeniyle kadın tam kusurlu kabul edilmiştir. Bu nedenle, erkeğin boşanma davası kabul edilirken, kadının boşanma davası reddedilmiştir.
Kanun Maddeleri: Boşanma Hükmü (TMK m.166), Kusur (TMK m.174)
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı erkek tarafından her iki dava ve her iki davadaki feriler yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Taraflar arasında görülen evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı karşılıklı boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda; ilk derece mahkemesince -erkeğin tam kusurlu olduğundan bahisle- erkeğin davasının reddine ve kadının davasının kabulüne karar verilerek kadın lehine boşanmanın ferilerine hükmedilmiştir. Davalı-davacı erkek, hükme karşı her iki dava yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuş ve bölge adliye mahkemesince erkeğin aleyhine hükmedilen manevi tazminat dışındaki istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Hüküm, erkek tarafından yukarıda belirtilen nedenlerle temyiz edilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararında, erkeğin eşine kötü davranışlar sergilediği, içki içip sıkıntı çıkardığı, evlilik birliği sorumluluklarını yerine getirmediği ve böylece tam kusurlu olduğuna hükmedilmiş ve bölge adliye mahkemesi de erkeğin kusur belirlemesine dair istinaf itirazlarını esastan reddetmiştir.
Davalı-davacı erkeğe kusur olarak yüklenen “eşine kötü davrandığı ve içki içip sıkıntı çıkardığı” kusurlu davranışlarına ilişkin kadın tanığının ifadesi sebep ve saiki açıklanmayan soyut bir beyandır. Yine, tanık beyanında evi kadının geçindirdiği ve erkeğin desteğinin olmadığı belirtilmişken, aynı beyanda gemi adamı olarak çalışan erkeğin maaşından bir kısmını ihtiyaçlarına ayırdığı ve kalanı da eşine gönderdiği belirtilmiştir. Bu itibarla, erkeğe kusur olarak yüklenen “evlilik sorumluluklarını yerine getirmediği” vakıasına dair tanık beyanı çelişkilidir. Dosya kapsamındaki banka belgeleri ile taraf ve tanık beyanlarından evliliğin fiilen çok kısa sürdüğü, erkeğin maaşının bir kısmını eşine gönderdiği, kadının aynı zamanda butik işletip gelir elde ettiği ve erkeğin arabasının satışından elde edilen parayı da aldığı anlaşılmıştır. Bu nedenle, erkeğe evlilik sorumluluklarını yerine getirmediği vakıasının kusur olarak yüklenmesi doğru bulunmamıştır. Boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen olaylarda davalı-davacı erkeğin kusurlu bir davranışı ispatlanamamıştır.
Davalı-davacı erkek dilekçelerinde kendisinin gemi adamı olarak ülke dışında çalıştığını, gelirini eşine gönderdiğini, eşinin aynı zamanda butik işlettiğini, eşine arabasını satması için vekâlet verdiğini ve arabanın parasını da onun aldığını ancak eşinin buna rağmen birikmiş kira borçları ve hakkında icra takipleri olduğunu belirterek boşanma kararı verilmesini talep etmiştir. Dosya kapsamındaki banka belgeleri ve tanık ifadelerinin tetkikinden erkeğin yurtdışında çalışırken gelirinin bir kısmını kadına gönderdiği, kadının aynı zamanda butik işletip gelir elde ettiği, erkeğin eşine arabasının satılması için vekâlet verdiği ve arabanın satış parasının da kadına ödendiği anlaşılmıştır. Kadın, dilekçelerinde sekiz aylık birikmiş kira borcu olduğunu belirtmiş ve dosya içeriğinde kadın aleyhine, birinde erkeğin de kefil olduğu, birden fazla icra takibinin olduğu anlaşılmıştır. Kadın, gönderilen paraları erkeğin borçlarına harcadığını mesaj kayıtları ve dekontlarla ispatlayacağını belirtmiş
ancak dosyaya bunları sunmamıştır. Davacı-davalı kadınının aile ekonomisini tehlikeye düşürecek derecede borçlandığı, kazancını nereye harcadığını ve borçlarının sebebini açıklamayarak ekonomik ... sarsıcı davranışlar sergilediği anlaşılmıştır.
Yukarıda izah edilen nedenlerle, davalı-davacı erkeğin kusurlu bir davranışı ispatlanamamıştır. Boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen olaylarda aile ekonomisini tehlikeye düşürecek derecede borçlanan, kazancını nereye harcadığını ve borçlarının sebebini açıklamayarak ekonomik ... sarsıcı davranışlar sergileyen kadın tam kusurludur. Bu itibarla erkeğin tam kusurlu, kadının kusursuz kabul edilmesi doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
2-Boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen olaylarda davacı-davalı kadın tam kusurlu olduğundan kadının boşanma davasının reddi ile erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği halde yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamış ve hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1.) ve (2.) bentlerde gösterilen sebeplerle bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre her iki dava hakkında yeniden hüküm kurulması gerekeceğinden sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 02.11.2022 (Çar.)