Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/11064
Karar No: 2021/2253

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/11064 Esas 2021/2253 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2020/11064 E.  ,  2021/2253 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu


    I-BAŞVURU
    Davacı Türkiye...Bankası A.Ş. vekili Av.... tarafından 17.09.2020 tarihli dilekçesi ile müvekkil banka çalışanlarının zorunlu sosyal güvenliği, mülga 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesi uyarınca kurulan Türkiye...Bankası A.Ş. Mensupları Emekli Sandığı Vakfı’nca sağlandığını, sağlık yardımlarının vakıf senedine göre Vakıf adına Banka tarafından yapıldığını, yersiz olarak yapılan ödemelerin geri alınması için 5510 sayılı yasanın 96. maddesi gereği dava açıldığını, davaların 10. H. D. emsal kararları doğrultusunda Asliye Hukuk Mahkemelerinde davaları açtığını, ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Dairesince...mahkemelerin görevli olduğu yönünde karar verdiğini, ... Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesince görev hususunda hiç bir irdeleme yapılmaksızın görevli kabul edilerek esas yönünden karar verildiğini, Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanunun 35. maddesinin 3. fıkrası gereği, yersiz sağlık giderlerine ilişkin görev yönünden verilen Bölge Adliye Mahkemelerinin çelişkili uygulamalarının giderilmesi ve yeknesaklığın sağlanması için Yargıtay’dan bu konuda karar verilmek üzere ... Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulundan talepte bulunulmuştur.
    II-... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULUNUN 02.10.2020 TARİH ve 2018/12 SAYILI KARARI
    Davacı Türkiye...Bankası A.Ş. vekili Av. Semra Kabakçı tarafından 17.09.2020 tarihinde vermiş olduğu dilekçesinde özetle: Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin kuruluş, görev ve yetkileri hakkında kanunun 35. maddesinin 3. fıkrası gereği 5510 sayılı kanunun 96. maddesi kapsamındaki yersiz sağlık yardımı ödemelerinin geri alınmasına dair davalarda ... Bölge Adliye Mahkemelerinin 33. Hukuk Dairesi ile 40. Hukuk Dairesinin göreve ilişkin birbiri ile çelişen uygulamalarının giderilmesi ile uygulamada yeknesaklığın ve hukuka uygun istinaf denetiminin sağlanması için Yargıtaydan talep etmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin 2018/206 Esas - 2019/525 Karar sayılı 03.05.2018 tarihli ilamında; Somut olayda davalının babası, davalı banka çalışanı iken, banka mensupları Emekli Sandığı Vakfından emekli olmuştur. O halde, vakıf mensubunun mirasçısı olan davalı ile davacı banka arasındaki haksız kesilen sağlık yardımının iadesi tesbiti isteminde Vakıf adına sağlık yardımı ödemesi koşullarının da, vakıf senedi ile uygulama yönetmeliği çerçevesinde değerlendirilmesi gerekeceğinden,
    Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 2010/13948 Esas -13820 Karar sayılı ilamları ve benzer ilamları da dikkate alınarak, 506 sayılı yasa kapsamında bir sosyal güvenlik ilişkisi bulunduğu kabul edilmelidir. Davadaki uyuşmazlığın çözümünde, Geçici 20. maddesinde belirtildiği gibi Vakıf Senedi uygulama alanı bulacaktır. Hal böyle olunca, ... bu uyuşmazlığın çözümünde de öncelikle Vakıf Senedi hükümlerinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Davada Vakıf Senedine göre, Vakıf yararlananlarına ve bunların hak sahiplerine sağlık yardımı yapılmasının sosyal sigorta hakkı olarak kabul edildiği, Vakıf Senedinde sağlık yardımlarına ilişkin hususi hükümlerin bulunduğu göz önüne alındığında, davalının SGK’dan sağlık yardımı alma hakkı bulunup bulunmadığı almış ise iade gerekip gerekmediği noktasında uyuşmazlık, Vakıf Senedi ve ekindeki Yönetmelik hükümleri uyarınca çözümlenecektir.
    Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilir.Yukarıda belirtilen gerekçeye göre ihtilafın...Mahkemelerinde çözümlenmesi gerekmekle mahkemenin görevsizlik kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmakla davacının istinaf başvurusunun reddine şeklinde karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin 2018/101 Esas 2019/790 Karar sayılı 03.04.2019 tarihli ilamında; Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 2009/15745 Esas, 2011/318 Karar sayılı 18.01.2011 tarihli kararı ile; "...Davalı T. ... Bankası A.Ş. Mensupları Emekli Sandığı Vakfı, 506 sayılı Kanunun Geçici 20.maddesi kapsamında olup, 09.03.1983 gün ve 1983/1-1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da açıkça belirtildiği gibi Sosyal Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur ve T.C.Emekli Sandığı gibi sosyal güvenlik kuruluşlarındandır.
    Somut olayda davacı, 506 sayılı Kanunun Geçici 20. madde kapsamındaki vakıf aylığından yararlanmasını talep ettiğinden, anılan Kanunun 134. maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümünde...mahkemeleri görevlidir. Mahkemece, işin esasına girilerek varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma, inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir..." şeklindeki içtihatı gereğince; davacı Banka Mensupları Emekli Sandığı Vakfınca sağlanan sağlık giderlerinin tahsiline dair davanın, davacının 5510 sayılı Yasanın geçici 20.maddesi kapsamında bulunması nedeniyle...Mahkemelerinde görülmesi gerekirken Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek karara bağlanmasının yerinde olmadığı, davacı vekilinin de dava dilekçesinde uyuşmazlığın Mülga 506 ve yürürlükteki 5510 sayılı Kanunun 96.maddesi çerçevesinde yersiz ödeme talebinde bulunduğunu belirttiği anlaşılmakla, davacının istinaf isteminin kabulüne şeklinde karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi tarafından 2019/3506 Esas 2020/736 Karar 11/06/2020 tarihli kararı ile davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile davanın zamanaşımı ile reddine karar verilmiş olup, ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin 2018/206 Esas - 2019/525 Karar sayılı 03.05.2018 tarihli ilamı, ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin 2018/101 Esas - 2019/790 Karar sayılı 03.04.2019 tarihli ilamı ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi tarafından 2019/3506 Esas 2020/736 Karar 11/06/2020 tarihli karar sayılı ilamlarına konu Kararlar arasında uyuşmazlık bulunmakta olup aynı konudaki Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen ilamları dikkate alındığında uyuşmazlığın ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin 2018/101 Esas 2019/790 Karar sayılı ilamı doğrultusunda giderilmesine,
    5235 sayılı Yasanın 35/3. maddesi gereğince uyuşmazlığın giderilmesi için dosyasının Yargıtay 10. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, Oy çokluğu ile karar verilmiştir.
    III-UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARARLAR
    1-BAŞVURU KONUSU ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 40. HUKUK DAİRESİNİN 2019/3506-2020/736 E.K. SAYILI DOSYASI
    A)Davacı Türkiye...Bankası A.Ş. İsteminin Özeti:
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili Banka çalışanlarının zorunlu sosyal güvenliğinin, mülga 506 sayılı Kanun"un geçici 20.maddesi gereğince kurulan Türkiye...Bankası A.Ş. Mensupları Emekli Sandığı Vakfınca karşılandığını, bu doğrultuda hali hazırda çalışan personel ile Banka emekliliklerinin ve onların eş ve çocukları ile dul ve yetimlerinin genel sağlık sigortası (hastalık sigortası) kapsamındaki sağlık yardımlarının, onların sosyal güvenlik kurumları olan emekli sandığı vakfınca değil, bizzat müvekkili Banka tarafından temin edildiğini, müvekkili Bankanın, sağlık yardımlarına ilişkin bu yükümlülüğünün şartlarının, Vakıf Senedi"nin 3.maddesinde atıfta bulunan Sağlık Yardımları Uygulama Yönetmeliği"nde düzenlendiğini, bu Yönetmeliğin 39.maddesine göre, Banka mensubu ya da emeklisinin eşi ile çocuklarının ya da dul ve yetimlerinin sağlık yardımlarından yararlanabilmeleri için beyanname verme yükümlülüğünün bulunduğunu, bu çerçevede müvekkili Bankanın emekli personeli davacı ..."ın eşi, diğer davalı ..."ın 11/10/2005 - 01/01/2006 ve 01/06/2007 - 28/02/2011 tarihlerinde SSK (4/a) sigortalısı olarak çalıştığı ve 01/04/2011 "den itibaren de yaşlılık aylığı aldığı ve dolayısıyla eşi üzerinden müvekkili Bankanın sağlık yardımlarından yararlanma hakkı bulunmadığı halde (5510 sayılı K.m.51) Yönetmeliğe aykırı ve dolayısıyla kötü niyetli olarak beyanname verilmesi nedeniyle davalı ... için bu dönemde 59.667,00 TL yersiz sağlık ödemesi yapılmasına neden olduklarını, Yönetmelik hükümlerince, önce zorunlu SSK sigortalısı ve akabinde emeklisi olan davalı ..."ın kendi genel sağlık sigortası güvencesi bulunduğundan, eşi davalı ... üzerinden sağlık yardımlarından yararlanamacağını, yersiz ödemelerin 14/11/2014 tarihli yazı ile davalılardan talep edildiğini, davalıların 24/12/2014 tarihli cevapları ile bu borcu inkar ettiklerini, 5510 sayılı Kanun"un 96.maddesi gereğince, davalıların sebep oldukları bu yersiz ödemelerin davalılarca ödenmesi gerektiğini iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydı ile 59.6673,00 TL"nin her bir ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    B)Davalı Cevabının Özeti:
    Davanın hiç bir hukuki dayanağının bulunmadığını, dava hakkının zamanaşımına uğradığını, müvekkili tarafından her yıl aile bireylerinin bilgisinin davacı tarafa verildiğini, her türlü bilginin davacı tarafta bulunduğunu, hatalı ödeme var ise de davacının hatasından kaynaklandığını, bu hatanın müvekkillerine yükletilemeyeceğini, faizin ancak dava tarihinden itibaren talep edilebileceğini, yapılan ödemeler ile ilgili müvekkillerinin kusuru ve yanıltıcı bilgilerinin bulunmadığını iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
    C)... 8. Asliye Hukuk Mahkemesi 2016/336-2017/468 E. K. sayılı kararı:
    Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, Mahkememize açılan davanın davacı bankanın sağlık yardımından yararlanma hakkı bulunmayan kişilere yönelik, kötü niyetli olarak beyanname verilmediği ve bu şekilde 5510 sayılı yasanın 51.maddesi kapsamı dışında kalan davacı bankanın sağlık sigortası güvencesi kapsamında olmayan kişilerin sağlık yardımından yararlandırılmak suretiyle, davacı tarafın zarara uğratılarak, bu kapsamda 59.667 TL"lik yersiz yapılan ödemenin 5510 sayılı Yasanın 96.maddesi kapsamında ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline yönelik olduğu, dosya arasına katılan 31/05/2017 tarihli bilirkişi heyeti raporlarında da belirtildiği üzere, davalı ..."ın sigorta kaydında 8810, 1039702, 104258, 1102065 sicil numaralı işyerlerinde sigortalı veya isteğe bağlı sigortalı olduğuna dair belgelerin mevcut olduğu, davalı ..."a toplamda 59.667 TL davacı banka tarafından "Sağlık yardımı uygulama yönetmeliği III/1 numaralı bölümünde belirtilen hükümlere göre 24/12/2014 tarihli ödeme yaptığı, davalı ... tarafından, kendi genel sağlık sigortası güvencesi kapsamında, eşi ..."ın sağlık yardımından, mensubun eşi başlıklı 26.maddesi kapsamında olduğunun belgelenmek suretiyle yine aynı yasanın 39.maddesi uyarınca beyanname vermek suretiyle yararlanabileceği halde, davalı tarafça bu hükümlere uyulmaksızın eşinin kendi sağlık sigortasından yararlandırdığı anlaşıldığından 506 sayılı kanunun geçici 20.maddesince kurulmuş olan Türkiye...Bankası mensupları emekli sandığı vakfınca sağlanan yardımlar, zorunlu sosyal güvence niteliğinde olduğundan 5510 sayılı yasanın 96.maddesindeki hükümler dikkate alındığından, yasa ve uygulamaya hareket edilmek suretiyle, davacı bankanın zarara uğratıldığı ve haksız olarak 59.667,00 TL davacı bankanın ödemek zorunda kaldığı anlaşıldığından, TBK 117.maddesi uyarınca ve sebepsiz zenginleşme hükümleri nedeniyle davalı taraftan davaya konu ve bilirkişi heyeti tarafından hesap edilen dava konusu miktarın davalı taraflardan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.
    D)İstinaf Başvurusu:
    İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davalılar vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
    E)Bölge Adliye Mahkemesinin 11.06.2020 Tarihli Kararı :
    Dava, 5510 sayılı Kanun"un 96.maddesi kapsamında sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 1. maddesinde: "Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır." denilmektedir. Yine aynı kanunun 5. maddesi: Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan hak düşürücü süreler ile zamanaşımı süreleri, eski kanun hükümlerine tabi olmaya devam eder." hükmünü içermektedir. Buna göre davalı için yersiz yapıldığı ifade edilen ödemeler, 6098 sayılı TBK"nın yürürlüğe girmesinden önce yapılmıştır. Bu halde olaya 818 sayılı BK"nın sebepsiz zenginleşmeye ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
    Davalılar vekili, yasal cevap süresi içerisinde zamanaşımı def"ini ileri sürmüştür. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 18/10/2018 tarihli ve 2016/1242 Esas, 2018/8206 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere; "5510 sayılı Kanun"un 96.maddesi sebepsiz zenginleşmede geri verme konusuna ilişkin özel bir düzenleme niteliğinde olup zamanaşımı hükmü olarak tanımı ve yorumlanması olanaksızdır. Maddede genel hükümlere yollamada bulunulması ve Kanun"un "zamanaşımı-hakkın düşmesi ve avans" başlığını taşıyan 97. ve diğer maddelerinde, fazla veya yersiz ödemeden kaynaklanan kurum alacağı yönünden düzenlemeye yer verilmemiş olması, fazla ve yersiz ödemeden kaynaklanan kurum alacağına ilişkin zamanaşımı konusunun genel hükümlerden hareketle çözümü zorunlu kılmaktadır. Bilindiği gibi zanamaşımı def"i borcu ortadan kaldırmamakla birlikte, bunu ileri süren tarafa borcu yerine getirmekten kaçınma yetkisi vermektedir. Bu bağlamda Borçlar Kanunu"nun 66.maddesine göre, nedensiz mal ediminden dolayı açılacak dava zarar gören tarafın verdiğini geri almaya hakkı olduğunu öğrendiği tarihten itibaren bir yıl ve herhalde bu hakkın doğduğu günden itibaren 10 yıl geçmekle zanamaşımına uğramaktadır. Sebepsiz zenginleşme hukuksal temeline dayalı bu tür davalarda öngörülen 1 yıllık zamanaşımı süresinin başlangıcı ise kamu kurum ve kuruluşları açasından Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16/09/1987 gün ve 1987/9-68 Esas 1987/618 Karar numaralı ilamında da vurgulandığı gibi, o kurum ve kuruluşların dava açma konusunda yetkili kılınan kişi ve ya organlarının verdiğini geri almaya (istirdata) hakkı olduğunu öğrendiği tarihtir."
    Karara dayanak yapılan bilirkişi kurulu raporunda, Türkiye...Bankası A.Ş. Mensupları Emekli Sandığı Vakfı Vakıf Senedi ve Sağlık Yardımı Uygulama Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılan değerlendirme sonucunda, davacının davalılardan 59.667,00 TL alacaklı olduğu ve bu alacağa 24/12/2014 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması gerektiği mütalaa edilmiştir. Fakat bilirkişi kurulu raporunda, davacı Bankanın, dava açma konusunda yetkili kılınan kişi veya organlarının verdiğini geri almaya (istirdata) hakkı olduğunu öğrendiği tarih konusunda herhangi bir tespit yapılmamıştır. Ancak davacı tarafça, dava dilekçesinde, davalıların zarara sebebiyet verdiği en son tarih 28/02/2011 ve bu zararın giderilmesi için davalılara 14/11/2014 tarihinde yazı gönderildiği belirtilmiştir. Dolayısıyla, davacının, verdiğini geri almaya hakkı olduğunu öğrendiği tarihin 14/11/2014 olarak alınması gerekmektedir. İşbu dava 09/07/2016 tarihinde açılmıştır. Buna göre, BK"nın 66.maddesinde sebepsiz zenginleşme için öngörülen 1 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra dava açıldığı görülmektedir. Bu durumda, davacı tarafça yasal cevap süresi içinde zamanaşımı def"i ileri sürüldüğünden, davanın zamanaşımından dolayı reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğinden davalılar vekilinin istinaf iddia ve itirazı yerindedir. Bu bağlamda, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK.353-1/b/2 maddesi gereğince kararın düzeltilerek esas hakkında yeniden hüküm oluşturulmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
    2-BAŞVURU KONUSU ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 33. HUKUK DAİRESİNİN 2018/206-2018/525 E.K. SAYILI DOSYASI
    A)Davacı Türkiye...Bankası AŞ İsteminin Özeti:
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının babası Özdemir Şahin"in Türkiye...Bankası A.Ş. Mensupları Emekli Sandığı Vakfı emeklisi olduğunu, davalıyı bakmakla mükellef çocuğu olarak bildirdiğini, davalının ölen annesi sebebiyle Yapı Kredi Bankası Mensupları Emekli Sandığı Vakfından da yetim aylığı aldığının tespit edildiğini, sağlık yardımlarından yararlanma hakkı olmadığını belirterek,kurum tarafından yapılan 52.095,16. TL sağlık yardımının 5510 sayılı Yasa"nın 96.maddesi gereğince ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    B)Davalı Cevabının Özeti:
    Vakıf senedinin müvekkilinin babası ile banka arasında düzenlendiğini, vakıf senedine dayanılarak Sağlık Yardımları Uygulama Yönetmeliği"nin vakıf özeti ile düzenlendiğini, davalının 3.kişi olması sebebiyle vakıf senedinin davalıyı bağlamadığını, babasının ölümü sebebiyle aylık bağlanması için davacı vakfa müracaat ettiğini ve beyanname vermediğini, kötü niyetli olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
    C)... Anadolu 14. Asliye Hukuk Mahkemesi 2014/142-2017/28 E.K. sayılı kararı:
    Davacı Vakfın, 506 sayılı Kanunun Geçici 20. maddesinde tanımlanan nitelikte emekli sandığı vakfı niteliğinde olduğu, Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 29.06.2000 gün ve 24094 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun uygulanmasına ilişkin 2 Nolu Tebliği ekindeki “506 Sayılı Kanunun Geçici 20. Maddesine Tabi Özel Emekli Sandıkları” başlıklı listede de davacı vakfın adının geçtiği anlaşılmaktadır. Davacı vakfın 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olduğu, taraflar arasında 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamında bir sosyal güvenlik ilişkisi bulunduğu, ... mahkemelerinin görev alanını düzenleyen 5521 sayılı...Mahkemeleri Kanunu’nun 1. Maddesi kapsamında bir uyuşmazlığın bulunduğu anlaşıldığından uyuşmazlığın...Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davaya bakma görevi genel mahkeme olarak Asliye Hukuk Mahkemesi değil; Mülga 506 sayılı Kanunun 134. Maddesi (506 sayılı Kanun mülga olmakla 5510 Sayılı Kanun 101. maddesine göre) ... Mahkemelerine aittir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkememizin görevsiz olması nedeniyle HMK"nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince dava şartı noksanlığından davanın usulden reddiyle Mahkemizin görevsizliğine karar verilmiştir.
    D)İstinaf Başvurusu:
    İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davacı Türkiye...Bankası A.Ş vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
    E) Bölge Adliye Mahkemesinin 4.5.2018 Tarihli Kararı :
    5521 sayılı...Mahkemeleri Kanunu"nun 1. maddesinde, ... Kanunu"na göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında...akdinden veya...Kanunu"na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak gerekli görülen yerlerde...mahkemelerinin kurulacağı, bu mahkemelerin İşçi Sigortaları Kurumu ile sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara da bakacağı belirtilmiştir. 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 101. maddesinde de, bu Kanun"da aksine hüküm bulunmayan durumlarda, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların...mahkemelerinde görüleceği düzenlenmiştir;
    Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilir.Yukarıda belirtilen gerekçeye göre ihtilafın...Mahkemelerinde çözümlenmesi gerekmekle mahkemenin görevsizlik kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
    3-BAŞVURU KONUSU ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 33. HUKUK DAİRESİNİN 2018/101-2019/790 E.K. SAYILI DOSYASI
    A)Davacı Türkiye...Bankası AŞ İsteminin Özeti:
    Davacı dava dilekçesi özetle; müvekkil bankanın emekli personeli davalı ..."ın eşi davalı ..., 01/10/2008 den itibaren zorunlu Bağkur sigortalısı olduğu ve dolayısıyla eşi üzerinden müvekkil bankadan sağlık yardımlarından yararlanma hakkı bulunmadığı halde, yönetmeliğe aykırı ve dolayısıyla kötü niyetli olarak beyanname vermediğini, davalı ... için bu dönemde 8.477,00 TL yersiz sağlık ödemesi yapılmasına neden olduğunu, Yönetmelik hükümlerince zorunlu bağkur sigortalısı olan davalı ..."in kendi genel sağlık sigortası güvencesi bulunduğundan, eşi davalı ... üzerinden sağlık yardımlarından yararlandığından bahisle haksız fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydı ile 8.477,00 TL yersiz sağlık yardımı ödemesinin 5510 sayılı Kanunu"nun 96. çerçevesinde her bir ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasını dava ve talep etmiştir.
    B)Davalı Cevabının Özeti:
    Davalılar tarafından süresinde cevap dilekçesi sunulmamış, duruşmadaki beyanlarında davanın reddini talep etmişlerdir.
    C)... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2016/22-2017/190 E. K. sayılı kararı:
    Bilirkişiler ... ... ve ... 23/02/2017 havale tarihli raporunda özetle; davalı ..."in 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 63. maddesinde belirtilen şartları taşıdığı ve 01/05/2015 tarihine kadar pirim ödemesi bulunmadığı için tescil tarihi ( 01/10/2008) itibariyle sigortalılığının durdurulduğu, 01/10/2008 - 27/01/2009 devresi ile 10/02/2011 - 27/02/2012 devresine ait sürülerin SGK tarafından sigortalılık süresi olarak değerlendirilmediği anlaşıldığından, söz konusu dönemde ilgili Kanunun 4. maddesinin 1 fıkrasının b bendi kapsamında sigortalı sayılamayacağı, Kanunla kurulu sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmasının bulunmadığı, bu gibi yerlerden aylık ya da gelir almadığı, davalı eşi ... üzerinden davacı banka tarafından sağlanan sağlık yardımlarından ilgili mevzuat çerçevesinde yararlanabileceği, ilgili dönemde adına yapılan sağlık yardımı giderlerinin davalılardan tahsil edilemeyeceği sonuç ve kanaatine varıldığını" bildirmişlerdir.
    Tüm dosya kapsamından; davalı ..."in rücu talep edilen dönem için 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1 fıkrasının b bendi kapsamındna sigortalı sayılamayacağı, Kanunla kurulu sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmasının bulunmadığı, bu gibi yerlerden aylık ya da gelir almadığı, davalı eşi ... üzerinden davacı banka tarafından sağlanan sağlık yardımlarından ilgili mevzuat çerçevesinde yararlanabileceği, davalı ... Şengöçen"in, eşi ... üzerinden davacı banka tarafından sağlanan sağlık yardımlarından ilgili mevzuat çerçevesinde yararlanabileceği, ilgili dönemde adına yapılan sağlık yardımı giderlerinin davalılardan tahsil edilemeyeceği anlaşılmakla Mahkememizce oluşa uygun, denetime elverişli bulunan 23/02/2017 havale tarihli bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
    D)İstinaf Başvurusu:
    İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davacı Türkiye...Bankası A.Ş vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
    E)Bölge Adliye Mahkemesinin 17.4.2019 Tarihli Kararı :
    Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 2009/15745 Esas, 2011/318 Karar sayılı 18.01.2011 tarihli kararı ile; "...Davalı T. ... Bankası A.Ş. Mensupları Emekli Sandığı Vakfı, 506 sayılı Kanunun Geçici 20.maddesi kapsamında olup, 09.03.1983 gün ve 1983/1-1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da açıkça belirtildiği gibi Sosyal Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur ve T.C.Emekli Sandığı gibi sosyal güvenlik kuruluşlarındandır.Somut olayda, davacı, 506 sayılı Kanunun Geçici 20. madde kapsamındaki vakıf aylığından yararlanmasını talep ettiğinden, anılan Kanunun 134. maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümünde...mahkemeleri görevlidir. Mahkemece, işin esasına girilerek varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma, inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir..." şeklindeki içtihatı gereğince; davacı Banka Mensupları Emekli Sandığı Vakfınca sağlanan sağlık giderlerinin tahsiline dair davanın, davacının 5510 sayılı Yasanın geçici 20.maddesi kapsamında bulunması nedeniyle...Mahkemelerinde görülmesi gerekirken Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek karara bağlanmasının yerinde olmadığı, davacı vekilinin de dava dilekçesinde uyuşmazlığın Mülga 506 ve yürürlükteki 5510 sayılı Kanunun 96.maddesi çerçevesinde yersiz ödeme talebinde bulunduğunu belirttiği anlaşılmakla, sair istinaf itirazları incelenmeksizin görevsizlik kararı verilmek üzere ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın görevsizlik kararı verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
    IV-GEREKÇE
    5235 sayılı Kanun m.35/1-(3) uyarınca, ... Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri arasındaki çelişkili kararların giderilmesini isteyen ... Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu’nun 2.10.2020 gün 2020/12-12 esas ve karar sayılı yazısı ve ekindeki ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. ve 40. Hukuk Dairelerinin kararları incelendi:
    Davacıları Türkiye...Bankası A.Ş olan; davalıları ise farklı kişiler olmakla birlikte “Türkiye...Bankası A.Ş. Mensupları Emekli Sandığı Vakfı” sigortalısı ve/veya bakmakla yükümlü olduğu kişi olan özel kişiler aleyhine davaların açıldığı; bu davalarda hak etmedikleri halde Sandık Vakfı’ndan sağlık yardımı aldıklarının tespit edildiği; yersiz sağlık yardımlarının Sandık Vakfı adına davacı Banka tüzel kişiliğince karşılandığı, böylece esasen bankanın zarara uğratıldığı; 5510 sayılı Kanun m.96 uyarınca yapılan yersiz ödemelerin tahsili istenmiştir. ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin, bu davaların...mahkemelerin görevine girdiği yönünde kararlar verdiği; 40. Hukuk Dairesinin ise genel mahkemelerin (asliye hukuk) görevine girdiği yönünde kararlar verdiği, bu şekilde uygulamada kararların çelişkili olduğu görülmüştür.
    5235 sayılı Kanun m.35/1-(3) bendinde, Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu’nun görevleri içinde; resen veya Bölge Adliye Mahkemesinin ilgili dairesinin yahut Cumhuriyet Başsavcısının veya istinaf yoluna başvurma hakkı olan tarafların başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesi daireleri arasında verilen kararlarda uyuşmazlık bulunduğu takdirde uyuşmazlığın giderilmesinin Yargıtay’dan isteneceği düzenlenmiştir. Somut olayda da başvuru bu nedenle yapılmıştır.
    Hakkı olmadığı halde bir başkasının mal varlığından zenginleşen kişi bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. TBK’nun 77 ilâ 82’nci maddelerinde sebepsiz zenginleşen kişiden, bu zenginleşme miktarının geri alınmasına dair genel hükümler düzenlenmiştir.
    5510 sayılı Kanun m.96’da ise sebepsiz zenginleşmenin özel bir durumu düzenlenmiştir. Madde uyarınca 5510 sayılı Kanun hükümlerine göre hakkı olmadığı halde; SGK tarafından, sigortalıya/hak sahiplerine/bakmakla yükümlü olduğu kişilere yersiz ödeme yapıldığı tespit edilirse; ilgilinin kastı veya kusurlu hareketi nedeniyle yersiz ödeme yapılmışsa tespit tarihinden geriye doğru on yıllık ödemenin, fakat kurumun hatası nedeniyle yersiz ödeme yapılmışsa beş yıllık ödemenin maddede belirtilen şekilde yasal faiziyle geri alınacağı düzenlenmiştir. 5510 sayılı Kanun m.101’de de bu kanunun uygulanmasıyla ilgili davaların...mahkemelerinde görüleceği düzenlenmiştir.
    Türkiye...Bankası A.Ş. Mensupları Emekli Sandığı Vakfı, 506 sayılı Kanunun Geçici 20.maddesi kapsamında olup, 09.03.1983 gün ve 1983/1-1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da açıkça belirtildiği gibi Sosyal Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur ve T.C.Emekli Sandığı gibi sosyal güvenlik kuruluşlarındandır.
    Türkiye...Bankası A.Ş Mensupları Emekli Sandığı Vakfı, Vakıf Senedi’nin “Vakfın Amacı, Deyimler” başlıklı 3. maddesinde “ Vakfın amacı Sosyal Sigortalar mevzuatına göre üyelerine veya diğer hak sahiplerine sosyal yardımları yapmak ve ekli “Türkiye...Bankası A.Ş. Sağlık Yardımları Uygulama Yönetmeliği” esasları çerçevesinde sağlık yardımında bulunmak…. Bu vakıf Senedinde yazılı diğer yardımları yapmak…. Bankanın Sağlık Yardımı Uygulama Yönetmeliği bu Vakıf Senedine ekli olup, bu Yönetmelikte yazılı yardımların gerektirdiği harcamaları Vakıf adına Banka...” tarafından yapılacağı belirtilmiştir.
    Uyuşmazlık konusu davalarda, davacı olan banka tüzel kişiliği, sağlık yardımlarının, sandık vakfı adına esasen kendileri tarafından yapıldığını, zarar görenin de kendileri olduğunu ileri sürmektedir.
    Vakıf Senedinin 3. maddesinde davacı Banka tüzel kişiliğine, sağlık harcamalarının vakıf adına yapılması için yetki verildiği, bu yetkiye dayanılarak Banka tarafından sağlık harcamalarının Vakıf adına hak sahiplerine ödediği, ayrıca her ne kadar yersiz sağlık giderinin tahsili talebiyle açılan uyuşmazlık konusu davalarda davacı olarak banka tüzel kişiliği yer almakta ise de, bu talebinin Vakıf Senedinin 3. maddesine dayanılarak yine Vakıf adına banka tarafından talep edildiği anlaşılmaktadır.
    Bu bağlamda, davacı banka tüzel kişiliğinin ilgili düzenleme kapsamında Vakıf adına hareket ettiği, Türkiye...Bankası A.Ş. Mensupları Emekli Sandığı Vakfı’nın 506 sayılı Kanun geçici 20’nci maddesi kapsamında sosyal güvenlik kurumu niteliğinde olduğu dikkate alındığında, davacının sıfatına bakılmaksızın (Banka Tüzel Kişiliği veya banka mensupları sandık vakfı) ilgili davalarda, 5510 sayılı Kanunu’nun 101. maddesi gereği bu kanunun uygulanmasıyla ilgili davaların...mahkemelerinde görüleceği düzenlemesi kapsamında...mahkemelerin görevli olduğu anlaşılmaktadır.
    Bu nedenle davacısının banka tüzel kişiliği olduğu, davalısının banka mensupları sandık vakfı sigortalısı ve/veya bakmakla yükümlü kişi olduğu davalarda, uyuşmazlığın niteliği, ilgi yasal mevzuat ve Vakıf Senedi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafın sıfatı dikkate alınmaksızın ... mahkemelerin görevli olduğu, başvuru konusu Bölge Adliye Mahkemeleri kararları arasındaki uyuşmazlığın açıklanan gerekçeler doğrultusunda giderilmesinin uygun olacağı sonucuna varılmıştır.
    SONUÇ: Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, dava ve uyuşmazlığa konu yersiz sağlık giderlerinin tahsili istemine ilişkin olan davada...mahkemelerinin görevli olduğu; Bölge Adliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki çelişkili kararların bu şekilde giderilmesi gerektiği 5235 sayılı Kanun m.35/1-(3) bendi uyarınca, 25/02/2021 günü oy birliği ile karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi