Esas No: 2022/7060
Karar No: 2022/7799
Karar Tarihi: 15.06.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/7060 Esas 2022/7799 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/7060 E. , 2022/7799 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti
Davacı vekili; müvekkilinin 1998 Ekim ayından 28.05.2015 tarihine kadar aralıksız şekilde davalı işyerinde çalıştığını, 2012 Ekim ayında Liman-İş Sendikasına üye olduğunu ve işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinden faydalandığını, tüm çalışma süresince gemiadamı göreviyle 854 sayılı Deniz İş Kanunu'na (854 sayılı Kanun) tabi olarak brüt ücret esasına göre çalıştığını, 01.01.2008-02.05.2010 tarihleri dışında 01.10.2014 tarihine kadar olan tüm çalışma süresince 24 saat çalışma 48 saat dinlenme esasına göre çalıştığını, 01.03.2014 tarihinden itibaren üç vardiyalı çalışma sistemine geçildiğini, 01.03.2014 tarihine kadar olan dönemde 24 saatlik çalışma süresi içerisinde işyerinden hiç ayrılmaksızın sürekli işverenin emir ve talimatı altında bulunarak çalışmasını sürdürdüğünü ileri sürerek, fazla çalışma, fazla saatlerle çalışma ücreti, fazla çalışma ücreti farkı ve ücret farkı alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti
Davalı vekili, zamanaşımı def'inde bulunduklarını, talep edilen alacakların belirsiz alacak davasına konu yapılamayacağını, davacının 1998 Ekim-27.05.2015 tarihleri arasında müvekkili Şirkette çalıştığını, emekli olarak işten ayrıldığını, Şirkete sunduğu ibraname ve 27.05.2015 tarihli mutabakat beyanı dilekçelerinde dava alacağına ilişkin bir talebinin olmadığını, davacının fazla çalışması olması hâlinde bordrolara yansıtıldığını, bordrolardan belli olanın dışında fazla çalışma iddiasını kabul etmediklerini, davacının 18.10.2012 tarihli yönetim kurulu kararı ile sendika üyeliğine kabul edildiğini, bu tarihten öncesi için toplu iş sözleşmesi hükümlerinden faydalanamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti
Mahkemece, toplanan delillere ve aldırılan bilirkişi raporuna dayanılarak davacının gemiadamı olarak çalıştığı, emsal dosyalar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacının 24 saatlik çalışmada 8 saat ara dinlenme kullandığı, fiili çalışmasının 16 saat, fazla sürelerde çalışmasının 8 saat olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bozma ve Bozmadan Sonraki Yargılama Süreci
Kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 27.10.2020 tarihli ve 2017/17880 Esas ve 2020/13718 Karar sayılı ilâmı ile bilirkişi raporunda alternatifli olarak ara dinlenme süresi günlük 8 ve 10 saat olarak kabul edilerek ayrı ayrı hesaplama yapıldığı ve Mahkemece ara dinlenmenin günlük 8 saat olarak kabul edildiği seçeneğin hüküm altına alındığı, oysa 180 sayılı Uluslararası Çalışma Örgütü Sözleşmesi ile 1999/63/EC sayılı Avrupa Birliği Direktifi ve Gemi Adamları Yönetmeliği'nin 84 üncü maddesi çerçevesinde 24 saat aralıksız çalışmalarda günlük ara dinlenme süresi günlük 10 saatten az olamayacağından somut olayda da ara dinlenme süresinin 10 saat olarak kabul edilmesi gerektiği; diğer yandan, bilirkişi tarafından her ne kadar davacının 24 saat çalıştığı günler belirlenerek gün bazında hesaplama yapılmış ise de çalışılan günlerde davacının gemiye biniş ve gemiden ayrılış saatleri dosyada mevcut olduğundan bu hesaplama yönteminin hatalı olduğu, yapılacak işin davacının gemiye biniş ve gemiden ayrılış saatlerine ilişkin kayıtların ayrıntılı olarak dökümü çıkarılarak davacının günlük çalışma saatleri belirlenip dosya kapsamına göre iş bitmediği zamanlarda çalışmanın 24 saatlik vardiya bitim saatlerinden sonra da devam ettiği ve işverenin bu çalışmalar karşılığı fazla çalışma ücreti ödediği de anlaşılmakla belirlenen bu günlük çalışma süresinden 10 saatlik ara dinlenme düşüldükten sonra bulunacak çalışma süresi üzerinden hesaplama yapılması ve varsa çalışmanın yapıldığı aydaki fazla çalışma ücreti ödemelerinin hesaplamadan mahsup edilmesi olduğu gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonunda, aldırılan bilirkişi raporundaki hesaplamaya itibarla davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1.Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda (keza mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda) usuli kazanılmış hak kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibarıyla bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı). Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usuli kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1959 tarihli ve 1959/13 Esas, 1959/5 Karar sayılı kararı).
Somut uyuşmazlıkta, bozma ilâmından önce Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihi sonrası için fazla çalışma ücreti %50 zamlı olarak hesaplanmıştır. 854 sayılı Kanun kapsamında deniz taşıma işlerinde çalışan işçilere 854 sayılı Kanun hükümlerinin genel kanun niteliğindeki 6098 sayılı Kanun karşısında uygulanma önceliği vardır. 854 sayılı Kanun'da ise fazla çalışma ücretinin %25 zamlı ücretle hesaplanacağı açıkça hükme bağlanmıştır. Buna göre Mahkemece bozmadan önceki kararda 01.07.2012 tarihi sonrası için fazla çalışma ücretinin %50 zamlı ücrete göre hüküm altına alınması hatalı ise de bozma kararında bu husus bozma sebebi yapılmamış ve bozma kapsamı dışında kalarak davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Mahkemece bozma ilâmına uyularak verilen kararda bilirkişi raporundaki %25 zamlı ücret seçeneğine göre fazla çalışma ücretinin hüküm altına alınması usuli kazanılmış hakkın ihlali niteliğinde olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgililere iadesine, 15.06.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.