13. Hukuk Dairesi 2016/23213 E. , 2018/10945 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki maddi-manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalının sözleşme hukuku eğitimi için kendisiyle çalışmak istediklerini ve eğitim ücretinin günlük 1.000,00 TL net olarak, eğitimi takip eden Pazartesi günü ödenmesi konusunda anlaşıldığını, daha önce firma tarafından duyurusu da yapıldığı üzere 27-28 Eylül 2014 tarihlerinde gerçekleşmesi planlanan 2 günlük Sözleşme Hukuku eğitiminin ilk gününde eğitim görevini tamamladığını, ikinci gün eğitimi ise firmanın aldığı karar üzerine iptal edildiğini, hal böyle olmasına rağmen davalı şirket tarafından anlaşma ile taahhüt edilen 1.000,00 TL net ücret ödemesinin bugüne kadar gerçekleşmediğini, davalı şirketin aradaki anlaşma uyarınca bu bedelin ödenmesinde temerrüde düştüğünü, davalının sözleşmeyi haksız feshettiğini, eğitim içeriklerini hazırladığı süreçte bürosundaki pek çok kaynağı kullanmak durumunda kaldığını, içeriklerin hazırlanması için 3 aylık yoğun bir emek ve zaman harcadığını, söz konusu sözleşmenin haksız feshi nedeniyle, sözleşmenin devamına duyduğu güven kapsamındaki hiçbir maddi beklentisine ulaşmadığını, ruhsatı aldığı 2000 tarihinden beri aktif olarak Avukatlık mesleğini sürdürdüğünü, bu süreçte çok önemli hukukçularla birbirinden seçkin firmalar nezdinde çalışma imkanı bulduğunu, davalı şirketin, hem mesleki kariyerindeki hem de eğitim sektöründe yaratmaya çalıştığı bilinmişlik ve saygılığına zarar verdiğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak koşul ve kaydı ile; 1.000,00 TL ücret alacağının, şimdilik 500,00 TL maddi tazminatın ve 1.000,00 TL manevi tazminatın her bir alacağın doğduğu tarih itibariyle tahakkuk edecek kanuni faizleri ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, 28/3/2016 tarihinde verdiği dilekçe ile menfi zarar talebini 500,00 TL"den 8.000,00 TL"ye artırmıştır.
Davalı, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, manevi tazminatın belirsiz alacak niteliğinde olmadığını ve bölünemeyeceğini, sözleşme gereğinin davacı tarafından yerine getirilmediğini, davacının Sözleşme Hukuku alanında yetkin ve bilgili olduğunu, konular ile ilgili olarak sayısız tecrübesi olduğunu ve eğitim süresince hiçbir sorun çakmayacağını taahhüt ve beyan ettiğini ancak verdiği eğitimin başarısızlıkla sonuçlandığını, katılımcıların hepsine talepleri doğrultusunda katılım ücretleri ve eğitim masraflarının iade edildiğini, davalı şirketin itibarı zedelendiğini ve yıllar boyunca emek verdiği itibarını korumak için birçok külfete katlandığını, maddi zarar söz konusu olduğunda davacının değil şirketin birçok zarara uğradığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, alacak ve maddi tazminat talepleri yönünden davanın kısmen kabulüne; 1.000,00 TL ücret alacağının davadan itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemlerin reddine; Manevi tazminat talepleri yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Davalı temyizi yönünden, 14.7.2004 günlü ve 5219 sayılı yasa ile HUMK.nun 427/2 maddesindeki temyiz ile ilgili parasal sınır 1.000.000.000 TL, 5236 sayılı yasanın 19. maddesi uyarınca 1.1.2016 tarihinden itibaren 2.190,00 TL. ye çıkarılmıştır. Anılan yasada derdest davalar yönünden ne şekilde uygulanacağı yönünde açık bir uygulama hükmü bulunmamakta ise de Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.2.2005 gün ve esas 2005/13-32, karar 2005/85 sayılı kararı uyarınca yerel mahkemelerce kurulan hükümlerin temyizinin ve temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay daireleri ya da Hukuk Genel Kurulunca verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilmesi durumunda temyiz ya da karar düzeltme istemi hangi karara yönelik ise, o karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmünün esas alınacağı belirtilmiştir. Davalı tarafından temyiz edilen parasal değer, davanın reddine dair 1.000,00 TL"ye ilişkin olup, bu miktar karar tarihi itibariyle 2.190,00 TL. yi geçmediğinden HUMK.nun 5219 sayılı yasa ile değiştirilen 427.maddesinin 2. fıkrası gereğince davalının temyiz hakkı bulunmamaktadır. O nedenle davalının miktar itibariyle kesin olan karara ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davacının temyiz itirazları yönünden ise, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz dilekçesinin reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 6,70 TL. kalan harcın davacıdan alınmasına, peşin alınan 27,70 TL harcın istek halinde davalıya iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.