Esas No: 2018/9189
Karar No: 2022/148
Karar Tarihi: 06.01.2022
Danıştay 6. Daire 2018/9189 Esas 2022/148 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2018/9189 E. , 2022/148 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2018/9189
Karar No : 2022/148
TEMYİZ EDENLER: I- (DAVACILAR)
… Mirasçıları
- …, - …, - …,
- …, - …, - …
- …, - …, - …
VEKİLİ : Av. …
II- ( DAVALI)
… Belediye Başkanlığı-…
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF : I- (DAVALI) … Belediye Başkanlığı
II- (DAVACILAR)…Mirasçıları
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İstanbul ili, Bağcılar ilçesi, …Mevkii, eski … pafta, …parsel sayılı taşınmazın bulunduğu alanda … tarih ve … sayılı Bağcılar Belediye Encümeni kararı ile yapılan parselasyon neticesinde uğranıldığı ileri sürülen 700.000,00-TL maddi zararın (taşınmazın ve üzerindeki binanın bedeline karşılık olarak) yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:…, sayılı kararda; bölgenin ilk imar planında kısmen 7 ve 8 m'lik yolda, kısmen de komşu parseller ile tevhit şartlı ayrık nizam 4 kat yapılaşma koşullarında konut alanında kalan dava konusu 166 m2'lik taşınmazın, … tarih ve … sayılı Bağcılar Belediye Encümen kararı ile 2981 sayılı Kanunun uyarınca parselasyona tabi tutulması sonucunda 39,29 m²'lik kısmının düzenleme ortaklık payı (DOP) olarak kesildikten sonra kalan 126,71 m²'lik kısmının, imar planı, zemin ve fiili kullanım durumu sebebiyle kıymet takdir komisyonunun … tarih ve … sayılı raporu ile bedele dönüştürülmesine karar verildiği ve taşınmazın kıymet tespitinin yapıldığı, bu aşamadan sonra idarece taşınmazla ilgili herhangi bir işlem yapılmaması üzerine iş bu davanın açıldığı, davacıya ait taşınmazın DOP kesintisinden arta kalan kısmının kamuya ayrıldığının ya da başka bir kişiye tahsis edildiğinin açıkça ortaya konulmadığı, davacıların uğradıklarını iddia ettikleri maddi zararın ortaya konulması ve davacıların halen fiili kullanımında bulunduğu ileri sürülen yapının halihazırdaki durumunun tespiti amacıyla keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ise de verilen süre içerisinde davacılar tarafından keşif harcı ve bilirkişi avansının yatırılmadığı ve meydana geldiği iddia edilen zararın ispat külfetinin davacılarda bulunduğu hususları dikkate alınarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İdari Dava Dairesince verilen kararda; davacıların maliki olduğu taşınmazın büyük kısmını yol alanı olarak belirleyen ıslah imar planı doğrultusunda 1997 yılında yapılan parselasyon sonucunda parselden 39,29 metrekarelik kısmın DOP olarak alındığı, kalan 126,71 metrekarelik kısmın ise dağıtım cetvellerinden de görüleceği üzere başka bir parsele aktarılmadan ve de bedele dönüştürülüp davacılar lehine ipotek kurulmadan olduğu gibi bırakılarak davacıların parselinin yok edildiği, her ne kadar dosya içeriğinde bedele dönüştürmeye yönelik kıymet takdir raporu bulunmakta ise de bu işlem sonrasında söz konusu tutarın davacılara doğrudan ödendiğine ya da davacılar lehine tapuda ipotek tesis edildiğine dair herhangi bir bilgi ve belgenin davalı idarece dosyaya sunulamadığı, dolayısıyla davacıların 126,71 metrekarelik hak edişinin yok edilmesi nedeniyle maddi olarak zarara uğradığı, bu zararın hangi tutarda olduğu ile ilgili hususun taşınmazın değerinin tespitine bağlı olduğu, bu hususun ise bilimsel ve teknik incelemeyi gerektirmesi nedeniyle söz konusu taşınmazın değerinin tespitine yönelik olarak Bölge İdare Mahkemesince yerinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazın tüm özellikleriyle, içerisinde bulunduğu bölge ve mahalli karakteri, parselin yüz ölçümü ve şekliyle imar durumuna göre yapılaşabilme kabiliyeti, ana ulaşım arterleri ve çevre merkezlerle birlikte idari, eğitim ve sağlık kurumlarına olan yakınlığı, kentsel alt yapı hizmetlerinden yararlanabilirliği, bölgeye olan iskan talebi, mevzut yapılanma koşulları ve bu taleple oluşan serbest piyasadaki alım/satım rayiçleri, dava tarafları ile çevre sakinlerinin beyanı, dosya muhtevası belgelerin tamamı incelenerek, 19/03/2009 değerlendirme tarihindeki net arsa metrekare fiyatı 2.900-TL/ m2 olarak tespit ve takdir edildiği, bu kapsamda taşınmaz değeri 367.459-TL olarak hesap ve tespit edildiği, davanın konusunun parselasyondan kaynaklı tazminat davası olduğu, parselasyon işleminin zemine ilişkin olup üstündeki yapıları kapsamaması sebebiyle taşınmaz üzerindeki yapının dikkate alınmadan arsa değerinin hesap edilmesinin hukuka uygun olduğu, eşitlik ilkesi gereği imar uygulaması yapılan alanda bulunan tüm parsellerden eşit oranda DOP kesilmesi gerektiğinden davacının parselinden de DOP kesilmesi nedeniyle tazminata esas metrekarenin DOP düşüldükten sonra hesaplanmasının doğru bir yaklaşım olduğu, bu durumda, davacıların imar uygulaması neticesinde uğradığı zararın bilirkişi incelemesi sonucunda 367.459-TL olduğu tespit edildiğinden, bu tutara davanın açıldığı ilk tarih olan 19/03/2009 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz ile birlikte davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle bu açıdan davanın kabulü ile kalan 332.541-TL yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :
Davacı tarafından; Bilirkişi raporunun taraflara tebliğ üzerine davacılar tarafından, arsanın DOP'dan önceki 166 m2 olması nedeniyle bu yüzölçüm üzerinden hesap yapılması gerektiği, ayrıca değer tespitinde taşınmaz üzerindeki yapının dikkate alınması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından; keşif ve bilirkişi ücreti davacı tarafından yatırılmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği, bilirkişi incelemesine esas alınan emsal değerlerinin gerçeği yansıtmadığı, taşınmazın arka sokakta yer alması nedeniyle emsal alınan taşınmazlardan daha değersiz olduğu, taşınmaz bedelinin çok yüksek belirlendiği ileri sürülmektedir.
SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı tarafından; davalının temyiz istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Davalı tarafından; savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ…'IN DÜŞÜNCESİ: Davalı idarenin temyiz isteminin reddine, temyize konu kararın, 367.459-TL tutarındaki maddi zararın tazmini isteminin kabulüne yönelik kısmının onanmasına, davacıların temyiz isteminin, taşınmazdan DOP olarak kesilen miktara ilişkin kısmının reddine, kararın bu kısmının onanmasına, davacı temyiz isteminin taşınmaz üzerinde yer alan bina bedeline ilişkin kısmının kabulüne, kararın bu kısmının bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacıların miras yoluyla hisseli maliki oldukları, İstanbul ili, Bağcılar ilçesi, … Mevkii, eski …pafta, … parsel sayılı, 166 m² büyüklüğündeki taşınmazın bulunduğu alanda … tarih ve … sayılı Bağcılar Belediye Encümeni kararı ile 2981 sayılı Kanun uyarınca yapılan parselasyon neticesinde davacı taşınmazından 39,29 m2 DOP kesildikten sonra kalan 126,71 m²'lik hak edişin tamamı bedele çevrilmiştir. Ancak, dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; anılan parselasyon işleminin davacıya tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır.
Öte yandan, bu işleme istinaden kıymet takdir komisyonunun … tarih ve … sayılı raporu ile bedele dönüştürülmesine karar verilen taşınmazın kıymet tespiti yapılmış ise de davalı idare tarafından, bu bedelin davacıya ödendiğine ilişkin bilgi belge sunulamadığı veya bedelin ödenmesi için davacı tarafından belediyeye başvuruda bulunulması gerektiğine ilişkin olarak davacıya herhangi bir tebligat yapılmadığı anlaşılmaktadır. Diğer bir deyişle, 166 m2 olarak parselasyona dahil edilen uyuşmazlık konusu taşınmaz nedeniyle davacıya herhangi bir tahsis yapılmadığı gibi bedele çevrilerek tapudan terkin edilen taşınmazdan kaynaklanan hak edişin karşılığı olan tutarın da ödenmediği görülmektedir.
Bu zararın tazmini istemiyle davacı tarafından adli yargıda açılan davada, … Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında görülen 25/06/2009 tarihli celsede davalının görev itirazının reddine karar vermiştir. Davalı idare tarafından, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle Danıştay Başsavcılığına başvuruda bulunulması üzerine Danıştay Başsavcılığınca, davanın görüm ve çözümünün idari yargının görevine girdiği gerekçesiyle, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmış ve görev konusunun incelenmesi Uyuşmazlık Mahkemesinden istenmiştir.
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünce yapılan inceleme neticesinde verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacıların imar planında yolda kalan ve 2981 sayılı Yasanın 10/c maddesi uyarınca bedele dönüştürülen taşınmazının bedelinin tahsili isteminden kaynaklanmakta olan uyuşmazlığın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Bunun üzerine …Asliye Hukuk Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, davacılar tarafından, taşınmazın ve üzerinde bulunan binanın bedeline karşılık olarak uğranıldığı ileri sürülen 700.000,00-TL zararın yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinin son fıkrasında, “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” hükmü düzenlenmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-b maddesinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
2981 sayılı Yasanın "Tapu verme" başlıklı 10. maddesinin c) fıkrasında; "İmar mevzuatına aykırı bina yapılmış, hisseli arsa ve araziler veya özel parselasyona dayalı arazilerde, imar adası veya parseli olabilecek büyüklükteki alanlarda, binalı veya binasız arsa ve arazileri birbirleriyle, yol fazlalarıyla veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerle birleştirmeye bunları yeniden ada ve parsellere ayırmaya, yapılara yeniden doğan imar ada veya parseli içinde kalanları yapı sahiplerine, yapı olmayanları diğer hisse sahiplerine müstakil veya hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre vermeye, bunlar adına tescil ettirmeye ve tescil işlemi dışında kalanların hisselerini 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa göre tespit edilecek bedeli peşin ödenmek veya parsel sahipleri aleyhine kanuni ipotek tesis edilerek, tapu sicilinden terkin ettirmeye belediye veya valilikler resen yetkilidir. Belediye veya valiliklerin talebi halinde bu yetkiler kadastro müdürlüklerince de kullanılır." hükmü yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
A- Davalı idarenin temyiz istemi yönünden;
Yukarıda anılan 2981 sayılı Kanunun 10. maddesi, ıslah imar planı uyarınca yapılan uygulamalarda, zorunlu hallerde, düzenlemeye dahil edilen taşınmazın bedele dönüştürülmesine cevaz vermektedir.
2981 sayılı Yasa uyarınca yapılan parselasyon işleminde, tahsis ve dağıtımda kolaylık sağlanması adına düzenlemeye giren taşınmazdan DOP kesildikten sonra küçük bir kısmın bedele çevrilmesi mümkün ise de parsel malikinin hak edişinin bir imar parseli oluşturabilecek büyüklükte olmasına rağmen tahsis yapılmaksızın bedele çevirme yoluyla davacı mülkiyetinden terkin edilmesinin, teknik ve hukuki bir sebebe dayanmaması halinde hukuka aykırı olduğu, diğer bir ifadeyle, taşınmazın bedele çevrilerek tahsise konu edilmeksizin bedeli doğrudan malike ödenen kısmı bakımından müdahalenin orantılı olması gerektiği Dairemizin yerleşik içtihatlarındandır.
Uyuşmazlıkta ise; parselasyon işlemi neticesinde davacı taşınmazı karşılığında davacıya imar parseli tahsisi yapılmadığı gibi tamamı bedele çevrilen davacı hak edişinin 2981 sayılı Yasaya aykırı olacak biçimde davacıya ödenmediği görüldüğünden davacının mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin ölçülülük ilkesine aykırı olması nedeniyle davalı idare işleminin hakkın ihlaline yol açtığında şüphe bulunmamaktadır. Bu nedenle, davacının idarenin eylem ve işlemleri dolayısıyla maddi zarara uğradığı, idarenin bu zararı kusurlu sorumluluk ilkeleri kapsamında tazmine mükellef olduğu açıktır.
Bu durumda, temyize konu kararın, davacı mülkiyetindeki taşınmazın bedeli karşılığı olarak hesaplanan 367.459,00-TL tutarındaki maddi zararın tazmini gerektiğine ilişkin kısmında hukuka aykırı yan bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
B- Davacının temyiz istemi yönünden;
- Davacının, taşınmazdan DOP olarak kesilen 39,29 m2'lik kısmının da tazmini gerektiği iddiası bakımından;
Parselasyon işlemi imar planının uygulama araçlarından biridir. Bu işlemle, imar planı, plan raporu ve imar yönetmeliği hükümlerine göre imar adasının tüm biçim ve boyutu, yapı düzeni, inşaat yaklaşma sınırı ve bahçe mesafeleri, yapı yüksekliği ve derinliği, yerleşme yoğunluğu, taban alanı ve kat alanı katsayısı, arazinin kullanma şekli, mülk sınırları, mevcut yapıların durumu gözönüne alınmak suretiyle üzerinde yapı yapmaya elverişli imar parselleri oluşturulmaktadır. Parselasyon sırasında düzenleme nedeniyle taşınmazlarda oluşan değer artışları karşılığı taşınmazlardan bedelsiz olarak düzenleme ortaklık payı alınabilecektir.
Parselasyon işlemi ile ulaşılmak istenen amaç, düzenlemeye tabi tutulan yerlerde, imar planında umumi hizmetlere ayrılan alanların bedelsiz olarak kamu eline geçmesini sağlamak suretiyle düzenli ve sağlıklı bir yapılaşma ve kentleşmeyi gerçekleştirmektir.
Görülmekte olan davanın, düzenleme neticesinde uğranılan zararın tazmini istemiyle açıldığı, parselasyon işlemi neticesinde taşınmazda meydana gelecek değer artışına karşılık olarak DOP kesilmesinin davacının mülkiyet hakkının ihlali anlamına gelmediği, düzenleme sonucunda davacıya parsel tahsisi yapılmış olsa idi bu parselin veya hissenin büyüklüğünün DOP kesildikten sonra kalan miktar olan 126,71 m²'lik hak edişe karşılık geleceğinin açık olduğu, zira parselasyon işlemi sonucunda oluşacak zararın hesaplamasının DOP kesildikten sonra oluşan imar parseli esas alınmak suretiyle hesaplanması gerektiği, kaldı ki dava dilekçesinde parselasyonun iptaline ilişkin talep bulunmadığından hukuk aleminde geçerliliğini sürdüren parselasyon işlemi uyarınca kesilen DOP'un iadesinin veya tazmininin söz konusu olamayacağı sonucuna varıldığından davacı temyiz isteminin bu kısmının reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
- Davacının, taşınmaz üzerinde bulunan bina bedelinin de tazmini gerektiği iddiası bakımından;
Bölge İdare Mahkemesince, davanın konusunun imar uygulamasından kaynaklı tazminat davası olduğu, imar uygulamasının zemine ilişkin olup üstündeki yapıları kapsamaması sebebiyle taşınmaz üzerindeki yapının dikkate alınmadan arsa değerinin hesap edilmesinin hukuka uygun olduğu değerlendirmesinde bulunulduğu görülmekte ise de dava dilekçesinde, parselasyondan kaynaklanan zararlar içinde bina bedeline ilişkin de talepte bulunulduğu ve parselasyondan kaynaklanan görülmekte olan tazminat davasında, dava konusu parsel üzerindeki binanın taşınmazdan ayrı düşünülmesinin mümkün olmadığı açık olduğundan bina bedeline ilişkin talep dikkate alınmaksızın verilen kararın eksik hüküm niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
İdarenin tazmin yükümlülüğü bulunmasının şartlarından birisi de gerçek bir zararın oluşmuş olmasıdır. Uyuşmazlıkta, taşınmaz üzerindeki binaya ilişkin tazminat istemi hakkında karar verilebilmesi için Bölge İdare Mahkemesince, öncelikle binanın yıkılıp yıkılmadığının araştırılması gerekmektedir.
Taşınmazın üzerindeki yapının parselasyonun tatbiki aşamasında yıkılmadığının tespit edilmesi halinde, davacının gerçekleşmiş bir zararı bulunduğundan söz edilemeyeceğinden olası zarara dayanılarak tazminat miktarının hesaplanmasına ve davalı idarenin gerçekleşmemiş bir zarardan sorumlu tutulmasına olanak bulunmamaktadır.
Bölge idare mahkemesince yapılacak araştırma neticesinde, binanın yıkıldığının tespit edilmesi halinde ise; dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan yapının yapı ruhsatının bulunup bulunmadığı gözetilerek binanın yıkımı dolayısıyla uğranılan zararın (bina bedeli veya ekonomik değer olarak) tespiti için bilirkişilerden ek rapor alınmak suretiyle tespit edilen maddi zararın tazminine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine, … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, …-TL tutarındaki maddi zararın tazmini isteminin kabulüne yönelik kısmının ONANMASINA,
2. Davacıların temyiz isteminin, DOP olarak kesilen miktara ilişkin kısmının reddine, temyize konu kararın anılan kısmının ONANMASINA,
3. Davacıların temyiz isteminin, taşınmaz üzerinde yer alan bina bedeline ilişkin kısmının kabulüne, temyize konu kararının anılan kısmının BOZULMASINA,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 06/01/2022 tarihinde, kesin olarak, oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.