18. Hukuk Dairesi 2016/6467 E. , 2016/9883 K.
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, tedavi amaçlı kişisel koruma kararı talep edilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dava dilekçesinde, davacının kızı ...’nun Türk Medenî Kanununun 432. maddesi gereğince korunması amacıyla re’sen gerekli önlemin alınarak Kanunda belirtilen ilgili kurumlara yerleştirilmesi yönünde karar alınması istenilmiş; mahkemece, duruşma açılmaksızın yapılan inceleme sonucu, dava reddedilmiştir.
Türk Medeni Kanununun 432. maddesinde; "akıl hastalığı, akıl zayıflığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, ağır tehlike arz eden bulaşıcı hastalık veya serserilik sebeplerinden biriyle toplum için tehlike oluşturan her ergin kişinin kişisel korunmasının başka şekilde sağlanamaması halinde, tedavisi, eğitimi veya ıslahı için elverişli bir kuruma yerleştirileceği veya alıkonulabileceği" hükme bağlanmış, aynı hükmün devamında "Görevlerini yaparlarken, bu sebeplerden birinin varlığını öğrenen kamu görevlilerinin, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorunda oldukları" belirtilmiştir. Aynı Kanunun 436. maddesinde, koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanmasında uygulanacak usul kuralları, 437. maddesinde de yargılama usulü gösterilmiştir.
Bu kanuni düzenlemelere göre; ergin bir kişinin korunması amacıyla özgürlüğünün kısıtlanabilmesi için; akıl hastalığı, akıl zayıflığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, ağır tehlike arz eden bulaşıcı hastalık veya serserilik sebeplerinden biriyle toplum için tehlike oluşturması, kişisel korunmasının da başka şekilde sağlanamamasının gerçekleşmesi gerekir. .... kişinin bu madde gereğince, tedavisi, eğitimi veya ıslahı için elverişli bir kuruma yerleştirilebilmesi veya kurumda alıkonulabilmesi için, kısıtlı olması veya olmaması önem taşımaz. Kısıtlı olmamasına rağmen, maddede sayılan sebeplerden biri varsa, toplum için tehlike oluşturan bu kişiler, tedavisi, eğitimi veya ıslahı için bir kuruma yerleştirilebilir veya kurumda alıkonulabilir. Şu halde, ergin kişi kısıtlanmamış olsa bile, şartların varlığı halinde korunması amacıyla özgürlüğünün kısıtlanması yoluna gidilebilir. Bu yola gidilebilmesi için Kanunda iki temel şart öngörülmüştür. Bunlardan birincisi;
maddede sayılan hallerin varlığına bağlı olarak ergin kişinin toplum için tehlike oluşturması; diğeri ise, kişisel korunmasının başka türlü sağlanamamasıdır. Maddede sayılan hallerin varlığına rağmen ergin kişinin korunması için yasal başka imkanlar varsa, özgürlüğünün kısıtlanmasına karar verilemez. Böyle bir durumda vesayet makamı, kişisel korunmasını sağlayacak diğer imkanları kararında gösterir ve özgürlüğün kısıtlanması isteğini bu sebeple reddeder. Aksi durumda, kişinin korunması amacıyla, ne için (tedavisi, eğitimi veya ıslahı) olduğunu da belirtmek suretiyle, kuruma yerleştirilmesine veya alıkonulmasına, eş değiyişle özgürlüğünün kısıtlanmasına karar verecektir. O halde, sayılan hallerin mevcut olup olmadığı, toplum için tehlike oluşturup oluşturmadığı, oluşturuyor ise, kişinin korunmasının başka türlü sağlanıp sağlanamayacağı, ayrıntılı bir araştırma ve inceleme yapılmasını ve ilgili kişilerin dinlenmesini (TMK. m. 437/3) gerektirir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 320/1’nci maddesine göre, basit usule tabi davalarda taraflar duruşmaya davet edilmeden dosya üzerinden karar verilebilmesi için, bunun kanunen mümkün olması gerekir. Oysa, ergin kişinin korunması amacıyla özgürlüğünün kısıtlanması, basit yargılama usulüne tabi (TMK. m. 437/1) olmakla birlikte, Türk Medeni Kanununun 436"nci maddesinde gösterilen özel usul kuralları ve 437/1. madde hükmü gözetildiğinde; taraflar davet edilmeden duruşma açılmaksızın karar verilebilecek işlerden değildir. Bu bakımdan, taraflar davet edilerek incelemenin duruşmalı yapılması gerekir. Öyleyse mahkemece yapılacak iş; tarafları duruşmaya davet etmek, delillerini sunmalarını sağlamak, gerekirse resen araştırma yapmak ve hasıl olacak sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir. Açıklanan hususlar gözetilmeden hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 20.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.