Esas No: 2021/39864
Karar No: 2022/7447
Karar Tarihi: 15.03.2022
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2021/39864 Esas 2022/7447 Karar Sayılı İlamı
4. Ceza Dairesi 2021/39864 E. , 2022/7447 K."İçtihat Metni"
KARAR
Hakaret suçundan sanıklar ... ve ...'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125/1-4 maddesi uyarınca 2.100,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmalarına dair .... Asliye Ceza Mahkemesinin ...tarihli ve ... sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, ... gün ve ... sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, sanık Fethi Demirkol'un yetkilisi olduğu internet sitelerinde katılana ilişkin yapılan haberlerin hakaret niteliğinde olduğundan bahisle her iki sanık hakkında yazılı şekilde mahkumiyet kararı verildiği anlaşılmakla,
1- Sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik yapılan incelemede;
Sanık hakkında verilen mahkûmiyet kararında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6/1, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141/3, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 34/1 ve 230/1-c maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının denetimine olanak verecek biçimde açık ve gerekçeli olması, gerekçede iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin açık olarak belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi ve delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği nazara alındığında,
Katılan ile ilgili haberlerin yapıldığı internet sitelerinin sahibi olduğu belirtilen sanık ...'un aşamalarda alınan beyanlarında, habere konu bilgilerin kendilerine kargo/mail yoluyla geldiğini, kamuoyunu bilgilendirmek amaçlı katılan hakkında haber yaptıklarını, diğer sanık ... ile söz konusu haberler hakkında görüşme yapmadığını belirttiği, sanık ...'ın aşamalarda alınan savunmasında ise, kendisi ile katılan arasındaki husumetten kaynaklı çok sayıda hukuk ve ceza davası bulunduğunu, ancak söz konusu haberlerin yapılması ile ilgili kendisinin herhangi bir müdahalesinin olmadığını, bahse konu internet sitelerinin kendisine ait olmadığını, katılanın aralarındaki husumetten dolayı kendisini sürekli olarak şikayet etmeyi alışkanlık haline getirdiğini beyan ederek atılı suçlamayı kabul etmediği, Mahkemesince söz konusu haber içeriklerinin hakaret mahiyetinde olduğu gerekçesiyle her iki sanık hakkında da yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmiş ise de; söz konusu internet sitelerinin sahibi, ortağı, yazarı, temsilcisi ve yetkilisi olduğuna ilişkin herhangi bir belge ibraz edilmeyen sanık ...'ın diğer sanığın yetkilisi olduğu internet sitelerinde yapılan haberlere ilişkin olarak, katılanın soyut beyanı haricinde mahkumiyetine yeterli delil edilemediğinden, beraatine karar verilmesi yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde,
2- Her iki sanık yönünden kurulan hükümlere yönelik yapılan incelemede (sanık ... bakımından kabule göre);
5237 sayılı Kanun'un 52. maddesinde yer alan, " (1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir. (2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir. (3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. (4) Hakim, ekonomik ve şahsi hallerini göz önünde bulundurarak, kişiye adlî para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler halinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adlî para cezasının hapse çevrileceği belirtilir.” şeklindeki amir hüküm karşısında, adlî para cezasının belirlenmesine ilişkin Kanun maddesinin hükümde gösterilmemesi ve sanıkların aleyhine olacak şekilde adlî para cezasının ödenmemesi hâlinde karşılaşabilecekleri muhtemel durumun sanıklara usulüne uygun şekilde ihtar edilmemiş olmasında isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Bir nolu isteme yönelik incelemede ;
Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir.( Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
Ceza Genel Kurulunun ... gün ve ... sayılı kararında ise, olaya ilişkin tüm deliller toplanıp, değerlendirilip suçun oluştuğu kabul edilerek mahkumiyet hükmü kurulduğuna göre, delil takdiri yapılarak verilen karar aleyhine, takdirde yanılgıya düşüldüğünden ve suçun yasal unsurlarının oluşmadığından bahisle, kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacağı belirtilmiştir.
İnceleme konusu somut olayda; sanık ... hakkında hakaret suçundan kamu davası açıldığı, mahkemece deliller değerlendirilip takdir edilmesi sonucu eylemin hakaret suçunu oluşturduğundan bahisle mahkumiyet kararı verilmiştir. Delil takdiri yapılarak verilen bu karar aleyhine, takdirde yanılgıya düşüldüğünden bahisle, kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacağından, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir.
İki nolu isteme yönelik incelemede;
5739 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesinde doğrudan verilen adli para cezalarının infazı ile kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırım olarak hükmedilen adli para cezalarının infazı farklı düzenlenmişken, 5739 sayılı Kanunun 5. maddesi ile yapılan değişiklikle 5237 sayılı TCK’nın 50/6. madde ve fıkrasında yer alan "yaptırım" ibaresinin "tedbir" olarak değiştirilip, 5275 sayılı Kanunun 106. maddesinin 4. ve 9. fıkralarının yeniden düzenlenip, 10. fıkrasının da yürürlükten kaldırılmasıyla, adli para cezalarının infaz rejimlerindeki farklılıklar ortadan kaldırılmıştır. Yapılan bu değişiklikle kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırım olarak hükmedilen adli para cezasının ödenmemesi halinde, TCK'nın 50/6. maddesi uygulanamayacaktır.
Bu itibarla, yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler ve açıklamalara göre, sanık hakkında hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi halinde karşılaşabileceği muhtemel durumun sanığa ihtar edilmemesi hukuka aykırı olmayıp, sanık hakkında verilen adli pra cezasının gün karşılığı olan miktar belirlenirken uygulanan kanun maddesinin hükümde gösterilmemesinin de maddi hata niteliğinde olduğu, bu yazım hatasının mahallinde mahkemesince her aşamada düzeltilebileceği, konunun ciddi hukuka aykırılıkların incelenerek ülke sathında uygulama birliğinin sağlanmasını amaçlayan ve olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma konusu yapılamayacağı anlaşılmıştır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, Kanun yararına bozma istemi yerinde görülmediğinden, CMK'nın 309. maddesi şartlarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, dosyanın Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE, ... tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.