19. Hukuk Dairesi Esas No: 2018/1334 Karar No: 2019/2922 Karar Tarihi: 06.05.2019
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2018/1334 Esas 2019/2922 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı ile davacı arasındaki asıl alacak ve birleşen istirdat davası sonucunda verilen hükümde, davacının davalının sözleşmeyi süresinden önce haksız feshettiğini belirtmesi ve sözleşmelerde yer alan cezai şartlar ile asgari alım taahhüdüne aykırılıktan kaynaklanan alacağın ve kâr mahrumiyetinin tahsili talep edildiği ancak taraflar arasında sulh protokolü oluşturulduğu ve sonuçsuz kalması halinde davanın hala talep edilebileceği belirtildiği için asıl ve birleşen dava yönünden herhangi bir karar oluşturulmasına yer olmadığı kararı verilmiştir. Mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir. Bu kararda geçen kanun maddeleri 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi ve 5236 sayılı Kanunun geçici 2. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın 5236 sayılı Kanunun 16. maddesiyle değiştirilmeden önceki 438/7 maddesidir.
19. Hukuk Dairesi 2018/1334 E. , 2019/2922 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl alacak ve birleşen istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilâmda yazılı nedenlerle karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. - KARAR - Davacı vekili, davacı ile davalı arasında 08.09.2008 tarihinde 5 yıl süreli akaryakıt ve LPG satışına ilişkin bayilik sözleşmesi, istasyonlu bayilik sözleşmesi, bayilik protokolü ve sözleşme imzalandığını, davalının sözleşmeyi süresinden önce haksız feshettiğini belirterek sayılı sözleşmelerde yer alan cezai şartlar ile asgari alım taahhüdüne aykırılıktan kaynaklanan alacağın ve bayilik ve istasyonlu bayilik sözleşmesinden kaynaklanan kâr mahrumiyetinin davalı şirketten ve tüm sözleşmeler bakımından müşterek müteselsil kefil olan diğer davalı ...’tan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının sözleşmedeki edimlerini yerine getirmediğinden davalının feshinin haklı olduğunu, aynı konuda birden fazla cezai şart olamayacağını, cezai şart olduğu takdirde de bundan başka alacağın talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada davacı vekili, davacı ile davalı arasında 08.09.2008 tarihli sözleşmenin davalı tarafından süresinden önce haksız feshedildiğini, ariyet olarak verilen malların davalının yedinde olduğunu ve başka bir akaryakıt firmasının mallarının satışını yaptığını belirterek davalı yedinde bulunan malların istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Yargılama sırasında davacı vekili tarafından 11.12.2014 tarihli sulh protokolü dosyaya sunulmuştur. Mahkemece, taraflar arasında sulh protokolü düzenlendiği, dava konusu olayda sulh olduklarının belirlendiği, taraf beyanları ile dosyaya feragat ve feragati kabule dahil herhangi bir ifadede bulunulmamış ise de feragat, usul hükümleri çerçevesinde maddi anlamda davayı sonlandıracağından, düzenlenen bu protokol ile tarafların aralarındaki ticari ilişkiye dayalı bir takım ödemeler hususunda anlaştıkları bu protokolün sonuçsuz kalması halinde davadaki taleplerin talep edilebileceği, bu aşamada bu protokole göre davanın konusunun kalmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen dava yönünden, ayrı ayrı bir karar oluşturulmasına yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, dava, taraflar arasındaki sulh protokolüne göre sonuçlandırılmıştır. Hükme esas alınan sulh protokolünün 3.3. maddesinde protokole konu davaların sonlandırılacağı ve tarafların birbirlerinden vekalet ücreti ve yargılama gideri talep etmedikleri kararlaştırılmıştır. Protokoldeki bu hüküm karşısında mahkemece davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmaması nedeniyle hükmün bozulması gerekirse de bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi ve 5236 sayılı Kanunun geçici 2. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın 5236 sayılı Kanunun 16. maddesiyle değiştirilmeden önceki 438/7 maddesi gereğince mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Yerel mahkeme kararının hüküm fıkrasının asıl dava ile ilgili “4-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 1.800 TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine” şeklindeki (4) no’lu bendinin hükümden çıkarılarak hükmün bu hali ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 06/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.